-
- Üyelik Tarihi
- 2 Ağu 2016
-
- Mesajlar
- 11,694
-
- MFC Puanı
- -894
Alparslan Dönemi (1063 1072)
Büyük Selçuklu Devletinin kurucusu ve ilk Sultanı olan Tuğrul ve Çağrı Beylerin vefat etmesi üzerine Tuğrul ve Çağrı Beylerin ittifakındaki vakurluğa rağmen veliahtlar saltanat mücadelesi içerisine girmişlerdi. Oğlu olmayan Tuğrul Bey, kardeşi Çağrı Beyin büyük oğlu olan Süleymanı varis göstermişti. Ancak Çağrı Beyin diğer oğlu Alparslan ve yaşı oldukça ilerlemiş olan Arslan Beyin (Tuğrul Beyin amcası) oğlu Kutalmış, Süleyman Hanın hakimiyetini tanımadıklarını açıkladılar. Kutalmış, önce davranarak Selçuklu Sultanlığını ele geçirmek için Süleyman Hanın saltanat makamı olan Rey şehrini kuşatması üzerine vezir Amid-ül Mülk diğer varis olan Alparslandan yardım talep etti. Alparslan, Selçuklu veziri Amid-ül Mülkün talebi üzerine Kutalmışı mağlup ederek savaş meydanında öldürdü ve Amid-ül Mülkün Alparslanı Sultan ilan etmesiyle Tahta çıktı.
Alparslan Han artık Büyük Selçuklu Devletinin Sultanı ve Büyük Kağanı olmuştur. İlk hedefi ise elbette Bizansın idare ettiği Anadolu coğrafyası olacaktır. Alparslan Han, ilk olarak kuzey sınır hattı olan Gürcistan ve batı sınır hattı olan Anadoluya seferler düzenledi. Bu gaza seferiyle Bizansın elinde bulunan Kars ve Ani şehirlerini ele geçirerek Bizanstan ilk toprağı almış oldu (1064). İslam Alemi, ilk kez Bizans ve Batı coğrafyasında İslam Sancağının dalgalandığına şahit oluyordu. Bu, İslam Dünyası için yeni bir dönümdü. Zira Alparslan Han dönemine kadar İslam yalnızca Orta Doğu ve Arap Yarımadasında Araplar ve Farslar tarafından benimsenmekteydi. Büyük Selçuklu Devletinin fetihleriyle artık Hıristiyan Toplumlar da İslam Sancağıyla tanışmaktaydılar.
Alparslan Hanın sonraki hedefi Batı Hazar bölgesi oldu. 1065 yılında Mangışak bölgesini hakimiyeti altına alarak bölgedeki Kıpçak ve Türkmen toplumları tebaası haline getirdi. Bu tarihten sonra Selçukluların Anadolu içlerine yoğun taarruzları başladı. Bizans İmparatorluğu, Anadoludaki toplumları otoritesi altına alarak hem vergiye bağlıyor hem de aldığı vergilerle asker kiralayarak lejyonerlik yaptırıyordu. Bizans aslında Anadolu coğrafyasına hükmetmiyor, bu coğrafya üzerinde yaşayan toplumlardan istifa ediyordu. Bu da Selçukluların güçlü taarruzlarının hızla sonuç almasına olanak tanıyordu. Alparslan, komutanlarına bağımsız seferler düzenleme yetkileri vermiş, serbest sefer emri alan Selçuklu komutanları, askeri güçleri nispetinde ulaşabilecekleri her şehri hâkimiyeti altına almaya başlamışlardı. 1067 yılında Kayseri-Konya hattına kadar ulaşan Selçuklu Akınları, Kafkaslarda da Alanlarla birleşen Gürcü Krallığının üzerine yapılan seferde de Tiflise kadar ulaştı.
Büyük Selçuklu Devletinin Bizans toprakları üzerindeki seferleri İslam Dünyasında da büyük yankı uyandırdı. İslam Âleminin Halifesi Mekkede Hutbeyi Hilafet Makamı ve Selçuklu Sultanı adına okuttu. Halifenin bu davranışı, Selçukluların İslam Dünyasının en büyük gücü haline gelmesi hasebiyle İslam Sancaktarlığı vazifesinin Selçuklular Tarafından gerçekleştirildiğinin ilanı olarak yorumlanmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti gaza seferleriyle Anadoluyu İslam Alemine kazandırırken Hilafet Makamını taşıyan Abbasiler zayıflamış, çevresindeki tehditlere karşı Selçuklulardan medet umar hale gelmişti. 1055de Büveyhioğulları karşısında Selçuklulardan yardım isteyen Abbasi Halifesi, 1070 yılında da yine bir Şii Devleti olan Fatımilere karşı Selçuklu Sultanı Alparslan Handan yardım talep etti. İslam Âleminin en güçlü devleti olan Büyük Selçuklu Devleti, Hilafet Makamını taşıyan Abbasilerin yardımına koşarak Kuzey Afrika Hattını hâkimiyeti altına aldı ve Arap Yarımadasına doğru ilerlemeye çalışan Fatımiler üzerine sefere çıkmak üzere hazırlanmaya başladı. Alparslanın Mısır seferine çıkacağını haber alan Bizans ise bu fırsatı değerlendirerek 3 yıl boyunca hazırlandıkları sefere çıkarak tarihe Malazgirt Savaşı olarak geçen büyük mücadelenin fitilini ateşlemiş oldu.
Büyük Selçuklu Devletinin kurucusu ve ilk Sultanı olan Tuğrul ve Çağrı Beylerin vefat etmesi üzerine Tuğrul ve Çağrı Beylerin ittifakındaki vakurluğa rağmen veliahtlar saltanat mücadelesi içerisine girmişlerdi. Oğlu olmayan Tuğrul Bey, kardeşi Çağrı Beyin büyük oğlu olan Süleymanı varis göstermişti. Ancak Çağrı Beyin diğer oğlu Alparslan ve yaşı oldukça ilerlemiş olan Arslan Beyin (Tuğrul Beyin amcası) oğlu Kutalmış, Süleyman Hanın hakimiyetini tanımadıklarını açıkladılar. Kutalmış, önce davranarak Selçuklu Sultanlığını ele geçirmek için Süleyman Hanın saltanat makamı olan Rey şehrini kuşatması üzerine vezir Amid-ül Mülk diğer varis olan Alparslandan yardım talep etti. Alparslan, Selçuklu veziri Amid-ül Mülkün talebi üzerine Kutalmışı mağlup ederek savaş meydanında öldürdü ve Amid-ül Mülkün Alparslanı Sultan ilan etmesiyle Tahta çıktı.
Alparslan Han artık Büyük Selçuklu Devletinin Sultanı ve Büyük Kağanı olmuştur. İlk hedefi ise elbette Bizansın idare ettiği Anadolu coğrafyası olacaktır. Alparslan Han, ilk olarak kuzey sınır hattı olan Gürcistan ve batı sınır hattı olan Anadoluya seferler düzenledi. Bu gaza seferiyle Bizansın elinde bulunan Kars ve Ani şehirlerini ele geçirerek Bizanstan ilk toprağı almış oldu (1064). İslam Alemi, ilk kez Bizans ve Batı coğrafyasında İslam Sancağının dalgalandığına şahit oluyordu. Bu, İslam Dünyası için yeni bir dönümdü. Zira Alparslan Han dönemine kadar İslam yalnızca Orta Doğu ve Arap Yarımadasında Araplar ve Farslar tarafından benimsenmekteydi. Büyük Selçuklu Devletinin fetihleriyle artık Hıristiyan Toplumlar da İslam Sancağıyla tanışmaktaydılar.
Alparslan Hanın sonraki hedefi Batı Hazar bölgesi oldu. 1065 yılında Mangışak bölgesini hakimiyeti altına alarak bölgedeki Kıpçak ve Türkmen toplumları tebaası haline getirdi. Bu tarihten sonra Selçukluların Anadolu içlerine yoğun taarruzları başladı. Bizans İmparatorluğu, Anadoludaki toplumları otoritesi altına alarak hem vergiye bağlıyor hem de aldığı vergilerle asker kiralayarak lejyonerlik yaptırıyordu. Bizans aslında Anadolu coğrafyasına hükmetmiyor, bu coğrafya üzerinde yaşayan toplumlardan istifa ediyordu. Bu da Selçukluların güçlü taarruzlarının hızla sonuç almasına olanak tanıyordu. Alparslan, komutanlarına bağımsız seferler düzenleme yetkileri vermiş, serbest sefer emri alan Selçuklu komutanları, askeri güçleri nispetinde ulaşabilecekleri her şehri hâkimiyeti altına almaya başlamışlardı. 1067 yılında Kayseri-Konya hattına kadar ulaşan Selçuklu Akınları, Kafkaslarda da Alanlarla birleşen Gürcü Krallığının üzerine yapılan seferde de Tiflise kadar ulaştı.
Büyük Selçuklu Devletinin Bizans toprakları üzerindeki seferleri İslam Dünyasında da büyük yankı uyandırdı. İslam Âleminin Halifesi Mekkede Hutbeyi Hilafet Makamı ve Selçuklu Sultanı adına okuttu. Halifenin bu davranışı, Selçukluların İslam Dünyasının en büyük gücü haline gelmesi hasebiyle İslam Sancaktarlığı vazifesinin Selçuklular Tarafından gerçekleştirildiğinin ilanı olarak yorumlanmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti gaza seferleriyle Anadoluyu İslam Alemine kazandırırken Hilafet Makamını taşıyan Abbasiler zayıflamış, çevresindeki tehditlere karşı Selçuklulardan medet umar hale gelmişti. 1055de Büveyhioğulları karşısında Selçuklulardan yardım isteyen Abbasi Halifesi, 1070 yılında da yine bir Şii Devleti olan Fatımilere karşı Selçuklu Sultanı Alparslan Handan yardım talep etti. İslam Âleminin en güçlü devleti olan Büyük Selçuklu Devleti, Hilafet Makamını taşıyan Abbasilerin yardımına koşarak Kuzey Afrika Hattını hâkimiyeti altına aldı ve Arap Yarımadasına doğru ilerlemeye çalışan Fatımiler üzerine sefere çıkmak üzere hazırlanmaya başladı. Alparslanın Mısır seferine çıkacağını haber alan Bizans ise bu fırsatı değerlendirerek 3 yıl boyunca hazırlandıkları sefere çıkarak tarihe Malazgirt Savaşı olarak geçen büyük mücadelenin fitilini ateşlemiş oldu.