Dünya üzerinde ahlaksızlığı körükleyen Siyonizm ve maşaları, Peygamberimiz ve Eshabının yaşadığı İslamın tarihten günümüze bekçileri olan ve bozulmaların önüne geçip Şeytanın askerlerine karşı savaşan Allah dostlarına karşı kara propaganda yürütüyorlar.
90 yıl önce asıp kesmeyle bitiremeyeceklerini anladıkları Allah dostlarının itibarını şimdi sözde tevhid mücadelesi veren İngiliz coşturması Vehhabi kafaların yorumladığı İslam kılıfıyla bitirmeye çalışıyorlar.
Yani astık kestik bitmedi o zaman ne yapalım? Kuran-ı Kerimdeki ayetlerişeyhlerin, velilerin aleyhine yorumlayalım da Müslümanların nezdinde itibarları kalmasın. En azından kafalarında bir soru işareti oluşsun istiyorlar.
Allah dostlarını inkar ederken din kılıfını kullanmaları ve Kuran ayetlerini yorumlamaları ne kadar doğru şimdi buna bakacağız.
Allah dostlarını inkar edenler aslında Kuran-ı Kerimi inkar ediyorlar, onlara savaş açanlar aslında Allaha savaş açıyorlar farkında değiller. Şimdi sizlere bu ahlaksızların batıl iddialarını Kuran-ı Kerimden delillerle yerle bir edeceğiz.
ALLAH DOSTU (EVLİYAULLAH) VELİLER
Ayette açık açık, net bir şekilde Allahın evliyalarından yani Allah dostlarından bahsetmektedir.
Bilesiniz ki, Allahın evliyalarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar iman etmiş ve Allaha karşı gelmekten sakınmış olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allahın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır. (Yunus 62, 63, 64)
Buna rağmen nasıl olur da Allah dostlarına dil uzatırlar, onları tenkit ederler? Allahu Teala Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır buyuruyor. Onların Allahın (Celle Celaluhu) himayesinde olduğunu görmüyorlar mı?
Bunlara aldanan kardeşlerimiz, aman yazık etmeyin kendinize. Allahın dostlarına dil uzatmayın, onlar ayette geçtiği üzere Allahın himayesindeler. İmam-ı Rabbani hazretlerinin buyurduğu gibi onlar iki tarafı keskin kılıç gibidir. Olan size olur
NASIL ALLAH DOSTLU OLDULAR?
Peki, Yunus Suresi 62de geçen Evliyaullah, nasıl Allah dostu oldu? Şimdi Kuran-ı Kerimdeki ayetlerden buna bir göz atalım:
Yukarıdaki ayet Yunus 63te geçtiği üzere ilk sıralanan şartlar iman etmektakva sahibi olmak. Yani Allahu Tealanın yasaklarından hatta şüpheli şeylerden son derece kaçınarak, şeriata sıkı sıkıya sarılmak. Anlıyoruz ki, takva sahibi olmayandan, şeriattan taviz verenden Allah dostu yani evliyaullah olmaz.
Nefis terbiyesi, kalp temizliği:
Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. (Şems Suresi 9)
Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (Leyl Suresi 14, 15)
Ayeti Kerimelerde bahsedilen kurtuluşun şartlarından birisi nefsi tezkiyedir. Nefsini kötü huylardan arındıran kişi kurtuluşun yani evliyaullah olup Allahın güvencesine girecektir. Sadece nefsi tezkiye ederek sevilmeyen ahlaktan arınmak da kâfi değildir. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere Rabbinin adını anmak yani Allahı zikretmek de gereklidir.
İşte bu iki unsur zaten tasavvufun temelini oluşturmaktadır. Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye
Nefsi tezkiye, nefsin isteklerine karşı gelerek onu dizginlemek, haram olan şeylerden tamamıyla uzak tutmak ve mübah olan şeylerden de kısarak dizginleri ele almak suretiyle olur. Nefis size hâkimken, siz nefsinize hâkim olursunuz.
Kalbi tasfiye de Allahı gizli aşikâr kalpten zikrederek (anarak), Allahtan başka herşeyi kalpten çıkarmak ve Allahın sevgisini yerleştirmek suretiyle olur.
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allahı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru derler.(Al-i imran 191)
Allahu Teâlâya dost olabilmek için Onu çok zikretmek gerekmektedir. Seven, sevdiğini çok anar. O yüzden Kuran-ı Kerimde en büyük ibadetlerden biri olarak beyan edilen ve cihat hakkında bile buyrulmayan çokça yapılmasını emrettiğiAllahın zikredilmesi zikrullah gereklidir. Allah dostlarına baktığımız zaman kendileri her hallerinde Allahın adını dillerinden düşürmediği, her halde Allahı andıkları gibi kendilerine tabi olanlara da telkin etmekte, zikir dersi vermektedirler.
Bu makama nasıl ulaşmışlardır? Yine Kuran cevap veriyor:
Onlar, inananlar ve kalpleri Allahı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allahı anmakla huzur bulur. (Rad 28)
Allahu Teala nefsi mutmain olan (Allahın dostluğuna kavuşan) kullarını şu şekilde beyan etmektedir:
Ey huzur içinde olan nefis! Sen Ondan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! Kullarımın arasına gir, Cennetime gir. (Fecr 27,28,29,30)
Bakınız bütün bunlar nefsi mutmain olmuş, kalbi de tasfiye olarak Allahın zikriyle huzura kavuşmuş, Allaha dost olan insanların özelliklerini beyan ediyor.
KURTULUŞ, HÜSRAN
Nefis tezkiyesi ve kalbin tasfiyesinden başka özelliklerde mevcuttur. Asr suresinde şöyle bildirilmektedir:
Asra yemin olsun ki, insan gerçekten hüsrandadır. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar hüsranda değillerdir) (Asr Suresi)
Bu ayetlerde de Hüsrana düşmeyen ve kurtulaşa erenlerin bazı özellikleri sayıldı. İman etmek, salih amel, (emri bil maruf) olan hakkı ve sabrı tesviye etmek.
Allah dostlarının da ömürlerini bu sayılan hasletlere adadığını görüyoruz. Salih amelde en öndeler, hiçbir yerde ve zamanda, kim olursa olun hakkı tavsiye ederek emri bil marufu terk etmiyorlar, günahlara ve belalara karşı da sabrı tavsiye ediyorlar.
İMANIN TADINI TATMIŞLARDIR
Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâmı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak. (Buhârî, İman 9, 14, İkrâh 1; Müslim, İman 67, (43); Tirmizî, İman 10, (2626); Nesâî, İman 3, (8, 96); İbnu Mâce, Fiten 23, (4033).
Hadis-i şerifte belirtilen tüm hasletler onlarda mevcuttur. Onlar sevdiğini Allah için severler, Allah için kızarlar nefislerini ortaya koymazlar.
KÖTÜ AHLAK ONLARDA YOKTUR
Kuran-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde sayılan gıybet, dedikodu, yalan, iftira, kul hakkı, lakap gibi ahlaksızlıkların hiçbiri onlarda olmadığı gibi edep, haya ve insan ilişkilerinde zirvededirler.
Onlarda kötü ahlaktan eser görülmeyeceği gibi güzel ahlakta bir numunedirler. Şu ayet-i kerimelerin bahsettiği güzel ahlakın hepsini üzerlerinde toplamışlardır:
-Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allahın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Rum 38)
Aralarında hüküm vermek için Allaha (Kurana) ve Resülüne davet edildiklerinde, müminlerin söyleyeceği söz ancak, işittik ve iman ettik demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Nur 51)
Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekatı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. (Müminun 1-6)
Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. (Hac 77)
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Al-i İmran 104)
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allaha karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rablerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Bakara 2 5)
ALLAHIN DÜŞMANLARINA DÜŞMANDIRLAR
Onlar Kuran-ı Kerimde de geçtiği üzere başta Allaha düşman olan şeytana ve kafirlere karşı son derece düşman olup, kafirlerle dostluk etmezler. Yahudi ve Hıristiyanları dost olarak görmezler. Allaha şirk koşanlarla aynı mekanda bile bulunmaktan sakınır, kafirlerin örf ve adetlerine muhalefet ederler.
PEYGAMBERİMİZE EN GÜZEL İTAAT
Yine Kuran-ı Kerim pek çok ayette Peygamberimize uyulmasını, ona itaat edilmesini, ona isyan edilmemesini, Onda güzel bir örnek olduğunu beyan eder. Allah dostları bu sahada da zirve olup, Peygamberimizin yaşayışını canlı olarak yansıtan örnekler olmuşlardır. Üzerlerindeki kisveden tutun da toplum içindeki durumlarına, insanlarla olan ilişkilerine varıncaya kadar Peygamberimizin hal ve tavırlarını onlarda görmek mümkündür
BU YÜZDEN ALLAH DOSTLARI
Günümüzde hayatta olanlardan tutun geçmişte yaşamış olanlara kadar hepsi yukarıda sayılan faziletleri cem etmişler, bütün kötü ahlaklardan da beri olmuşlardır. Zaten bu sebeple Allahın dostları olmuşlardır.
Allah dostlarını inkar etmek Kuran ayetlerini inkar etmektir. Ayetler inkar edilemeyeceğine göre Allah dostu olup olmadığını bilmediğiniz bir kişiye bile şayet Allah dostu deniyorsa Onun hayatını ve yaşayışını şeriata göre tenkit süzgecinden geçirirsiniz. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz. Bu bir şeyi değiştirmez.
Kişi Allah dostuysa bir takım kişilerin değil demesiyle o evliyaullah olmaktan çıkmaz, kişi evliyaullah değilse bütün ahali bu Allah dostu dese bir şey ifade etmez.
Dolayısıyla şayet ölçünüz Kuran ise işte size ayetler. Ayetler açıkça Allah dostlarına işaret ediyor. Allah dostlarının varlığını inkar edemezsiniz. İnkar ediyorsanız Kuranı inkar ediyorsunuz demektir.
90 yıl önce asıp kesmeyle bitiremeyeceklerini anladıkları Allah dostlarının itibarını şimdi sözde tevhid mücadelesi veren İngiliz coşturması Vehhabi kafaların yorumladığı İslam kılıfıyla bitirmeye çalışıyorlar.
Yani astık kestik bitmedi o zaman ne yapalım? Kuran-ı Kerimdeki ayetlerişeyhlerin, velilerin aleyhine yorumlayalım da Müslümanların nezdinde itibarları kalmasın. En azından kafalarında bir soru işareti oluşsun istiyorlar.
Allah dostlarını inkar ederken din kılıfını kullanmaları ve Kuran ayetlerini yorumlamaları ne kadar doğru şimdi buna bakacağız.
Allah dostlarını inkar edenler aslında Kuran-ı Kerimi inkar ediyorlar, onlara savaş açanlar aslında Allaha savaş açıyorlar farkında değiller. Şimdi sizlere bu ahlaksızların batıl iddialarını Kuran-ı Kerimden delillerle yerle bir edeceğiz.
ALLAH DOSTU (EVLİYAULLAH) VELİLER
Ayette açık açık, net bir şekilde Allahın evliyalarından yani Allah dostlarından bahsetmektedir.
Bilesiniz ki, Allahın evliyalarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar iman etmiş ve Allaha karşı gelmekten sakınmış olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allahın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır. (Yunus 62, 63, 64)
Buna rağmen nasıl olur da Allah dostlarına dil uzatırlar, onları tenkit ederler? Allahu Teala Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır buyuruyor. Onların Allahın (Celle Celaluhu) himayesinde olduğunu görmüyorlar mı?
Bunlara aldanan kardeşlerimiz, aman yazık etmeyin kendinize. Allahın dostlarına dil uzatmayın, onlar ayette geçtiği üzere Allahın himayesindeler. İmam-ı Rabbani hazretlerinin buyurduğu gibi onlar iki tarafı keskin kılıç gibidir. Olan size olur
NASIL ALLAH DOSTLU OLDULAR?
Peki, Yunus Suresi 62de geçen Evliyaullah, nasıl Allah dostu oldu? Şimdi Kuran-ı Kerimdeki ayetlerden buna bir göz atalım:
Yukarıdaki ayet Yunus 63te geçtiği üzere ilk sıralanan şartlar iman etmektakva sahibi olmak. Yani Allahu Tealanın yasaklarından hatta şüpheli şeylerden son derece kaçınarak, şeriata sıkı sıkıya sarılmak. Anlıyoruz ki, takva sahibi olmayandan, şeriattan taviz verenden Allah dostu yani evliyaullah olmaz.
Nefis terbiyesi, kalp temizliği:
Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir. (Şems Suresi 9)
Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. (Leyl Suresi 14, 15)
Ayeti Kerimelerde bahsedilen kurtuluşun şartlarından birisi nefsi tezkiyedir. Nefsini kötü huylardan arındıran kişi kurtuluşun yani evliyaullah olup Allahın güvencesine girecektir. Sadece nefsi tezkiye ederek sevilmeyen ahlaktan arınmak da kâfi değildir. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere Rabbinin adını anmak yani Allahı zikretmek de gereklidir.
İşte bu iki unsur zaten tasavvufun temelini oluşturmaktadır. Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye
Nefsi tezkiye, nefsin isteklerine karşı gelerek onu dizginlemek, haram olan şeylerden tamamıyla uzak tutmak ve mübah olan şeylerden de kısarak dizginleri ele almak suretiyle olur. Nefis size hâkimken, siz nefsinize hâkim olursunuz.
Kalbi tasfiye de Allahı gizli aşikâr kalpten zikrederek (anarak), Allahtan başka herşeyi kalpten çıkarmak ve Allahın sevgisini yerleştirmek suretiyle olur.
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allahı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru derler.(Al-i imran 191)
Allahu Teâlâya dost olabilmek için Onu çok zikretmek gerekmektedir. Seven, sevdiğini çok anar. O yüzden Kuran-ı Kerimde en büyük ibadetlerden biri olarak beyan edilen ve cihat hakkında bile buyrulmayan çokça yapılmasını emrettiğiAllahın zikredilmesi zikrullah gereklidir. Allah dostlarına baktığımız zaman kendileri her hallerinde Allahın adını dillerinden düşürmediği, her halde Allahı andıkları gibi kendilerine tabi olanlara da telkin etmekte, zikir dersi vermektedirler.
Bu makama nasıl ulaşmışlardır? Yine Kuran cevap veriyor:
Onlar, inananlar ve kalpleri Allahı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allahı anmakla huzur bulur. (Rad 28)
Allahu Teala nefsi mutmain olan (Allahın dostluğuna kavuşan) kullarını şu şekilde beyan etmektedir:
Ey huzur içinde olan nefis! Sen Ondan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! Kullarımın arasına gir, Cennetime gir. (Fecr 27,28,29,30)
Bakınız bütün bunlar nefsi mutmain olmuş, kalbi de tasfiye olarak Allahın zikriyle huzura kavuşmuş, Allaha dost olan insanların özelliklerini beyan ediyor.
KURTULUŞ, HÜSRAN
Nefis tezkiyesi ve kalbin tasfiyesinden başka özelliklerde mevcuttur. Asr suresinde şöyle bildirilmektedir:
Asra yemin olsun ki, insan gerçekten hüsrandadır. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar hüsranda değillerdir) (Asr Suresi)
Bu ayetlerde de Hüsrana düşmeyen ve kurtulaşa erenlerin bazı özellikleri sayıldı. İman etmek, salih amel, (emri bil maruf) olan hakkı ve sabrı tesviye etmek.
Allah dostlarının da ömürlerini bu sayılan hasletlere adadığını görüyoruz. Salih amelde en öndeler, hiçbir yerde ve zamanda, kim olursa olun hakkı tavsiye ederek emri bil marufu terk etmiyorlar, günahlara ve belalara karşı da sabrı tavsiye ediyorlar.
İMANIN TADINI TATMIŞLARDIR
Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâmı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak. (Buhârî, İman 9, 14, İkrâh 1; Müslim, İman 67, (43); Tirmizî, İman 10, (2626); Nesâî, İman 3, (8, 96); İbnu Mâce, Fiten 23, (4033).
Hadis-i şerifte belirtilen tüm hasletler onlarda mevcuttur. Onlar sevdiğini Allah için severler, Allah için kızarlar nefislerini ortaya koymazlar.
KÖTÜ AHLAK ONLARDA YOKTUR
Kuran-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde sayılan gıybet, dedikodu, yalan, iftira, kul hakkı, lakap gibi ahlaksızlıkların hiçbiri onlarda olmadığı gibi edep, haya ve insan ilişkilerinde zirvededirler.
Onlarda kötü ahlaktan eser görülmeyeceği gibi güzel ahlakta bir numunedirler. Şu ayet-i kerimelerin bahsettiği güzel ahlakın hepsini üzerlerinde toplamışlardır:
-Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allahın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Rum 38)
Aralarında hüküm vermek için Allaha (Kurana) ve Resülüne davet edildiklerinde, müminlerin söyleyeceği söz ancak, işittik ve iman ettik demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Nur 51)
Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekatı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. (Müminun 1-6)
Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. (Hac 77)
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Al-i İmran 104)
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allaha karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rablerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Bakara 2 5)
ALLAHIN DÜŞMANLARINA DÜŞMANDIRLAR
Onlar Kuran-ı Kerimde de geçtiği üzere başta Allaha düşman olan şeytana ve kafirlere karşı son derece düşman olup, kafirlerle dostluk etmezler. Yahudi ve Hıristiyanları dost olarak görmezler. Allaha şirk koşanlarla aynı mekanda bile bulunmaktan sakınır, kafirlerin örf ve adetlerine muhalefet ederler.
PEYGAMBERİMİZE EN GÜZEL İTAAT
Yine Kuran-ı Kerim pek çok ayette Peygamberimize uyulmasını, ona itaat edilmesini, ona isyan edilmemesini, Onda güzel bir örnek olduğunu beyan eder. Allah dostları bu sahada da zirve olup, Peygamberimizin yaşayışını canlı olarak yansıtan örnekler olmuşlardır. Üzerlerindeki kisveden tutun da toplum içindeki durumlarına, insanlarla olan ilişkilerine varıncaya kadar Peygamberimizin hal ve tavırlarını onlarda görmek mümkündür
BU YÜZDEN ALLAH DOSTLARI
Günümüzde hayatta olanlardan tutun geçmişte yaşamış olanlara kadar hepsi yukarıda sayılan faziletleri cem etmişler, bütün kötü ahlaklardan da beri olmuşlardır. Zaten bu sebeple Allahın dostları olmuşlardır.
Allah dostlarını inkar etmek Kuran ayetlerini inkar etmektir. Ayetler inkar edilemeyeceğine göre Allah dostu olup olmadığını bilmediğiniz bir kişiye bile şayet Allah dostu deniyorsa Onun hayatını ve yaşayışını şeriata göre tenkit süzgecinden geçirirsiniz. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz. Bu bir şeyi değiştirmez.
Kişi Allah dostuysa bir takım kişilerin değil demesiyle o evliyaullah olmaktan çıkmaz, kişi evliyaullah değilse bütün ahali bu Allah dostu dese bir şey ifade etmez.
Dolayısıyla şayet ölçünüz Kuran ise işte size ayetler. Ayetler açıkça Allah dostlarına işaret ediyor. Allah dostlarının varlığını inkar edemezsiniz. İnkar ediyorsanız Kuranı inkar ediyorsunuz demektir.