- Konum
- İzmir
-
- Üyelik Tarihi
- 9 Haz 2015
-
- Mesajlar
- 12,474
-
- MFC Puanı
- 1,810
Alî şîr nevâyî ve mecalisün-nefâis
Heratta doğdu. Babası Uygur kabilesine mensup olan Kiçkine Bahsi, Timurun torunlarının hizmetinde bulunmuş, en son da Bâbür Şahın sarayında yeri olan biriydi. Alî Şîr, Sultan Hüseyin Baykaraya meşhur Hilâliyye kasidesini sundu ve onun hizmetine girdi. O da Alî Şîr Nevâyîye Mühürdarlık görevi verdi. Bir süre sonra, Abdurrahmân-ı Câmînin irşadı ile Nakşibendî tarikatına girdi. 1483-1485 yılları arasında Hamsesini tamamladı. Seyyid Hasan Erdesîrin ölümü üzerine onun hayatı, faziletleri ve münasebetlerini ihtiva eden kasidesini kaleme aldı. Alî Şîr Nevâyî, manzum ve mensur eserleriyle sadece Çağatay edebiyatının değil, bütün Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Özellikle Farsça Divânı ve Mecalisün-nefâis adlı tezkiresiyle İran edebiyatında çok üstün bir yeri vardır.Farsçanın resmi dil olarak hüküm sürdüğü, Fars edebiyatının Mevlânâ Câmî ile zirveye ulaştığı ve aydınların Farsça yazmayı meziyet saydıkları bir dönemde Nevâyînin, Türkçenin birçok yönden Farsçadan üstün olduğunu savunması ve Türkçe ile de yüksek bir edebiyat meydana getirmenin mümkün olduğunu bizzat eserleriyle ispat etmesi, genç şairleri Türkçe yazmaya teşvik etmesi onun edebiyatımızdaki önemini belirtmeye yeterlidir.
Mecalisün-nefâisÇağatay Türkçesi ile Semerkantta Hüseyin Baykara adına yazılan Mecalisün-nefâis, Türk edebiyatında yazılan ilk tezkiredir. Mukaddime ve yazarın meclis adını verdiği sekiz bölümden oluşan bu eser, Câmî ve Devletşahın eserlerinin benzeridir. Tezkirede şairler her mecliste kronolojik olarak sıralanmıştır.I. Meclis, Nevâyî dogmadan önce yaşayan sairlere;II. Meclis, Nevâyînin çocukluğunda ve gençliğinde tanıdığı; fakat tezkire yazıldığında ölmüş olanşairlere;III. Meclis, Nevâyînin çağdası olan şairlere;IV. Meclis, Bilgin şairlere,V. Meclis, Horasanlı şair mirzalara ve hükümdar ailesi şairlerineVI. Meclis, Horasan dışında yaşayan bilim adamı ve şairlere,VII. Meclis, Sultan ve şehzadelerden şair olanlara;VIII. Meclis, Dönemin padişahı Sultan Hüseyin Baykaraya tahsis edilmiştir.Tezkirenin her tabakasının başında o tabaka için Türkçe açıklama ve -sekizinci tabaka hariç- her tabaka sonunda ise yine Türkçe tetimme kısmı bulunmaktadır. Yazar, tabakaları ve tetimmeleri isimlendirirken başlıklarda Türkçe sayıları kullanmayı tercih etmiştir.
Alî Şîr Nevâyî, şairler hakkında bilgi verirken, önce şairin ismini verir. Daha sonrasında verilen bilgiler arasında belirli bir tertip ve düzen olmadığı görülmektedir. Şairin adından sonra lakabı, baba adı, doğum yeri, kimin öğrencisi olduğu sıra gözetilmeksizin belirtilir. Bazen de şairin şiiri ve yeteneğine yönelik değerlendirmeyle başlanır. Sonra da öğrenim durumu, mesleği ve hocaları ile ilgili biyografik malumat verilir. Varsa eserleri sayılır, bazen beyit sayıları da belirtilir. Bu eserler Türkçe ise Türk diliyle yazıldığı vurgulanır. Zikredilen eserler eğer başka bir sairin eserine nazire ise o sairin ismi belirtilir.Tezkirede şairlerin doğum tarihlerine rastlanılmaz. Nadiren ölüm tarihleri ve kimin döneminde yaşadıkları belirtilir. Genellikle şairlerin nerede öldükleri bazen de kabirlerinin nerede yer aldığı belirtilir. Şiirlerinden örneklerle o şair hakkında bilgiler tamamlanır. Nevâyî, her şairin ekseriyetle bir, bazen de iki, en çok da dört beytini örnek verir. Sadece Hüseyin Baykaranın şiirlerinin tamamının matla beyitlerini tezkiresine almıştır. Sairler hakkında uzun uzadıya bilgi vermekten kaçınmıştır.Tezkirede kullanılan dil, yalın fakat estetiktir. Hem Fars edebiyatı hem de Türk edebiyatı için önemli bir eser olan Mecalisün-nefâisin asıl değeri Türkçede yeni bir türü, şairler tezkiresi geleneğini başlatmış olmasından çıkagelir. Türkçede yazılmış ilk sairler biyografisidir. Kendisinden sonra yazılacak olan tezkirelere birinci derecede modellik etmiştir. Eser, Çağatay edebiyatı özellikle de İran edebiyatı için çok mühim bir kaynaktır. Fakat asıl önemli yanı Anadoluda meydana gelen tezkirelere modellik etmiş olmasıdır.
Heratta doğdu. Babası Uygur kabilesine mensup olan Kiçkine Bahsi, Timurun torunlarının hizmetinde bulunmuş, en son da Bâbür Şahın sarayında yeri olan biriydi. Alî Şîr, Sultan Hüseyin Baykaraya meşhur Hilâliyye kasidesini sundu ve onun hizmetine girdi. O da Alî Şîr Nevâyîye Mühürdarlık görevi verdi. Bir süre sonra, Abdurrahmân-ı Câmînin irşadı ile Nakşibendî tarikatına girdi. 1483-1485 yılları arasında Hamsesini tamamladı. Seyyid Hasan Erdesîrin ölümü üzerine onun hayatı, faziletleri ve münasebetlerini ihtiva eden kasidesini kaleme aldı. Alî Şîr Nevâyî, manzum ve mensur eserleriyle sadece Çağatay edebiyatının değil, bütün Türk edebiyatının önde gelen isimlerinden biridir. Özellikle Farsça Divânı ve Mecalisün-nefâis adlı tezkiresiyle İran edebiyatında çok üstün bir yeri vardır.Farsçanın resmi dil olarak hüküm sürdüğü, Fars edebiyatının Mevlânâ Câmî ile zirveye ulaştığı ve aydınların Farsça yazmayı meziyet saydıkları bir dönemde Nevâyînin, Türkçenin birçok yönden Farsçadan üstün olduğunu savunması ve Türkçe ile de yüksek bir edebiyat meydana getirmenin mümkün olduğunu bizzat eserleriyle ispat etmesi, genç şairleri Türkçe yazmaya teşvik etmesi onun edebiyatımızdaki önemini belirtmeye yeterlidir.
Mecalisün-nefâisÇağatay Türkçesi ile Semerkantta Hüseyin Baykara adına yazılan Mecalisün-nefâis, Türk edebiyatında yazılan ilk tezkiredir. Mukaddime ve yazarın meclis adını verdiği sekiz bölümden oluşan bu eser, Câmî ve Devletşahın eserlerinin benzeridir. Tezkirede şairler her mecliste kronolojik olarak sıralanmıştır.I. Meclis, Nevâyî dogmadan önce yaşayan sairlere;II. Meclis, Nevâyînin çocukluğunda ve gençliğinde tanıdığı; fakat tezkire yazıldığında ölmüş olanşairlere;III. Meclis, Nevâyînin çağdası olan şairlere;IV. Meclis, Bilgin şairlere,V. Meclis, Horasanlı şair mirzalara ve hükümdar ailesi şairlerineVI. Meclis, Horasan dışında yaşayan bilim adamı ve şairlere,VII. Meclis, Sultan ve şehzadelerden şair olanlara;VIII. Meclis, Dönemin padişahı Sultan Hüseyin Baykaraya tahsis edilmiştir.Tezkirenin her tabakasının başında o tabaka için Türkçe açıklama ve -sekizinci tabaka hariç- her tabaka sonunda ise yine Türkçe tetimme kısmı bulunmaktadır. Yazar, tabakaları ve tetimmeleri isimlendirirken başlıklarda Türkçe sayıları kullanmayı tercih etmiştir.
Alî Şîr Nevâyî, şairler hakkında bilgi verirken, önce şairin ismini verir. Daha sonrasında verilen bilgiler arasında belirli bir tertip ve düzen olmadığı görülmektedir. Şairin adından sonra lakabı, baba adı, doğum yeri, kimin öğrencisi olduğu sıra gözetilmeksizin belirtilir. Bazen de şairin şiiri ve yeteneğine yönelik değerlendirmeyle başlanır. Sonra da öğrenim durumu, mesleği ve hocaları ile ilgili biyografik malumat verilir. Varsa eserleri sayılır, bazen beyit sayıları da belirtilir. Bu eserler Türkçe ise Türk diliyle yazıldığı vurgulanır. Zikredilen eserler eğer başka bir sairin eserine nazire ise o sairin ismi belirtilir.Tezkirede şairlerin doğum tarihlerine rastlanılmaz. Nadiren ölüm tarihleri ve kimin döneminde yaşadıkları belirtilir. Genellikle şairlerin nerede öldükleri bazen de kabirlerinin nerede yer aldığı belirtilir. Şiirlerinden örneklerle o şair hakkında bilgiler tamamlanır. Nevâyî, her şairin ekseriyetle bir, bazen de iki, en çok da dört beytini örnek verir. Sadece Hüseyin Baykaranın şiirlerinin tamamının matla beyitlerini tezkiresine almıştır. Sairler hakkında uzun uzadıya bilgi vermekten kaçınmıştır.Tezkirede kullanılan dil, yalın fakat estetiktir. Hem Fars edebiyatı hem de Türk edebiyatı için önemli bir eser olan Mecalisün-nefâisin asıl değeri Türkçede yeni bir türü, şairler tezkiresi geleneğini başlatmış olmasından çıkagelir. Türkçede yazılmış ilk sairler biyografisidir. Kendisinden sonra yazılacak olan tezkirelere birinci derecede modellik etmiştir. Eser, Çağatay edebiyatı özellikle de İran edebiyatı için çok mühim bir kaynaktır. Fakat asıl önemli yanı Anadoluda meydana gelen tezkirelere modellik etmiş olmasıdır.