Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Algler ve Likenler

diShy

~ یơυℓℓεss ..
Onursal Üye
  • Üyelik Tarihi
    27 Kas 2009
  • Mesajlar
    24,120
  • MFC Puanı
    79
Algler, prokaryotik (basit yapılı canlılar) ve ökaryotik (gelişmiş canlılar) olmak üzere iki ayrı sınıfa dahil edilebilir. Prokaryotik algler, gerçek nükleusları (hücre çekirdeği), nükleolusları (çekirdekçik) ve bir zarla çevrili plastidleri olmadığından, ökaryotik alglerden ayrılırlar. Bu gruba dahil edilebilecek mavi-yeşil algler ipliksi yapı gösterirler, ya tek olarak veya koloni halinde yaşarlar. Bu alglerin arasında bakteriler kadar küçük olanları bulunmakla birlikte, çoğu bunlardan büyüktür.


Yine, prokaryotik grupta yer alan algler, tatlı suların yüzeyinde diğer planktonlarla birlikte "su çiçeği" denen bir yapı oluşturmaktadırlar. Çoğunlukla nemli topraklarda, havuz kenarlarında, nemli kayalar üzerinde, kaplıca sularında yaşayabilirken, bir kısmı da mantarlar ile fizyolojik bir birlik oluşturarak likenleri meydana getirirler. Bu algler arasında yer alan Microcystis aeruginosa suya saldığı bir toksin ile zooplankton, balık ve su kuşlarının ölümüne yol açar.


Algler, tüm ekosistemlerin bütünlüğünün muhafazası için hayati önem taşırlar. Okyanusların planktonlarında bulunan diyatomlar ve diğer mikroskobik algler, tüm dünyanın ihtiyacı olan fotosentetik karbon ihtiyacının üçte ikisini üretirler. Algler tarafından gerçekleştirilen fotosentez, tüm sularda oksijenli ortam oluşturur.


Algler, bununla birlikte suda yaşayan canlıların gıda zincirlerinin en önemli üreticileridir. Bu besin maddeleri, örneğin depremler gibi yer hareketleriyle su yüzeyine çıkmaktadır. Bilinen tüm bitkiler içindeki en hızlı büyüme oranını gösteren Pasifik Denizi'nin dev su yosunu Macrocystis pyrifera'nın yaprakları, çelikleme sonrası haftada 3 ile 4.5 m arası boy vermektedir. Çok yıllık bu bitkiler yaklaşık 60 metre uzunlukta olabilirken, bazen 100 metre yüksekliğe kadar ulaşabilirler. Öte yandan bu yosunlar yaklaşık 100 kglık bir ağırlığa sahiptir.


17. yüzyılın sonlarından beri, kahverengi deniz yosunları yakılarak, mineralce zengin küllerinden sabun ve cam yapımında kullanılan soda ve gübre yapımında kullanılan potas elde edilmektedir. Kimyasal maddeler arasında yer alan brom ve iyot ilk kez bu külden izole edilmiştir ve iyot hala Japonya'da deniz yosunlarından elde edilmektedir. Deniz yosunları yaygın bir şekilde gübre olarak kullanılmaya devam etmektedir.


Dünyanın bazı kesimlerinde karın altında yaşayabilen algler, karı baharda kırmızı renge çevirirler.


Yosunlarla birlikte likenler, dünyamızda yaşayan bitki grupları arasında en geniş dağılım gösteren bitki grubunu teşkil eder. Likenler, yüksek bitkilerin yetişmesi için toprağın elverişsiz olduğu alanlar başta olmak üzere, her şartta ve yerde yetişebilirler. Kurak habitatlarda, likenler kendilerine havada uçuşmaları ve rüzgarla dağılmalarına imkan tanıyan bir büyüme şekli gösterirler. Örneğin, bir ağacın gövdesinde, bir kaplumbağanın üst kabuğunda, hatta bir bostan korkuluğunun üzerindeki ceketde bile bulunabilirler.


Algler mineral, vitaminler ve iz elementler bakımından zengindir. Bundan dolayı Pasifik ülkeleri, Çin ve Japonya başta olmak üzere, dünyanın bir çok yerinde insan ve hayvan gıdalarında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Japonların kişi başına 6.7 kg ile günümüzde öncekinden olduğundan daha fazla deniz yosunu tükettiği görülmektedir. Japon yemeği Asakusa-nori ve Galler ülkesine özgü bir ekmek türü, morumsu bir alg olan Porifera'dan (Porphyra) yapılmaktadır.


Kahverengi algler aljinat endüstrisinin temelini oluşturmaktadır. İlk kez 1883 yılında izole edilen aljinik asit, selüloza benzeyen bir yapı gösteren, zamkımsı (yapışkan) bir polimerdir. Aljinik asitin tuzları, kendi ağırlıklarının birkaç kat fazlasını absorbe edebildiklerinden (emebildiklerinden) ve geniş bir viskozite aralığına sahip olduklarından dolayı kolaylıkla jel oluşturabilirler. Tüm bu özelliklerinin yanında toksik olmamaları da ayrı bir avantajdır. İlaçlar, kosmetik kremler, karton ve mukavva ile işlenmiş gıdaların üretimleri gibi sayısız kullanım alanları vardır. Başta İrlanda yosunu (deniz kadayıfı) olarak bilinen Chondrus crispus olmak üzere, bir dizi kırmızı algden elde edilen carrageenin, yaygın endüstriyel kullanıma sahip benzer bir polimerdir. Mikrobiyoloji ve mikroçoğaltmada önemli bir ortam olan agar da kırmızı algden çıkarılmaktadır.


Likenler, biyolojik indikatörlerin en vazgeçilmezleri arasında yer alırlar. Sıklıkla kullanılabilir besinlerin sınırlı olduğu alanlarda yetişen likenler, mineral iyonları tutmada yüksek bir verimlilik gösterirler. Sülfür dioksite olan hassasiyetleri dolayısıyla, bölgesel kirlilik ve asit yağmurları düzeylerini gösterirler. Ekonomik olarak bakıldığında algler kadar önemli olmamakla birlikte, likenlerin turnusol boyası ve bazı yörelerde geleneksel olarak kullanılan boyalarla bitkisel ilaçların yanında insan veya hayvan gıdası olarak bir çok kullanım alanı mevcuttur. Likenler, bir çok omurgasız hayvanın gıdasıdır ve arktik bölgelerde çeşitli ren geyiği türlerinin başlıca kış yiyeceğidir (yaklaşık günde 3-5 kilo arası).


Deniz algleri ve deniz yosunu ürünleri hergün kullanılan sayısız eşyaya dönüşmektedir. Yüksek verimlilik deniz yosunlarını hatırı sayılır bir besleyici kaynak yapmıştır. Deniz yosunları gıda sanayinde sucuk yapımında ve dondurma ve ketçaplara şekil vermede kullanılır. Fosil alglerde çok değerlidir. Diyatomelerin dekore edici silika kabukları, diyatomeli toprağın çok büyük miktarda fosilimsi tortularını oluştururlar. % 88’e varan bir oranda saf silikon dioksit (SiO2) içeren bu toprak kimyasal olarak tesirsizdir ve başta şeker rafinasyonu olmak üzere endüstriyel filtrasyonda kullanılır. Düşük ağırlığa sahip diyotemeli tuğlalar, MS 532'de Ayasofya’nın 32,6 m çapındaki kubbesinin inşasını mümkün kılmıştır.
 
Üst Alt