Alerjik rinitin en önemli belirtileri neler?
Son yıllarda görülme sıklığı artan alerjik rinit hangi belirtilerle kendini gösteriyor?
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi KBB Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Nesil Keleş Türel, alerjik rinit ile ilgili detaylı bilgiler verdi. Son 40 yılda alerjik rinitin görülme oranındaki artışının nedenleri olarak değişen hayat tarzı, hava kirliliği, diyet değişikliği, enfeksiyonların azalması, stres ve sigara dumanına maruz kalma gibi durumları sıralayan Türel, bilinmesi gerekenleri sıraladı. İşte alerjik rinit ile ilgili 9 soru 9 cevap
1. Alerjik rinit nedir?
Alerjik rinit klinik olarak nazal mukozanın allerjenle karşılaşmasından sonra ortaya çıkan, IgE'ye bağlı enflamasyonun neden olduğu burnun semptomatik bir hastalığı olarak tanımlanabilir.
Tetiklediği ya da birlikte görüldüğü hastalıklarda düşünüldüğünde alerjik rinit hem birey hem de toplum hayatını ciddi anlamda olumsuz etkiler. Bu etkiler fiziksel ve ekonomik olduğu kadar psikososyaldir ve muhtemelen sanılandan çok daha sıktır. Alerjik rinit hastalarının önemli bir kısmı hastalık ve yol açtığı durumlar hakkında yeterli bilgiye sahip değildir. Hastalığın saptanması ve uygun tedavinin başlanması kadar hastaların bilinçlendirmeside komorbid durumların gelişimini önlemek ya da şiddetini azaltmak açısından büyük önem taşımaktadır.
2. Hasta ne gibi şikayetlerle doktora başvuruyor / belirtileri nelerdir?
Alerjik rinit semptomları burunda kaşıntı, hapşırık, sulu burun akıntısı ve burun tıkanıklığı gibi spontan ya da tedaviyle düzelebilen semptomlardır. Bunlara baş ağrısı, koku alma bozukluğu ve birlikte görülebilen astım gibi diğer hastalıkların şikayetleri de eşlik edebilir.
3. Alerjik rinit için mevsimsel/dönemsel bir hastalık diyebilir miyiz? Risk faktörleri nelerdir?
Alerjik rinit daha önce allerjene maruz kalınan perioda göre mevsimsel, perennial (yıl boyu süren) ve mesleki alerjik rinit olarak sınıflandırılmıştır. Perennial alerjik rinit genellikle ev tozu akarları, mantarlar, böcekler (hamamböceği) ve hayvan tüyleri nedeniyle gelişir. Mevsimsel alerjik rinit ise polenler ve mantarlar gibi çeşitli ev dışı allerjenler nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Ancak bu ikisi arasındaki ayrım her zaman kesin olarak mümkün olmayabilir. Örneğin mevsimsel alerjik rinitli bir hastanın yılın farklı zamanlarında üreyen çeşitli polenlere karşı alerjisi olabilir ve semptomları perennial bir rinit izlenimi verebilir. Yine bazı bölgelerde polen ve mantarlar yıl boyu ortamda bulunabilirler (pariteria akdeniz bölgesinde). Diğer taraftan perennial alerji semptomları yıl boyu devam etmeyebilir.
Alerjik rinit gelişiminde rol oynayan risk faktörleri ile yaşam boyunca her yaşta karşılaşılabilir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalar bu faktörlerin saptanmasında çok yararlı olmuşlardır. Diğer taraftan Alerjik rinit olguların %80'i 20 yaş altında ortaya çıkar. Çocukluk çağında alerjik rinit erkeklerde kızlara göre daha sık görülmekte iken, erişkin çağda bu oran eşitlenir ve hatta kadınlarda daha sık görülür.
Diğer alerjik hastalıklarda olduğu gibi alerjik rinitte de genetik faktör varlığı saptanmıştır ve en belirgin risk faktörü de ailede alerji hikayesi özellikle de alerjik rinit olmasıdır.
Son 40 yılda alerjik rinit prevalansının artışının nedenleri olarak değişen hayat tarzı, allerjenle karşılaşmada artış, hava kirliliği, diyet değişikliği, enfeksiyonların azalması, stres ve sigara dumanına maruz kalma gibi faktörler sayılabilir.
Enfeksiyonların sık rastlandığı, kalabalık ailelerde yetişen çocuklarda alerjik rinit daha az görülüyor. Bu çocuklarda bakteri ve virüsler gibi eksternal ajanlara karşı Th1 hücre tipi immun yanıt oluşmaktadır. Diğer taraftan enfeksiyonların az rastlandığı küçük ailelerde ise Th1 hücreleri yerine, IgE'ye bağlı allerjik reaksiyondan sorumlu Th2 hücreleri gelişecektir. Kısacası bağışıklık sistemi enfeksiyonlarla savaşırken allerjenlere karşı savaşan mekanizmalar zayıflamaktadır.
4. Alerjik rinit hangi hastalıklarla karıştırılıyor? Tam tanı nasıl konur?
Klinik hikaye; alerjik rinitin doğru olarak teşhis edilmesi, hastalığın şiddeti, tedaviye yanıtının değerlendirilmesi ve eşlik eden hastalıkların saptanması için tanıda en önemli adımdır. Hapşırık ve burun tıkanıklığı veya burun akıntısı alerjik rinitli hastaların %70'inde sabahları daha yoğundur. Hikayede koku alma bozukluğu, horlama, uyku problemleri, geniz akıntısı, kronik öksürük, konjuktivit ve astım gibi diğer eşlik eden semptomlarda sorgulanmalıdır.
Ayrıca, semptomların sıklığı, şiddeti, süresi, yaşam kalitesi üzerindeki etkileri araştırılmalıdır. Evde, işte ya da okuldaki potansiyel alerjik uyaranlar, rinit semptomlarını provoke eden hobiler sorulmalıdır.
Genel kulak burun boğaz muayenesini takiben ayrıntılı burun muayenesi yapılmalıdır. Özellikle çocuklarda, el ayasıyla burnu yukarıya kaldırarak hava yolunu açma ve kaşıntı hissini azaltma amacıyla yapılan alerjik selam sık görülür. Alerjik selam hareketini devamlı ve uzun süre tekrarlama burun ucunda yatay bir çizgi supratip çizgisi oluşumuna neden olur. Bazı çocuklar ise refleks olarak burunlarını çekerek ya da yüz adalelerini kullanarak burun kaşıntısını azaltmaya çalışırlar. Yine burun tıkanıklığına bağlı olarak göz altında morluklar görülebilir.
Alerjik rinit tanısı tipik alerjik semptomlar ile tanı testleri arasındaki uyuma bağlıdır. Ayrıca nazal mukozanın aşırı duyarlılığına bağlı olarak bazı iritanlara (sigara dumanı, toz, parfüm ) karşı gelişen IgE'ye bağlı olmayan reaksiyonlarla IgE'ye bağlı alerjilerin ayırt edilmesi için de alerji testleri gereklidir. Çünkü her birinin tedavi prensipleri farklıdır. IgE'ye bağlı olmayan reaksiyonlarda semptomatik medical tedavi yeterliyken, IgE'ye bağlı alerjilerde tedaviye allerjenden korunma prensipleri ve immunoterapi (aşı tedavisi) eklenmesi gerekecektir.
5. Koruyucu önlem almak mümkün müdür? Doktora hangi aşamada başvurulmalı? Semptomlar başladığında mı yoksa öncesinde mi?
Alerjik riniti tetikleyen faktör, burun mukozası ile sorumlu allerjenin temas etmesidir. Bu temas sonucu alerjik hastalık gelişir. Hastalığın şiddeti ve seyri çevrede ki allerjen konsantrasyonu ile ilgilidir. Dolayısıyla semptomları kontrol altına almak için ilk tedavi yaklaşımı, neden olan allerjenin belirlenip, bu allerjenden korunulması olduğu düşünülebilir. Her ne kadar alerjenden korunmanın semptomları iyileştireceği genel olarak kabul görse de çevresel kontrolün yararlı etkilerinin görülmesi haftalar ya da aylar sürebilir. Olguların çoğunda pratik ya da ekonomik nedenler dolayısıyla tam korunma sağlanması mümkün değildir. Buna rağmen, allerjenden korunma farmakolojik tedavi öncesi veya onunla beraber düşünülmelidir.
6. Tedavisi nasıl yapılır? Tedavi sırasında nelere dikkat edilmeli? Örneğin tedaviye devamlılığın önemi nedir?
Alerjik rinit tedavisinde, temel olarak alerjenden korunma, ilaç tedavisi ve aşı tedavisi kullanılmaktadır. Tedavide kullanılan ilaçlar kullanıldığı sürece etkili olup, uzun süreli etkileri yoktur. Dolayısıyla, ilaç kesildiğinde bir sure sonar hastanın yakınmaları tekrar ortaya çıkar. Bu nedenle hastaların oral (tablet formunda ilaçlar) ya da topical (buruna uygulanan sprey formunda ilaçlar) tedavilerini düzenli almaları gerekliliği hakkında bilgilendirilmeleri gereklidir.
7. Profilaktik kullanım nedir? Alerjinin şiddetini hafifletmek mümkün müdür?
Profilaktik kullanım, hastanın alerjene maruz kalıp, semptomları başlamadan önce, tedavinin başlanması olarak tanımlanabilir. Özellikle polen alerjisi olan hastalarda polen mevsimi başlamadan once tedaviye başlanması daha etkili bir tedavi yöntemidir. Böylece hastanın yakınmaları başlamadan hastalık kontrol altına alınmış olur.
8. İlaç kullanımında nelere dikkat etmek gerekir? En sık kullanılan ilaçlar nelerdir? Bunların kullanımında nelere dikkat etmek gerekir?
Alerjik rinit tedavisinde temel olarak topikal ve sistemik (tablet) olarak ilaç kullanımı söz konusudur.Topikal tedavinin en önemli avantajı yan etki olmaksızın ya da minimal yan etkiyle yüksek dozda ilaç direk olarak nazal mukozaya uygulanabilmesidir. Bu ilaçlar arasında topikal steroid spreyler ve antihistaminik spreyler sayılabilir. Bu ajanlar kullanılmadan önce burun muayenesi yapılarak ilaç kullanımına engel bir problem olup olmadığı saptanmalı ve yine doktorun tarif ettiği şekilde ilaç kullanılmalıdır. Ancak alerjik riniti olan kişilerde genellikle konjuktivit ve/veya astım da eşlik eder ve verilen ilacın farklı hedef organlara ulaşması gereklidir. Bu hastalarda oral tablet formunda ki ilaçlar (antihistaminikler ve lökotrien antagonistleri) tercih edilebilir.
Antihistaminik seçiminde özellikle yeni kuşak antihistaminikler seçilerek, eski kuşak antihistaminiklerin olası sedasyon/uyku verici yan etkilerden uzaklaşılmalıdır.
Alerjenden korunma ve ilaç tedavisinin yeterli olmadığı özellikle genç hastalarda immunoterapi (aşı tedavisi) önerilebilir . Aşı tedavisi alerjik hastada temas edildiğinde semptomlara yol açan allerjen aşılarının giderek artan dozlarda uygulanmasıdır. Bu tedavi yönteminin amacı, hastaların allerjene karşı hassasiyetlerini azaltmak ve dolayısıyla semptomlara engel olmaktır. Burada hasta seçimi çok önemlidir. Tedavini etkisi, süresi yan etki olasılıkları hastayla tartışılarak kısıtlı hasta grubunda bu tedavi uygulanmalıdır.
9. Alerjik rinitin tetiklediği ya da birlikte görüldüğü başka hastalıklar var mı?
Alerjik rinit hemen her zaman beraberinde bir başka hastalığa ya eşlik eder ya da neden olur. Tetiklediği ya da birlikte görüldüğü hastalıklarda düşünüldüğünde alerjik rinit hem birey hem de toplum hayatını ciddi anlamda olumsuz etkiler .
Hastalarda Alerjik Rinit nadiren tek başına bulunur ve hemen her zaman ya yolaçtığı bir durum ya da eşlik ettiği bir hastalık sözkonusudur. Alerjik riniti olan hastalardaki majörkomorbid hastalıklar; astım, rinosinüzit(RS), efüzyonluotit (EO) ve uyku bozukluğudur.
Ayrıca Alerjik rinit hastalarda çoğu zaman kronik yorgunluk, huzursuzluk, konsantrasyon problemleri ve dikkat eksikliği gibi hayat kalitesini bozan durumlara yol açar. Alerjik Rinit'in yol açtığı bu fiziksel ve psikolojik komorbid durumlar erişkinlerde iş gücü kaybına özellikle çocuklarda ise öğrenme güçlüğü ve okul günü kaybını da beraberinde getirir. Alerjik rinitin temelinde yattığı ya da başrol oynadığı hastalıkları ve durumları bilmek hastalığın yönetimi ve hayat kalitesini arttırmak açısından çok önemlidir.