RUH-İ NEFESLE - SİNE-İ SÜRUR
Ruha can dediğimiz âlem-i dünyada
Her an nefes alır veririz ruhumuza
Ruh-i Nefesle yaşıyorsak hayatta
Sevgi ve neşeyle çekelim sineye onu da!
İmansız bir ruh, nasıl çeker nefesi ruha
Her nefesin, sorumluluğunu anlamazsa
Yarı uyur, yarı uyanık olur bu dünyada
İman eyle desen ona, duymaz ki onu da!
Çok dikkat gerek, iki ağızlı bir baltaya
Dikkat! Rastgele her yere onu savurma
O anda desende bu nasihati sen ona..
Halidir, uyuklama ile uykuya dalma!
Bir tebessüm, bin mevhibe olurda..
Kabil değil, onu tavzihe bulunmakta
İmanlı gönülde kalır, lâle gibi oda..
Ancak, yaparsan aşk-ı meşk onu da!
İlâhi bir aşk vardır, her çekilen nefeste
Sinende uyumla vurur, daim oda kalpte
Sevgisiz, insan dökemez aşkını meşke
İmansız bir insan, ben seviyorum dese de!
Ruh-i Nefesle, Sine-i Sürur iki âlem arası
Çekilen insanoğluna, o hayat macerası
Bazen olur sefâhetli, bazen de nezaketli
Çekilen her nefeste, buna dikkat eylemeli!
Ruh-i nefeste, bazen zorda kalınırsa..
Na’r eyler, oda gelir bir anda galeyana
Kaçıp gitmek, firar eylemek ister ya..
Anlamsız istekler, düşürür insanı nar’a!
Ruhsuz nefes, nefessiz de ruh olmaz
İmansız aşk da, hiçbir işe yaramaz
Yaratanını tanımayandan, hayrolmaz
Sine-i Sürur’dan ise, ona fayda olmaz!
Alem-i Sır der; Ey! Ruh-i Nefes seninle..
Şu Sine-i Sürur da, olmak birlikte..
Çağırmak, Allah tekbirini dil ile..
Yatacak yerimiz olur, Cennet-i İlâhide!
Alem-i Sır
* * *
Sine: Uyuklama, uykuya dalma başlangıcı.
Uyku ile uyanıklık arası.
(O anda insan, sesi duyduğu halde anlamaz.)
Sine: An. Bir lahzacık. İki ağızlı balta.
Sine: (Farsça)
Göğüs. Sadır. Kalb.
Sürur: Sevinç. Neşe’li olmak.
Sürur: (Serir. C.) Tahtlar. Yatacak yerler.
Na’r: Çağrımak, haykırmak. Burun içinden çıkan ses.
Gitmek. Firar. Kaçmak. Galeyan.
Nar: Ateş. Cehennem. Allahın gazabı.
Yakıcı, azab verici her şey. Dalâlet. Sefâhet.
Bir meyve adı.