• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

AKAİD-KELAM TARİHÇESİ, TAFTAZANİ VE “ŞERHܒL-AKAİD”

Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
1- KELÂMIN DOĞUŞU

Mutezile Kelâmı

Kelâm ilmini Mutezile mezhebine mensub olan âlimler kurmuş*tur.Mutezile mezhebi, mürtekib-i,kabîre (büyük günah işleyen) me*selesi etrafında ortaya çıkan ihtilaf üzerine Vâsıl b. Ata'nın (öl. 131/ 748) Hasan Basrî'nin (öl. 110/728) ders halkasından ayrılmasıyle or*taya çıkmıştır. Siyasetle ilgisi bulunmayan Mutezile gibi bir mezhe*bin ortaya çıkışının, büyük günah işleyen kimsenin dini hükmü ve iman-amel münasebeti gibi bir sebebe bağlanması oldukça anlamlıdır.
Vâsıl b. Ata ve Mutezile mezhebi büyük günah işleyen bir kimse*nin mümin ve müslim olmaktan çıktığını, fakat kâfir de olmadığı*nı, imanla küfür arasında mevcut olan fısk mertebesinde bulun*duğunu, tevbe etmesi ve bu şekilde ölmesi halinde Müslüman, tevbesiz halinde ise kâfir olarak öleceğini savunuyor, ölüm suretiyle dünyadan ayrılanların âhirete ya Müslüman olarak veya kâfir olarak gi*deceklerine, üçüncü bir ihtimalin bulunmadığına inanıyorlardı. îslâm fikir ve itikad tarihinde ilk defa ortaya çıkan ilme ve akla dayalı ihtilaf budur. Daha evvel Şiilerin ve Haricîlerin çıkardığı ihtilaf si*yasete dayanmakta idi.
Mutezilenin kurucularından diğer bir zat, Vasıl'ın çağdaşı olan ve onun gibi zühdü, takvası, hitabeti, belagatı ve dinî konulardaki hassasiyeti ile temayüz"etmiş olan Amr b. Ubeyd Bâb (öl. 143/760) dır. Büyük günah işleyenlere karşı Mutezilenin takındığı tavır, dinde müsamahadan yana olanların değil, şiddetten ve aşırı ihtiyattan ya*na olanların takındıkları tavırdır. Bu konuda şiddetten ve tehdid- den yana oldukları için Mutezileye Va'îdiye de denilmiştir. Mutezile kendi mezhebine Mezheb-i ehl-i tevhid ve Mezheb-i ehl-i adi; kendile*rine muhalif olan müslümanlara ise Mezheb-i amme, yani avamın ve halkın mezhebi adını vermişti.
Öbür mezheplere nazaran çok daha fazla akılcı olan Mutezile mezhebinin ilk mensupları ibadete, taata, zühde ve takvaya büyük önem verirlerdi. Dinde aşırı akılcı olmanın zarurî bir neticesi olarak sonraki Mutezile âlimlerinden önemli bir bölümü bu gibi hususlara iaha az önem verir hale gelmişlerdi.
Mutezile mezhebi, kaderi inkâr ettikleri için kendilerine Kaderi-adı verilen Ma'bed Cüheni, Ca'd b. Dirhem ve Geylani Dımışkî gibi şahıslara ait fikirlerin tesirinde kalmış, Ca'd b. Dirhem'in talebesi ilan Cehm b. Safvan (öl. 128/745) dan te'vil konusunu almıştı. Ebu Huzeyl Allaf (öl. 230/844), Nazzam (öl. 221/83S veya 231/845),
âhız (öl. 255/869), Bişr b. Mu'temer (öl. 210/825), Ka'bi, Hayyât, Kadi Abdulcebbar ve Zemahşerî gibi güçlü âlimler tarafından temil edilen Mutezile mezhebi, Me'mun, Vâsık ve Mu'tasım gibi halifeer zamanında bir ara Abbasî Devleti'nin resmî mezhebi de olmuş,akat Mütevekkil'in halife olmasıyle gerilemeye başlamış, bir kaçasır sonra da fiilen islâm fikir tarihinden tamamen silinmiş, eserleine ilgi gösterilmemiş, hatta onlara ait kitapların tamamına yakın ismi imha edilmiş, günümüze pek az eser gelebilmiştir.
Mutezileye göre Allah'ın zatından ayrı kadim ve ezeli olan ilim, tudret, basar. gibi sıfatları yoktur. Allah her şeyi bilir, her şeye ücü yeter, her şeyi görür. Bunda zerre kadar şek ve şüphe yoktur. rakat Allah; zatından ayn ve başka olan ilim, kudret ve basar gibi tadîm ve ezelî sıfatlarla değil, zatı ile bilir, kadir olur ve görür. (Tevhid prensibi).
Mutezileye göre insanların tamamiyle hür ve müstakil olan bir râdeleri vardır. Yaptıkları veya yapmadıkları işleri kendilerinde ar olan bu hür irâde ve kudrete dayanarak yaparlar veya yapmazlar. Sorumluluğun' esası, insanlarda'mevcud olan bahis konusu hür irâde ve kudrettir. Eğer insanlar yaptıkları işleri Allah'ın irâdesi, cudreti ve takdiri ile yapmış olsalardı; yaptıkları iş kendileri tarafından değil de Allah tarafından vücuda getirilmiş olsaydı, sorumlu utulmamaları, sorumlu tutulmaları halinde ise Allah'ın âdil değil, zâlim olması gerekirdi. Halbuki Allah zâlim olmaktan münezzehtir,adildir, kendi dilediği, yaptığı ve yarattığa bir amelden dolayı kulunu mesul tutmaz, cezalandırmaz. (Adalet prensibi, halk-ı.efal-i ibad konusu).
Mutezileye göre Kur'an mahlûktur, sonradan yaratılmıştır (Halk-ı Kur'an meselesi). Âhirette cennetteki müminlerin Allah'ı baştaki gözle görmeleri mümkün değildir (Rü' yetullah'ı inkâr). Vahiy ve şeriat olmasa bile akü bir çok şeylerin iyi ve güzel,diğer bir çok şeylerin ise kötü ve çirkin olduğunu bilebilir (Hüsün ve Kubuh meseles).
Şerhu'l-Akâid'de Taftazânî'nin, Mutezileyi tenkit ettiği başlıca meseleler bunlardır.[2]
 
Üst