- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Ahlak, Arapçadan Türkçeye geçen ve Türkçede; bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları anlamına gelen bir kavramdır. Genel anlamda ahlak ise toplum içinde oluşan geleneklerin, değerlerin ve kuralların oluşturduğu; herhangi bir bireyin, herhangi bir grubun ya da bütün toplumun doğru veya yanlış, iyi veya kötü davranışlarını belirleyen, yönlendiren ve şekillendiren sistemsel yapıya verilen addır.
Ahlak, tek bir yapıya bağlı kalmak zorunda değildir. Bu bağlamda; iş ve aile ortamında, siyaset arenasında ve hatta yaşamın bütün alanlarında ahlaktan söz edilebilir. İşte ahlak felsefesi, ahlaktan söz edilebilecek bütün alanlarda, ahlakı açıklamaya ve değerlendirmeye çalışan felsefi soruşturma dalıdır.
Ahlak felsefesi, insan yaşantısındaki değerler, kurallar, yargılar ve temel düşüncelerle ilgilenir. Yani ahlak felsefesi en genel anlamıyla, insan yaşantısının ahlaki boyutunu ele alır ve değerlendirir; insan davranışlarını ve bu davranışların doğru mu, yanlış mı; iyi mi, kötü mü olduğu sorularına cevaplar arar.
Ahlak Felsefesinin Konusu
1. Ahlak felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefi disiplindir.
2. Ahlak felsefesi; ahlak alanında hakim olan ilkeleri, "iyi"nin ve "kötü"nün ne olduğunu, ahlaklılığın ne anlama geldiğini sorgular.
3. Ahlak felsefesi, ahlak hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.
4. Her bilgi dalının kendine özgü kavramları ve özel terimleri vardır. Ahlak felsefesinin de "iyi", "kötü", "özgürlük", "erdem", "sorumluluk", "vicdan", "ahlak yasası", "ahlaki karar", "ahlaki eylem" gibi kendine özgü kavramları vardır.
Immanuel Kant ve Ahlak Felsefesi
Kant, evrensel bir ödev ahlakının varlığını savunmaktadır. Kant bu düşüncesiyle, insanların kurallara her şartta uymalarını öngörür. Örneğin, trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir.
Kant'a göre ahlakın kaynağı asla tecrübe olamaz. Ona göre insanlarda bir iyilik iradesi vardır. Bu irade de davranışları menfaat gözetmeksizin ortaya koymanın ta kendisidir. İnsanlar bu iradeyi tecrübeden değil, numenden kazanmaktadırlar.
Kant, ödev ahlakının dışında bir de toplumsal ahlaktan bahseder. Bunun en basit örneklerinden birisi de savaş esnasında insan öldürmektir. Savaş ortamında insan öldürmek, toplumsal bir ahlak anlayışının desteğindedir.
Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları
İyi: Ahlak açısından yapılması uygun olan, iradenin yapılmasına özgürce karar verdiği eylemlerdir.
Kötü: Ahlak yasası açısından yapılması uygun olmayan eylemlerdir.
Özgürlük: İradeyi kullanarak istediğini yapabilme halidir.
Erdem: İradenin cesaret, cömertlik, bilgelik gibi iyiyi yapmaya yönelmesidir.
Sorumluluk: İnsanın bilerek ve iradeli olarak yaptığı bir işin, bir davranışın sonuçlarını kabullenmesidir.
Vicdan: İyi ile kötüyü birbirinden ayırabilme gücüdür.
Ahlak yasası: Uyulması ahlak açısından gerekli ve geçerli olan kurallardır. Bu kurallar kişinin ne yapması, ne yapmaması, davranışlarının nasıl olması gerektiğini gösterirler.
Ahlaki karar: Kişinin, ahlak yasalarına kendi hür iradesi ile uymasıdır. Bu uyma dışarıdan herhangi bir zorlama ile değil, bireyin kendi isteğiyle olmalıdır.
Ahlaki eylem: Ahlak kurallarına uygun ve iradeli olarak bir şeyi yapmaktır.
Sorumluluk: İnsanın kendi eylemlerinin ya da yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesidir.
Ahlaka Dair Felsefi Yaklaşımlar
Haz Ahlakı
Haz ahlakı anlayışına göre, ahlaki eylemin değeri, eylemin sonucunda oluşan hazdan gelmektedir. Hazcılar, haz duygusunun farklı derecelerde ve kişiye bağlı olmasından dolayı, evrensel ahlak yasasını reddederler. Bu ahlak yaklaşımının tipik temsilcileri, Aristippos ve Epiküros'dur.
Aristippos için haz sağlayan şey iyidir, acı veren şey de kötüdür.
Epiküros'a göre de haz, tüm insanların amaçladığı ve yönelmek durumunda olduğu hedeftir.
Fayda Ahlakı
Fayda ahlakı anlayışına göre, bireye fayda sağlayan şeyler iyi, fayda sağlamayan şeyler ise kötüdür. Bu anlayış ahlaki eylemin sonucuna değer vermekte, ahlaki eylemin değerini onun vereceği sonuca bağlamaktadır. Faydayı ve başarıyı iyinin ölçütü sayan bu anlayışa göre de evrensel ahlak yasası yoktur. Bu bakımdan, faydacılar ile hazcılar düşünsel olarak benzemektedirler.
Bencillik Ahlakı
Bencillik, kişinin kendi benine ve çıkarlarına düşkünlük göstermesidir. Ahlaksal anlamda bencillik, kişinin tüm eylemlerinin ben sevgisiyle belirlendiğini, ahlaklı olmanın da kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir şey olmadığını ileri süren görüştür. Bu nedenle benciller de faydacılar ve hazcılar gibi evrensel ahlak yasasının varlığını kabul etmezler.
Bu anlayışın önde gelen temsilcisi Hobbes'tur. Hobbes'a göre insanı yönlendiren ve harekete geçiren iki önemli güdü vardır: "ben sevgisi" ve "kendini koruma." Hobbes, yaşamdaki en önemli ve değerli şey olarak kişinin kendi başarısı ve mutluluğunu görür.
Anarşizm
Anarşistlere göre, hukuk kuralları gibi ahlak kuralları da insanın özgürlüğünü kısıtlayan kurallardır. Bu kurallar olmadan, insan kendini daha iyi ortaya koyabilir ve daha iyi bir yaşam sürebilir. Anarşizmin felsefesine göre, önemli olan tek şey bireylerin hak ve özgürlükleridir.
Bu felsefi yaklaşımın tipik temsilcileri, Proudhon ve Stirner'dir.
Proudhon:
İnsanların doğal durumlarının yapma kurumlarla zorlanmaması gerektiğini savunur.
Baskıcı kurumların kaldırılmasının insanı mutlu edeceğini söyler.
Stirner:
Bireyin kendisi dışında hiçbir şeye ve hiç kimseye karşı sorumluluk altında olmadığını savunur.
"İyinin de kötünün de benim için hiç bir anlamı yoktur." der. Ona göre insan eylemlerini haklı çıkaran şey, yalnızca kendi beninin gücüdür.
Nihilizm
Nihilizm; var olan görüşlere, değerlere ve düzene karşı hiçbir ilke tanımayan felsefi yaklaşımdır. Bu akımın tipik temsilcisi, Nietzsche'dir. Nietzsche, köle ahlakı olarak nitelediği geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkarak, ahlak dışı bir öğreti kurmaya çalışmıştır. Ona göre yaşamın temel nedeni güçlü olma isteğidir. Mutluluk hazda değil, güçlü olmadadır. Üst insan, gücü sayesinde geleneksel değerleri yenerek kendi değerlerini oluşturabilen insandır.
Öz Ahlakı
Sartre'ın temsilciliğini yaptığı bu anlayışa göre, evrende kendi varlığını yaratan tek varlık insandır. İnsan, değerlerini kendisi yaratır ve yolunu kendisi seçer. Sartre'a göre genel bir ahlak ve dünyada insana yol gösterecek bir işaret yoktur. İnsan özgürlüğe mahkûmdur. Herkes kendi özünü kendi belirlemek zorundadır. İnsan karar verirken tek başınadır ve tüm sorumluluklar kendisinin omuzlarındadır.
Bazı Filozofların Ahlak Anlayışları
Bergson
Ona göre doğru bilginin ölçütü sezgidir.
İnsan neyin iyi neyin kötü olacağını ancak sezgi ile kavrayabilir.
İnsan, içinden gelen sezgiye uyarak hareket ederse (yoksula yardım edip etmeme gibi) iyi olanı, ahlaki olanı yapmış olur.
Mill
İyi ve kötünün ölçütü faydadır.
İyinin ölçütü olan mutluluk, yalnızca eylemde bulunanın değil, ilgili herkesin mutluluğudur.
Mill, çok sayıda insana en yüksek mutluluğu verebilmek ilkesini benimser.
Böylece evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eden Mill, bunu mutluluk gibi öznel bir ilkeye dayandırmış olmaktadır.
Bentham
Yaşamda değerli olan şeyin haz olduğu görüşündedir.
Ona göre en yüce haz, olabildiğince çok sayıda insana en yüksek düzeyde fayda sağlayan hazdır.
Bu anlayışa göre insan yalnızca kendi hazzını ya da mutluluğunu değil, birlikte yaşadığı diğer insanların da yararını ve mutluluğunu düşünmelidir.
O halde tek başına insan için değil, herkes için faydalı olan, yasa olarak kabul edilmelidir.
Sokrates
İnsanın eylemlerini belirleyen bir takım temel normlar ve değerler vardır.
Bu değerlerin kaynağı insanda değildir.
İnsanın nasıl eylemde bulunacağına, bu değerler ışığında akıl karar vermelidir.
Platon
Bir eylemin iyi ya da kötü olmasını, "İyi ideası"na uygun olup olmamasına bağlıyor.
İnsanın en yüksek amacı, İyi ideası'na ulaşmaktır.
Aristoteles
Aristoteles'e göre insan, mutluluğa ulaşmak için aşırı uçlardan kaçınmalı, orta yolu seçmelidir.
Gözü kara ile korkaklık arasında orta yol olan cesareti, müsriflik ile cimrilik arasında orta yol olan cömertliği seçmelidir.
Spinoza
Spinoza'ya göre evren, Makro Kozmos ve Mikro Kozmos olarak ikiye ayrılmıştır.
Başlangıçta bir olan bu iki evren, insanın duygu ve tutkularının esiri olası yüzünden ayrışmıştır.
Neyin iyi, neyin kötü olduğu Makro Kozmosun doğasında belli ve gizlidir.
İnsan duygu ve tutkularının esiri olmaktan kurtularak Makro Kozmosun doğasına geri dönüp bu ilkelere sahip olmalıdır.
Kant
Kant'a göre ise ahlâki eylemin amacı mutluluk değil "ödev" olmalıdır.
Ödev, iyiyi istemedir. Bunun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi önemli değildir.
Ona göre bir eylem, "ödev" duygusundan dolayı gerçekleştirilmişse, ahlakidir.
Kant'a göre bir eylemin gerisindeki ilke, eylemin kendisinden ve sonucundan daha önemlidir.
"Öyle davran ki, eylemine ölçü aldığın ilke, tüm insanlar için genel bir yasa haline gelebilsin" ilkesi onun evrensel ahlak anlayışını ortaya koymaktadır.
İnsanlar, ahlak yasalarını tüm insanlar için geçerli olabilecek şekilde koydukları için evrensel ve mutlaktır.
Ahlak, tek bir yapıya bağlı kalmak zorunda değildir. Bu bağlamda; iş ve aile ortamında, siyaset arenasında ve hatta yaşamın bütün alanlarında ahlaktan söz edilebilir. İşte ahlak felsefesi, ahlaktan söz edilebilecek bütün alanlarda, ahlakı açıklamaya ve değerlendirmeye çalışan felsefi soruşturma dalıdır.
Ahlak felsefesi, insan yaşantısındaki değerler, kurallar, yargılar ve temel düşüncelerle ilgilenir. Yani ahlak felsefesi en genel anlamıyla, insan yaşantısının ahlaki boyutunu ele alır ve değerlendirir; insan davranışlarını ve bu davranışların doğru mu, yanlış mı; iyi mi, kötü mü olduğu sorularına cevaplar arar.
Ahlak Felsefesinin Konusu
1. Ahlak felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefi disiplindir.
2. Ahlak felsefesi; ahlak alanında hakim olan ilkeleri, "iyi"nin ve "kötü"nün ne olduğunu, ahlaklılığın ne anlama geldiğini sorgular.
3. Ahlak felsefesi, ahlak hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.
4. Her bilgi dalının kendine özgü kavramları ve özel terimleri vardır. Ahlak felsefesinin de "iyi", "kötü", "özgürlük", "erdem", "sorumluluk", "vicdan", "ahlak yasası", "ahlaki karar", "ahlaki eylem" gibi kendine özgü kavramları vardır.
Immanuel Kant ve Ahlak Felsefesi
Kant, evrensel bir ödev ahlakının varlığını savunmaktadır. Kant bu düşüncesiyle, insanların kurallara her şartta uymalarını öngörür. Örneğin, trafik polisinin olduğu bir yerde, kırmızı ışık yanınca duran araba sürücüsü, trafik polisi olmadığı zaman da hatta gecenin ortasında, etrafta hiç kimse yokken bile ödev ahlakının gereği olarak kırmızı ışıkta durabilmelidir.
Kant'a göre ahlakın kaynağı asla tecrübe olamaz. Ona göre insanlarda bir iyilik iradesi vardır. Bu irade de davranışları menfaat gözetmeksizin ortaya koymanın ta kendisidir. İnsanlar bu iradeyi tecrübeden değil, numenden kazanmaktadırlar.
Kant, ödev ahlakının dışında bir de toplumsal ahlaktan bahseder. Bunun en basit örneklerinden birisi de savaş esnasında insan öldürmektir. Savaş ortamında insan öldürmek, toplumsal bir ahlak anlayışının desteğindedir.
Ahlak Felsefesinin Temel Kavramları
İyi: Ahlak açısından yapılması uygun olan, iradenin yapılmasına özgürce karar verdiği eylemlerdir.
Kötü: Ahlak yasası açısından yapılması uygun olmayan eylemlerdir.
Özgürlük: İradeyi kullanarak istediğini yapabilme halidir.
Erdem: İradenin cesaret, cömertlik, bilgelik gibi iyiyi yapmaya yönelmesidir.
Sorumluluk: İnsanın bilerek ve iradeli olarak yaptığı bir işin, bir davranışın sonuçlarını kabullenmesidir.
Vicdan: İyi ile kötüyü birbirinden ayırabilme gücüdür.
Ahlak yasası: Uyulması ahlak açısından gerekli ve geçerli olan kurallardır. Bu kurallar kişinin ne yapması, ne yapmaması, davranışlarının nasıl olması gerektiğini gösterirler.
Ahlaki karar: Kişinin, ahlak yasalarına kendi hür iradesi ile uymasıdır. Bu uyma dışarıdan herhangi bir zorlama ile değil, bireyin kendi isteğiyle olmalıdır.
Ahlaki eylem: Ahlak kurallarına uygun ve iradeli olarak bir şeyi yapmaktır.
Sorumluluk: İnsanın kendi eylemlerinin ya da yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesidir.
Ahlaka Dair Felsefi Yaklaşımlar
Haz Ahlakı
Haz ahlakı anlayışına göre, ahlaki eylemin değeri, eylemin sonucunda oluşan hazdan gelmektedir. Hazcılar, haz duygusunun farklı derecelerde ve kişiye bağlı olmasından dolayı, evrensel ahlak yasasını reddederler. Bu ahlak yaklaşımının tipik temsilcileri, Aristippos ve Epiküros'dur.
Aristippos için haz sağlayan şey iyidir, acı veren şey de kötüdür.
Epiküros'a göre de haz, tüm insanların amaçladığı ve yönelmek durumunda olduğu hedeftir.
Fayda Ahlakı
Fayda ahlakı anlayışına göre, bireye fayda sağlayan şeyler iyi, fayda sağlamayan şeyler ise kötüdür. Bu anlayış ahlaki eylemin sonucuna değer vermekte, ahlaki eylemin değerini onun vereceği sonuca bağlamaktadır. Faydayı ve başarıyı iyinin ölçütü sayan bu anlayışa göre de evrensel ahlak yasası yoktur. Bu bakımdan, faydacılar ile hazcılar düşünsel olarak benzemektedirler.
Bencillik Ahlakı
Bencillik, kişinin kendi benine ve çıkarlarına düşkünlük göstermesidir. Ahlaksal anlamda bencillik, kişinin tüm eylemlerinin ben sevgisiyle belirlendiğini, ahlaklı olmanın da kendini koruma güdüsünün dışa vurulmasından başka bir şey olmadığını ileri süren görüştür. Bu nedenle benciller de faydacılar ve hazcılar gibi evrensel ahlak yasasının varlığını kabul etmezler.
Bu anlayışın önde gelen temsilcisi Hobbes'tur. Hobbes'a göre insanı yönlendiren ve harekete geçiren iki önemli güdü vardır: "ben sevgisi" ve "kendini koruma." Hobbes, yaşamdaki en önemli ve değerli şey olarak kişinin kendi başarısı ve mutluluğunu görür.
Anarşizm
Anarşistlere göre, hukuk kuralları gibi ahlak kuralları da insanın özgürlüğünü kısıtlayan kurallardır. Bu kurallar olmadan, insan kendini daha iyi ortaya koyabilir ve daha iyi bir yaşam sürebilir. Anarşizmin felsefesine göre, önemli olan tek şey bireylerin hak ve özgürlükleridir.
Bu felsefi yaklaşımın tipik temsilcileri, Proudhon ve Stirner'dir.
Proudhon:
İnsanların doğal durumlarının yapma kurumlarla zorlanmaması gerektiğini savunur.
Baskıcı kurumların kaldırılmasının insanı mutlu edeceğini söyler.
Stirner:
Bireyin kendisi dışında hiçbir şeye ve hiç kimseye karşı sorumluluk altında olmadığını savunur.
"İyinin de kötünün de benim için hiç bir anlamı yoktur." der. Ona göre insan eylemlerini haklı çıkaran şey, yalnızca kendi beninin gücüdür.
Nihilizm
Nihilizm; var olan görüşlere, değerlere ve düzene karşı hiçbir ilke tanımayan felsefi yaklaşımdır. Bu akımın tipik temsilcisi, Nietzsche'dir. Nietzsche, köle ahlakı olarak nitelediği geleneksel ahlak anlayışına karşı çıkarak, ahlak dışı bir öğreti kurmaya çalışmıştır. Ona göre yaşamın temel nedeni güçlü olma isteğidir. Mutluluk hazda değil, güçlü olmadadır. Üst insan, gücü sayesinde geleneksel değerleri yenerek kendi değerlerini oluşturabilen insandır.
Öz Ahlakı
Sartre'ın temsilciliğini yaptığı bu anlayışa göre, evrende kendi varlığını yaratan tek varlık insandır. İnsan, değerlerini kendisi yaratır ve yolunu kendisi seçer. Sartre'a göre genel bir ahlak ve dünyada insana yol gösterecek bir işaret yoktur. İnsan özgürlüğe mahkûmdur. Herkes kendi özünü kendi belirlemek zorundadır. İnsan karar verirken tek başınadır ve tüm sorumluluklar kendisinin omuzlarındadır.
Bazı Filozofların Ahlak Anlayışları
Bergson
Ona göre doğru bilginin ölçütü sezgidir.
İnsan neyin iyi neyin kötü olacağını ancak sezgi ile kavrayabilir.
İnsan, içinden gelen sezgiye uyarak hareket ederse (yoksula yardım edip etmeme gibi) iyi olanı, ahlaki olanı yapmış olur.
Mill
İyi ve kötünün ölçütü faydadır.
İyinin ölçütü olan mutluluk, yalnızca eylemde bulunanın değil, ilgili herkesin mutluluğudur.
Mill, çok sayıda insana en yüksek mutluluğu verebilmek ilkesini benimser.
Böylece evrensel ahlak yasasının varlığını kabul eden Mill, bunu mutluluk gibi öznel bir ilkeye dayandırmış olmaktadır.
Bentham
Yaşamda değerli olan şeyin haz olduğu görüşündedir.
Ona göre en yüce haz, olabildiğince çok sayıda insana en yüksek düzeyde fayda sağlayan hazdır.
Bu anlayışa göre insan yalnızca kendi hazzını ya da mutluluğunu değil, birlikte yaşadığı diğer insanların da yararını ve mutluluğunu düşünmelidir.
O halde tek başına insan için değil, herkes için faydalı olan, yasa olarak kabul edilmelidir.
Sokrates
İnsanın eylemlerini belirleyen bir takım temel normlar ve değerler vardır.
Bu değerlerin kaynağı insanda değildir.
İnsanın nasıl eylemde bulunacağına, bu değerler ışığında akıl karar vermelidir.
Platon
Bir eylemin iyi ya da kötü olmasını, "İyi ideası"na uygun olup olmamasına bağlıyor.
İnsanın en yüksek amacı, İyi ideası'na ulaşmaktır.
Aristoteles
Aristoteles'e göre insan, mutluluğa ulaşmak için aşırı uçlardan kaçınmalı, orta yolu seçmelidir.
Gözü kara ile korkaklık arasında orta yol olan cesareti, müsriflik ile cimrilik arasında orta yol olan cömertliği seçmelidir.
Spinoza
Spinoza'ya göre evren, Makro Kozmos ve Mikro Kozmos olarak ikiye ayrılmıştır.
Başlangıçta bir olan bu iki evren, insanın duygu ve tutkularının esiri olası yüzünden ayrışmıştır.
Neyin iyi, neyin kötü olduğu Makro Kozmosun doğasında belli ve gizlidir.
İnsan duygu ve tutkularının esiri olmaktan kurtularak Makro Kozmosun doğasına geri dönüp bu ilkelere sahip olmalıdır.
Kant
Kant'a göre ise ahlâki eylemin amacı mutluluk değil "ödev" olmalıdır.
Ödev, iyiyi istemedir. Bunun gerçekleşmesi ya da gerçekleşmemesi önemli değildir.
Ona göre bir eylem, "ödev" duygusundan dolayı gerçekleştirilmişse, ahlakidir.
Kant'a göre bir eylemin gerisindeki ilke, eylemin kendisinden ve sonucundan daha önemlidir.
"Öyle davran ki, eylemine ölçü aldığın ilke, tüm insanlar için genel bir yasa haline gelebilsin" ilkesi onun evrensel ahlak anlayışını ortaya koymaktadır.
İnsanlar, ahlak yasalarını tüm insanlar için geçerli olabilecek şekilde koydukları için evrensel ve mutlaktır.