• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

ADETLI KADININ NAMAZ VE ORUÇ İBADETI…

Üyelik Tarihi
20 Ara 2012
Konular
2,401
Mesajlar
10,146
MFC Puanı
2,700
Kur’an-ı Kerim’de açık ve net olarak “adetli kadın oruç tutamaz” şeklinde kesin bir olmayışı,inanan bir çok kişinin dikkatini çekmiş,bu konu da farklı yorumların ortaya çıkmasına vesile olmuştur.

“Sana kadınlardaki kanamaları soruyorlar. De ki, o bir eziyettir; kanamanın olduğu günlerinde onları rahat bırakın. Temizleninceye kadar kendilerine yaklaşmayın. Tertemiz oldular mı, onlara Allah’ın size buyurduğu yerden yaklaşın. Allah tevbe edenleri sever, tertemiz olanları da sever.” (Bakara, 2/222) Ayetinin;kadınların durumunu”eza”olarak nitelendirdiğini görüyoruz.

“Eza”(ezen) kişiye eziyet veren,onu rahatsız eden hal demektir.Dolayısıyla ezen nitelemesi kesinlikle hastalık kapsamında değerlendirilir.O halde konuyu hastalık açısından değerlendirecek olursak;”….Eğer hasta veya yolcuysanız,tutulmayan gün sayısında diğer günlerde tutarsınız..”(Bakara 185) ayeti konuyu zaten açıklamış olduğunu görürüz.

Aslında “…Allah, sizi sıkıntıya sokmak istemez. Onun isteği sizi temizlemek ve size olan nimetini tamamlamaktır.” (Maide, 5/6) ayeti ile birlikte düşündüğümüzde adetli ve lohusa kadınların bu halleri sona ermedikçe isteseler de temizlenemeyecekleri anlaşılmaktadır. Allah Teâlâ kişiyi gücünün yetmediği şeyden sorumlu tutmayacağına göre (Bakara, 2/286) bu durumda olan kadınlar o günlerde abdestli olamaz, bu sebeple namaz da kılamazlar.

Fakat temizlik orucun şartı değildir. Orucu bozan şeyler yemek, içmek ve cinsel ilişkidir. Adetli olmak bunlardan biri değildir. Bu sebeple ne orucun bozulmasına ne de tutulamamasına sebep olur.

Bu konu da farklı düşüncelere sahip olanlarında,düşüncelirini açıkladıklarını görmekteyiz.Ne var ki,düşüncelerden daha çok;düşüncelerin kaynağını sorgulamak zorundayız.Zira,hiç kimse bir başkasının düşünceleriyle ibadetlerini gerçekleştirmek durumunda değildir.Zaten aslolan düşünce değil,kaynağın ortaya koyduğu gerçeklerdir.Biz burada düşüncelerimizi değil,Hayat Kaynağımız olan Kur’an-ı Kerim’in konuyla ilgili ortaya koyduğu gerçeği paylaşmak istedik.

“Adetli kadın orucunu tutmaz kazaya bırakır”görüşünün doğru olduğunu söyleyenler,kaynak olarak

ما بال الحائض تقضي الصوم ولا تقضي الصَلاة ؟ فَقَالَتْ: أحَرُورِيَّةٌ أنْتِ؟ قلت لست بحرورية ولكني أسأل. قالت كان يصيـبنا ذلك فَنُؤْمَرُ بقَضَاءِ الصَّوْمِ وَلا نُؤمَرُ بِقَضَاءِ الصَّلاةِ.
“Neden âdetli kadın orucu kaza eder de namazı kaza etmez?”
“Sen Harûrâlı’mısın?” dedi. “Hayır, Harûrâlı değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle dedi: “Başımıza bu olay gelince orucu kaza etmemiz emredilirdi ama namazı kaza etmemiz emredilmezdi.” (1)
hadisini göstermektedirler.Hadis,gerçekte görüldüğünde farklı anlam ifade etmektedir,şöyle ki:

(قضى) Hadis de geçen”kaza”kelimesi bir çok kişinin yanıldığı konudur,Bu kelime fıkıhta, vakti içinde yerine getirilmeyen bir ibâdetin, daha sonra ifa edilmesi anlamında kullanılır.Ancak bu anlam kelimeye sonradan yüklenmiştir,aslında “kaza”kelimesinin sözlük anlamı, bir ibâdeti zamanında yapmak yani eda etmektir!. Kur’an’da, Sünnette ve sahabenin sözlerinde geçerli olan, kelimenin sözlük anlamıdır.

(… فَإِذَا قَضَيْتُم مَّنَاسِكَكُمْ)”Hac ibadetini eda ettiğinizde”(2),ve yine (…فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلاَةَ) “Namazınızı kıldığınızda”(3) ayetlerde geçen “kaza” kelimesinin aslında bizim anladığımız şekli ile “yapılamayan bir ibadeti daha sonra yapmak”anlamında kullanılmadığını görmekteyiz.söz konusu Hadiste geçen”kaza”kelimesinin aslında “sonraya bırakmak” anlamından daha çok ” zamanında yapmak”anlamında olduğunu örneklerini verdiğimiz ayetlerle de pekiştirmiş oluyoruz.şu halde Hadis-i Şerifi bu haliyle okuyacak olursak :” Muâze dedi ki, Aişe’ye sordum, dedim ki:
“Neden âdetli kadın oruç tutuyor da namaz kılmıyor?”
“Sen Harûrâlı mısın?” dedi. “Hayır, Harûrâlı değilim ama soru soruyorum” deyince şöyle dedi: “Başımıza bu olay gelince oruç tutmamız emredilir ama namaz kılmamız emredilmezdi.”(4)

Buradaki soru, adet kanaması devam eden kadınla ilgilidir. Bir rivayet de şöyledir:

أتقضي إحدانا الصلاة أيام محيضها ؟ فقالت عائشة . أحرورية أنت ؟ قد كانت إحدانا تحيض على عهد رسول الله صلى الله عليه وسلم. ثم لا تؤمر بقضاء .
Muâze dedi ki, bir kadın Aişe’ye: “Birimiz âdet günlerinde namaz kılar mı? diye sordu. Aişe; “Sen Harûrâlı mısın? Bizden biri Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında âdet görürdü, sonra (namazı) kılmakla emr olunmazdı”(5) dedi.Hz.Aişe’nin(R.A) “sen Haruralı’mısın” diye çıkşması önemlidir,çünkü Harura,Sııfin harbinde Hz.Ali’nin(R.A)saflarından ayrılan Haricilerin toplandığı yerdir.İbnu Abdilberr’in (ö. 463/1071) bildirdiğine göre Haricîlerden bir kesim, âdetli kadının namaz kılmasını farz sayarmış. Nitekim bu gün de bunu iddia edenler vardır.

Demek ki, adetli kadının oruç tutacağı, zaten biliniyordu. Merak edilen, böyle bir kadının namaz kılıp kılamayacağıydı. Çünkü ortalıkta böyle iddialar dolaşıyordu.
Allah Teâlâ, oruçla ilgili hükümleri açıkladıktan sonra şöyle buyurmuştur:
“… Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır; onlara yaklaşmayın…”(Bakara 2/187)
Ayet orucu; yeme, içme ve cinsel ilişkinin bozduğunu hükme bağlamışken, kaza kelimesine yanlış anlam verme dışında bir delile dayanmadan âdetin veya loğusalığın da orucu bozduğunu söylemek ve bu konuda icma olduğunu iddia etmek sınırları aşmak olmaz mı?
Daha da ileri gidip böyle bir kadının Ramazan’da oruç tutmasını haram saymak, kişiyi şu âyetin kapsamına sokar:
“Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak «Bu helâldir, şu da haramdır» demeyin, çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Allah’a karşı yalan uyduranlar umduklarına kavuşamazlar.” (Nahl 16/116)

Selam ve Dua ile…

 
Üst