- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Samsun'un Çarşamba ilçesinde doğdu. Babası Mustafa Özköze, annesi Kevser Özköse. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gerçek Hayat ve Akit gazetelerinde çalıştı. Milat gazetesinde köşe yazarı. Gerçek Hayat gazetesinin Ortadoğu Temsilcisi. Evli ve 3 çocuk babası.
HAKINDA YAZILANLAR
Adem: Uzaklara gönderdiğimiz vicdanımız!
Ademin, belgesel çekimindeyken kaçırıldığı söylenen Suriye karakışından çıkarılması Bu Ülkenin boynunun borcudur.
Ahmet Kayanın Beni Bul Anne şarkısını dinliyordum Asım Gültekinle telefonda konuşurken. Birden Adem kaçırılmış! dedi. Adem Özköse mi?! dedim şaşkınlıkla. Evet. Suriyeye gitmiş. Dört gündür haber alınamıyormuş. dediği sırada iki yanımda iki polis/ellerim kelepçede diyordu Ahmet Kaya.
Adem Özköse kimdir?
Müslüman adamdır. Benim olan günahlarımdır; şan ise Allah'a aittir... diyebilen yürekli ve cürmüne sahip çıkan bir insandır. Çocukların öldürüldüğü dünyada biz yaşamasak da olur duyarlılığında, sınır tanımaksızın zulmün olduğu coğrafyalara gidip masum insanların dili olmuş cesur bir gazetecidir.
Adem'den dört gündür haber alınamıyor!
Arap Baharının(!) ulaşmadığı, karakışın geçmediği Suriyede bir yerlerde.
Adem, zulmün kara yüzünün resmini çeken gazetecilerin öldürüldüğü bir ülkede şimdi nerede?
Fatihte, At Pazarı Meydanı ve çevresindeki bir çok genç, Adem Ağabey geliyor! denildiğinde üstüne başına çeki düzen verir, ayaklarını toplarlar; uzaklardan, kardeşlerden, mağdur ve mazlumlardan haber getiren Adem Ağabeyleri karşısında pür dikkat kesilirler Şimdi o gençler, Adem Ağabey şu köşeden çıkıp gelse, 'Suriyede savaş bitti arkadaşlar!' dese" diye umutla bekliyorlar.
Karşısında bir devlet bile olsa durmadı
Bir camiye, mescide girdiğimde namaz kılan gençleri seyretmek beni çok mutlu ediyor. Namazına önem veren, bu kirlenmiş çağda günahlara karşı namazı kendine kalkan kılan her gencin alından öpmek gerek... Bu cümlelerden de anlaşılacağı gibi Adem, topyekûn coşku demek, kardeşlik demektir. Müslümanların günde beş defa gerçekleştirdikleri yenilenme ve arınma eyleminin yanına Adem sefere çıkma eylemini de katmış ve her gittiği yerde alnı secdeli genleri, hakikat arayışçılarını, hikmet sevdalılarını bulmuştur. Onun otostopu her zaman için cennete ve cemaate doğruydu. Bu yüzden mi kayboldu? Bilmiyoruz.
Suriyede katliam haberlerinin ve başkaldırı seslerinin yükselmesiyle birlikte evet, Adem ayağa kalktı ve mazlum Suriye halkının yanındayım! dedi. Yazılarında, demeçlerinde, TV programlarında açık bir şekilde Suriye ordusunun halkına zulmettiğini yazdı-söyledi. İran düşmanı olmakla suçlandı. Kardeş Suriye devletine karşı kışkırtıcılıkla suçlandı. O, gözü karaydı ve karşısında bir devlet bile olsa durmadı, o devletin tam yanına gitti. Can, Allahındır. Emanettir. O, imanıyla ve kardeşliğe olan, cemaate olan güveniyle yürümekten vazgeçmeyen bir refik. Söylediklerini, birçok köşe yazarı gibi görünmez duvarlar ardında söyleyip saklanmıyor. Bu bir zaaf mı? Hayır, ama bir tedbirsizlik. Mühim değil. Zira bazı tedbirsiz hareketler kaderin ortaya çıkması içindir.
Adem, uzaklara gönderdiğimiz vicdanımızdır, sahip çıkalım
Oriana Fallaciyi okuyanlar bilenler hatırlayacaktır; gözüpek bir gazeteci ve devrimciydi, 11 Eylüle kadar. Zaten mühim olan da o tarihe kadar icra ettikleriydi. Mesela şu: Orianna Fallaci Suriyede bir yerlerde kaybolmuş, haber alınamıyor olsaydı İtalya ya da insan hakları örgütleri ne yapardı? Eminim durdukları yerde durmazlardı. Zira, Orianna sadece bir gazeteci değil; başkalarının kanı için Meksikada kendi kanının akmasını görendi. Haberci değil; umut var! diyen sesti.
Adem, her gittiği yerden umut getirmiyor mu bize?!
Mavi Marmarada şehit olan insanlarımızın kanları Akdenizde bir hayalet gibi dolanıp duruyorlar. Sahipsizler mi? Asla. Ama Mersin açıklarından bakarsanız oralarda bir yerlerde birer ışık şavkıması gibi durup durmakta olduklarını, bir şeyleri beklediklerini görürsünüz. O şehitlerin sesleri kesilmez; hatta birçok diriden daha gür çıkmaktadır sesleri. Adem, o gemideki şehitlerin her haliyle kardeşi.
Ölülerimize sahip çıkamıyoruz; Ademe sahip çıkalım! İyi bir insan olduğu, dertli olduğu, ümmet için kaygılandığı, katledilen masumlar için dilini ve ayaklarını ve yüreğini ve canını ortaya koyduğu için Yani illa bir sebep mi istiyorsunuz? Adem kaybolursa uzaklardaki mazlumların ve diriliklerin haberlerini getirenler azalacak ve belki bir daha başımızı kaldırıp uzaklardaki kardeşlerimizi ve vicdansızlıkları göremeyeceğimiz için Ademin belgesel çekimindeyken kaçırıldığı söylenen Suriye karakışından çıkarılması Bu Ülkenin boynunun borcudur. Çünkü Adem, uzaklara gönderdiğimiz vicdanımızdır!
Mansur Yılmaz, yüreğini Suriyede kaybolan kardeşlerinin yanında bıraktı.