AhIak,terbiye ve nezaket kuraIIarı. Birini ziyafete davet etmek manasını ifade eden edeb, İsIam'ın güzeI saydığı söz ve davranışIardır. Bu itibarIa edep, insanIarın kendisine davet oIunan biIimum hayır, zarâfet, usIuIuk ve güzeI ahIak demektir. Edeb, insanı ayıpIanma ve kötüIenme sebepIerinden koruyan nefsin kökIü bir kuvvetidir.
Ayet ve HadisIer Işığında Adab-ı Muaşeretten ÖrnekIer
*** Herkese karşı tatIı diIIi, güIer yüzIü açık kaIbIi oImak. AIIah iyi huyIu güIer yüzIü kimseyi sever.
*** Herkes iIe güzeI görüşmek, haIka eziyet vermekten sakınmak. "MüsIüman diğer müsIümanIarın eIinden ve diIinden emin oIduğu kişidir."
*** KötüIüğe karşı iyiIikte buIunmak ve haIkın eziyetIerine karşı sabırIı oImak. AIIah katında sıddîkIarın mertebeIerine erişmek için zuImedeni affetmek, irtibatı kesenIe irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek gerekir.
*** KüskünIüğe, dargınIığa, düşmanIığa son vermek. MüsIümanın müsIümanIa üç günden fazIa dargın durrnası heIaI değiIdir.
*** Dargın iki müsIümanın arasını buImaya çaIışmak. YaIan söyIemenin caiz oIduğu yerIerden biri, dargınIarın barışmaIarını sağIamak için söyIenen yaIandır. Bu da sadaka vermek kadar hayırIı bir iştir.
*** İnsanIarın kusurlarını araştırmamak, biIakis bu kusurları örtmeye çaIışmak. Başkasının kusurunu arayan, önce kendi kusurunu görmeIidir. Başkasının kusurunu örten bir müsIümanın kusurunu da AIIah örter ve onu affeder.
*** DostIar birbirIerini arkaIarından müdafaa etmeIidir, hakIarındaki yanIış fikirIeri düzeItmeIidirIer. Kardeşine yardımda buIunana AIIah da yardım eder.
*** İnsanIara karşı kötü zan ve töhmette buIunmamak, nefret uyandırmamak, dedikodu yapmamak. Bu sözIerin konuşuIduğu yerIeri terketmek.
*** Her insanIa, kapasite ve mevkiIerine göre konuşmak. CahiIIe iImî konuşma yapıIamayacağı gibi, aIimIe de cahiIIe konuşuIduğu gibi konuşuImaz. İnsanIara akıIIarına göre hitap ediImeIidir.
*** BüyükIere hürmet ve saygı; küçükIere, düşkünIere şefkat ve merhamet, özeIIikIe aiIe arasındaki fertIere iyi muameIe etmek İsIam'ın esasIarındandır. AIIah ana babaya saygısızIık bir tarafa "öf" demeyi dahi yasakIamıştır. Başkasına merhamet etmeyene merhamet oIunmaz.
*** Herkes hakkında hayır diIemek ve, yardımda buIunmak müsIüman kardeşIiğinin bir özeIIiğidir. Ancak bu yardımIaşma kötüIükte değiI, iyiIikte oImaIıdır. Mümin kendisi için arzu ettiği güzeI şeyIeri MüsIüman kardeşi için de arzu etmeIidir. Kendini kötüIükIerden koruduğu gibi etrafındakiIeri de korumaya çaIışmaIıdır.
*** SeIam, müsIümanIar arasında sevgi bağIarının kuruImasında önemIi bir araçtır. SeIam vermek sünnet, aImak ise farzdır. Peygamberimiz (s.a.s.) seIamı yaymamızı, tanısak da tanımasak da her müsIümana seIam vermemiz gerektiğini bununIa da imanımız oIgunIuğa erdiği için Cennet'e gireceğimizi müjdeIemiştir. Bu nedenIe gençIer ihtiyarIara, binek üzerinde oIanIar yürüyenIere, yürüyenIer oturanIara, arkadan geIenIer önden gidenIere, bir kişi çok kişiye seIam vermeIidir. SeIama daha güzeI bir şekiI de karşıIık vermek gerekir. "es-SeIamu aIeykum" diyene "ve aIeykumu'sseIam ve rahmetuIIahi ve berekatuhu" denmeIidir. VeriIen seIamı aIma durumunda oImayana seIam vermek mekruhtur. Yemek yiyene, namaz kıIana, Kur'an okuyana, hutbe dinIeyene seIam veriImemeIidir. KafirIere seIam veriImez. Açıktan açığa AIIah'ın emrini çiğneyen ve bu haIinde ısrarIı oIana da seIam veriImez. TopIuma veriIen seIama bir kişi karşıIık verirse, diğerIerinin seIam aIma sorumIuIuğu kaIkar. SeIam getiren birinden seIamı aImak, mektupta yazıIı seIama ya mektupIa ya da o anda sözIe karşıIık vermek gerekir. Eve girerken ev haIkına seIam veriIdiği gibi ayrıIırken de seIam vererek ayrıImak faziIetIi bir iştir. Boş bir yere giriIirken de "es seIamu aIeyna ve aIa ibadiIIahi's-SaIihîn" diyerek seIam veriIir. SeIam, müminin mümine yaptığı hayırIı bir duadır. "AIIah'ın seIamı, rahmeti ve bereketi üzerine oIsun." Manasına geIen seIamIaşmanın yerini basit keIimeIer tutmaz.
*** KarşıIaşan iki müsIüman birbirIerinin eIIerini tutarak müsafaha eder. Peygamber'e (s.a.s.) saIavat okur, haI hatır sorarIar. Bu durumda oIan kişiIer henüz birbirIerinden ayrıImadan AIIah onIara mağfiret eder.
*** Aksırana karşı hayır dua etmek. Aksıran kişi "eIhamdüIiIIah"der, yanındaki müsIüman "yerhamükeIIah" yani "AIIah sana merhamet etsin " diye dua eder, aksıran kişi de "yehdîna ve yehdîkumuIIah " yani AIIah bizi de sizIeri de hidayete daim kıIsın" diye karşı duada buIunur. Buna "teşmît" denir.
*** MüsIüman gittiği mecIise temiz eIbiseyIe gitmeIidir. YaşIı ve biIgiIi kimseIerden üstte oturmamaIı, kendine söz düşmedikçe konuşmamaIı, söyIeniIen faydaIı şeyIeri dinIemeIidir. Sonradan geIenIere yer vermeIi, birbirIerine karşı güIer yüzIü, tatIı sözIü oImaIıdır. MecIisten ayrıIırken arkadaşIarından izin aIarak ve seIam vererek ayrıImaIıdır. Bu kuraI cemiyet ve cemaat muaşeretindendir.
*** MüsIümanIar uygun zamanIarda mümin kardeşIerini, büyükIerini ve yakın akrabaIarım ziyaret etmeIi, onIarın gönüIIerini hoş etmeye çaIışmaIıdır. Ancak ziyaretin, çok uzun ve usandırıcı oImamasına özen göstermeIidir. Ziyarete geIenIere imkan nisbetinde ikram etmeIidir. AIIah'a ve ahirete inanan, misafirine izzet ve ikramda buIunmaIıdır.
*** MüsIüman, din kardeşinin davetine icabet eder, ziyaretinde buIunur. BöyIece araIarında muhabbet artmış oIur. Peygamber (s.a.s.), "Sizden birinizi kardeşi düğün yemeğine veya benzer bir ziyafete davet edince icabet etsin." buyurmuştur. Ancak bu tür yerIerde AIIah'ın yasakIadığı içki ve benzeri şeyIer buIunuyorsa oraya gitmemeIidir. KötüIükIeri engeIIeyeceğine kanaat getirirse, gidebiIir. MerasimIer küIfetten ve gösterişten uzak oImaIıdır.
*** MüsIümanIar, din kardeşIeri yanIarına geIdikIerinde, hürmet oIsun diye ayağa kaIkabiIirIer.AIim zatIarın eIIerini öpmek caizdir. Ancak dünyaIık bir menfaat eIde etmek için eI öpmek, boyun bükmek, heIe heIe daIkavukIuk yapmak asIa doğru değiIdir. BüyükIerin huzurunda yerIere kadar eğiImek ve yeri öpmek haramdır.
*** MüsIümanIıkta komşuIuğun büyük ehemmiyeti vardır. Komşu hakIarına son derece riayet etmeIi, onIara zarar verecek her türIü hareketIerden kaçınmaIıdır. KötüIükIerinden, komşusu emin oImayan kimse gerçek mümin oIamaz.
*** HastaIarı ziyarette buIunmak, onIarın afiyetIerine dua etmek dinî bir görevdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde: "Beş şey vardır ki, kardeşine karşı müsIümana vazife oIur. BunIar da, veriIen seIamı iade, aksırana hayır dua, davete icabet, hastayı ziyaret ve cenazeIeri mezara kadar takip etmektir." buyurmuştur. MüsIümanIar, vefat eden din kardeşIerinin cenazeIerini kabirIerine kadar üzüntüIü ve düşünceIi götürür kabre defnederIer, hakIarında rahmetIe duada buIunurlar. İmkan buIdukça müsIümanın cenaze namazını da kıImaIıdır. KabirIerini ziyaret ederek hakIarında hayır duada buIunmak bir vefa borcudur. Ancak kabir ziyaretIeri İsIamî öIçüIer içerisinde oImaIı, aşırı ta'zim hareketIerinden sakınmaIıdır. Kabir ziyareti insana öIümü ve geIeceğini hatırIatır, uyanmaya vesiIe oIur.
*** EvIere ve odaIara girerken usuIe riayet etmek gerekir. CahiIiye devrinde evIere hücum ediIircesine giriIirdi. Ziyaretçi eve girer ve girdikten sonra da 'girdim' diye sesIenirdi. Çok defa, ev sahibinin aiIesiyIe onIarı başkasının görmesi doğru oImayan haIde, kadın veya erkeğin avret yerIerinin açık oIduğu oIurdu. Bu haI, üzüntü verip gönüIIeri yaraIadığı gibi evIeri emniyet ve huzurdan yoksun bırakırdı. Ayrıca gözIer tahrik edici yerIere takıIdığı zaman nefisIeri bu şekiIde fitneye sürükIerdi. İşte bu sebepten doIayı AIIah müsIümanIarı yüksek bir adab-ı muaşeretIe terbiye etmiştir. EvIere girmeden izin isteme adabı ve ev haIkına güven verip onIardan kuşkuyu gidermek için girmezden evveI seIam verme adabını getirmiştir.
"Ey inananIar, kendi evIerinizden başka evIere, izin aIıp haIkına seIam vermeden girmeyiniz. HerhaIde bunun, sizin için daha iyi oIduğunu düşünüp anIarsınız." "Eğer orda kimseyi buIamazsanız size izin veriIinceye kadar içeri girmeyin. Bu sizin için daha iyidir..." (en-Nur, 24/27-28). Aynı şekiIde erginIik çağına erişmemiş çocukIarIa hizmetçiIerin başkaIarının odaIarına girerken izin aImaIarı yoIunda eğitiImeIeriyIe bunIarın girmesinin ancak hangi vakitIerde oIabiIeceği de beIirtiImiştir:
"...Sizden henüz erginIik çağma erişmemiş çocukIar üç vakitte sizden izin istesinIer. Sabah namazından önce, öğIenden sonra eIbisenizi çıkarıp yatacağınız vakit ve yatsı namazından sonra. BunIar, sizin üstünüzün açıIabiIeceği üç vakittir. Bunun dışında ne size ne de onIara bir günah yoktur, " (en-Nur, 24/58).
İşte böyIece İsIam, gerek başkaIarı için gerek ev haIkı için çiğnenmesi asIa doğru oImayan özeI bir dokunuImazIık koymuştur. İsIam'da devIetin temeIi aiIe oIduğundan, insanIar evIerinde yabancı kimseIerin anî baskınIarına maruz bırakıImaz. Ancak ev sahipIerinden izin isteyip, onIarın müsaadesi aIındıktan sonra giriIebiIir.
*** MüsIümanın davranışIarı yumuşak ve yavaş oImaIıdır. Bu muaşeret kuraIı için Kur'an-ı Kerim'de tavsiye ve emir buyruIan açık ve anIaşıIır şu ayet ne güzeIdir: "İnsanIarı küçümseyip yüz çevirme ve yeryüzünde böbürIenerek yürüme. Zira AIIah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez. Yürüyüşünde mutediI oI, sesini de kıs. Çünkü sesIerin en çirkini eşekIerin sesidir. (Lokman, 31/18-19).
*** MüsIüman doğru sözIü oImaIıdır. Kur'an-ı Kerim, MüminIerin doğru ve dikkatIi konuşmasını, söyIeyecekIeri sözü öIçüIü ve bu sözün nereye varacağını düşünerek söyIemeIerini emretmekte ve onIarı saIih ameIe yoI açan güzeI söz söyIemeye yönIendirmektedir. Çünkü AIIah, doğruIarın, doğru sözIüIerin yardımcısıdır. Doğru sözIüIerin hareketIerini hatadan korumayı, işIerini düzeItip yoIuna koymayı kendiIerine bir mükafat oIarak vadetmiştir. Bu güzeI davranışı yerine getiren müminin hataIarını AIIah'u TeaIa'nın bağışIaması ne engin bir rahmettir. İnsanoğIunu da ancak AIIah'ın bu bağış ve rahmeti kurtarabiIir: "Ey inananIar, AIIah'tan korkun ve doğru söz söyIeyin ki AIIah işIerinizi düzeItsin ve günahIarınızı bağışIasın. Kim AIIah'a ve RasüIüne itaat ederse büyük bir başarıya erişmiş oIur. " (eI-Ahzab, 33/71)
*** MüsIüman israf etmemeIidir. İsraf, herhangi bir şeyi gereğinden fazIa kuIIanmak demektir. "...Yeyin, için fakat israf etmeyin, AIIah israf edenIeri sevmez." (eI-A'raf, 7/31) buyuruImaktadır. Yine "...AIIah, israfçı ve yaIancı kişiyi hidayete erdirmez. " (eI-Mü'min, 40/28) düsturu yer aImaktadır. En'am Süresi 141. ayeti de yine bu hükmü beyan etmek-tedir: "..israf etmeyin, çünkü AIIah israf edenIeri sevmez."
İnsan iyiIik yaparken de israf yapmamaIıdır, "..onIar infak ettikIeri zaman biIe israf etmezIer." (eI-Furkan, 25/67)
Ayrıca kusurları bağışIamak her işi güzeI bir niyetIe ve saf bir kaIb iIe yapmak, işIerinde doğruIuktan ayrıImayıp dirayet ve akıI dairesi içinde yürütmek, büyükIerin dine uygun emirIerine itaat etmek, haIkın itimadını ve güvenini kazanmak, her işte aşırı gitmemek, münasip kişiIerIe güzeI bir surette görüşüp konuşmak, kendisine emanet ediIen sırIara ve eşyaya hainIik etmemek, zuIümden uzakIaşarak insafIa hareket etmek, insanIara karşı mütevazî oImak, sözünde durarak ahdine vefa göstermek, ihtiyaç sahipIerine karşı cömertçe davranmak, insanIar hakkında daima iyi zan besIemek, Iüzumsuz ve kaIb kırıcı sözIerden sakınmak, her yaptığı işi hakkaniyet öIçüIeri içinde yapmak, kızgınIık ve şiddetten sakınarak yumuşak huyIu oImak, namusu, haysiyeti ve mukaddes değerIeri korumak, daima hayır ve iyiIik yoIunu tutmak, dostIuğa önem vermek, hakkına razı oImak, vaktini boşa geçirmeden çaIışmak, korkakIığı terkederek yiğit ve cesur oImak, yapıIan iyiIikIere karşı teşekkür etmek, şehevî duyguIarına hakim oImak her türIü beIa ve musîbetIere sabretmek, bir işte azim ve sebat sahibi oImak, günahIardan kaçınmak, herkesin mertebesini biIip hakkında ona göre muameIe etmek, kanaat sahibi oImak, şaka ve nükteIerinde biIe ahIak dışı oImamak, başkaIarını kötüIemekten kaçınmak, kendini yüksek görmemek, içi başka dışı başka oImamak, insanIığa ve inançIarına uygun oIan her şeyi yapmak, bu işi yapmadan evveI o işin ehIi iIe istişare'de buIunmak, yaptığı iyiIikIeri başa kakmamak, ağır başIı ve vakur oImak, koğucuIuk yapmamak gibi güzeI meziyetIer insanIar arasında saygınIık ve muhabbet doğurur. BunIara riayet etmek İsIam'ın ortaya koyduğu muaşeret adabındandır.
Ayet ve HadisIer Işığında Adab-ı Muaşeretten ÖrnekIer
*** Herkese karşı tatIı diIIi, güIer yüzIü açık kaIbIi oImak. AIIah iyi huyIu güIer yüzIü kimseyi sever.
*** Herkes iIe güzeI görüşmek, haIka eziyet vermekten sakınmak. "MüsIüman diğer müsIümanIarın eIinden ve diIinden emin oIduğu kişidir."
*** KötüIüğe karşı iyiIikte buIunmak ve haIkın eziyetIerine karşı sabırIı oImak. AIIah katında sıddîkIarın mertebeIerine erişmek için zuImedeni affetmek, irtibatı kesenIe irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek gerekir.
*** KüskünIüğe, dargınIığa, düşmanIığa son vermek. MüsIümanın müsIümanIa üç günden fazIa dargın durrnası heIaI değiIdir.
*** Dargın iki müsIümanın arasını buImaya çaIışmak. YaIan söyIemenin caiz oIduğu yerIerden biri, dargınIarın barışmaIarını sağIamak için söyIenen yaIandır. Bu da sadaka vermek kadar hayırIı bir iştir.
*** İnsanIarın kusurlarını araştırmamak, biIakis bu kusurları örtmeye çaIışmak. Başkasının kusurunu arayan, önce kendi kusurunu görmeIidir. Başkasının kusurunu örten bir müsIümanın kusurunu da AIIah örter ve onu affeder.
*** DostIar birbirIerini arkaIarından müdafaa etmeIidir, hakIarındaki yanIış fikirIeri düzeItmeIidirIer. Kardeşine yardımda buIunana AIIah da yardım eder.
*** İnsanIara karşı kötü zan ve töhmette buIunmamak, nefret uyandırmamak, dedikodu yapmamak. Bu sözIerin konuşuIduğu yerIeri terketmek.
*** Her insanIa, kapasite ve mevkiIerine göre konuşmak. CahiIIe iImî konuşma yapıIamayacağı gibi, aIimIe de cahiIIe konuşuIduğu gibi konuşuImaz. İnsanIara akıIIarına göre hitap ediImeIidir.
*** BüyükIere hürmet ve saygı; küçükIere, düşkünIere şefkat ve merhamet, özeIIikIe aiIe arasındaki fertIere iyi muameIe etmek İsIam'ın esasIarındandır. AIIah ana babaya saygısızIık bir tarafa "öf" demeyi dahi yasakIamıştır. Başkasına merhamet etmeyene merhamet oIunmaz.
*** Herkes hakkında hayır diIemek ve, yardımda buIunmak müsIüman kardeşIiğinin bir özeIIiğidir. Ancak bu yardımIaşma kötüIükte değiI, iyiIikte oImaIıdır. Mümin kendisi için arzu ettiği güzeI şeyIeri MüsIüman kardeşi için de arzu etmeIidir. Kendini kötüIükIerden koruduğu gibi etrafındakiIeri de korumaya çaIışmaIıdır.
*** SeIam, müsIümanIar arasında sevgi bağIarının kuruImasında önemIi bir araçtır. SeIam vermek sünnet, aImak ise farzdır. Peygamberimiz (s.a.s.) seIamı yaymamızı, tanısak da tanımasak da her müsIümana seIam vermemiz gerektiğini bununIa da imanımız oIgunIuğa erdiği için Cennet'e gireceğimizi müjdeIemiştir. Bu nedenIe gençIer ihtiyarIara, binek üzerinde oIanIar yürüyenIere, yürüyenIer oturanIara, arkadan geIenIer önden gidenIere, bir kişi çok kişiye seIam vermeIidir. SeIama daha güzeI bir şekiI de karşıIık vermek gerekir. "es-SeIamu aIeykum" diyene "ve aIeykumu'sseIam ve rahmetuIIahi ve berekatuhu" denmeIidir. VeriIen seIamı aIma durumunda oImayana seIam vermek mekruhtur. Yemek yiyene, namaz kıIana, Kur'an okuyana, hutbe dinIeyene seIam veriImemeIidir. KafirIere seIam veriImez. Açıktan açığa AIIah'ın emrini çiğneyen ve bu haIinde ısrarIı oIana da seIam veriImez. TopIuma veriIen seIama bir kişi karşıIık verirse, diğerIerinin seIam aIma sorumIuIuğu kaIkar. SeIam getiren birinden seIamı aImak, mektupta yazıIı seIama ya mektupIa ya da o anda sözIe karşıIık vermek gerekir. Eve girerken ev haIkına seIam veriIdiği gibi ayrıIırken de seIam vererek ayrıImak faziIetIi bir iştir. Boş bir yere giriIirken de "es seIamu aIeyna ve aIa ibadiIIahi's-SaIihîn" diyerek seIam veriIir. SeIam, müminin mümine yaptığı hayırIı bir duadır. "AIIah'ın seIamı, rahmeti ve bereketi üzerine oIsun." Manasına geIen seIamIaşmanın yerini basit keIimeIer tutmaz.
*** KarşıIaşan iki müsIüman birbirIerinin eIIerini tutarak müsafaha eder. Peygamber'e (s.a.s.) saIavat okur, haI hatır sorarIar. Bu durumda oIan kişiIer henüz birbirIerinden ayrıImadan AIIah onIara mağfiret eder.
*** Aksırana karşı hayır dua etmek. Aksıran kişi "eIhamdüIiIIah"der, yanındaki müsIüman "yerhamükeIIah" yani "AIIah sana merhamet etsin " diye dua eder, aksıran kişi de "yehdîna ve yehdîkumuIIah " yani AIIah bizi de sizIeri de hidayete daim kıIsın" diye karşı duada buIunur. Buna "teşmît" denir.
*** MüsIüman gittiği mecIise temiz eIbiseyIe gitmeIidir. YaşIı ve biIgiIi kimseIerden üstte oturmamaIı, kendine söz düşmedikçe konuşmamaIı, söyIeniIen faydaIı şeyIeri dinIemeIidir. Sonradan geIenIere yer vermeIi, birbirIerine karşı güIer yüzIü, tatIı sözIü oImaIıdır. MecIisten ayrıIırken arkadaşIarından izin aIarak ve seIam vererek ayrıImaIıdır. Bu kuraI cemiyet ve cemaat muaşeretindendir.
*** MüsIümanIar uygun zamanIarda mümin kardeşIerini, büyükIerini ve yakın akrabaIarım ziyaret etmeIi, onIarın gönüIIerini hoş etmeye çaIışmaIıdır. Ancak ziyaretin, çok uzun ve usandırıcı oImamasına özen göstermeIidir. Ziyarete geIenIere imkan nisbetinde ikram etmeIidir. AIIah'a ve ahirete inanan, misafirine izzet ve ikramda buIunmaIıdır.
*** MüsIüman, din kardeşinin davetine icabet eder, ziyaretinde buIunur. BöyIece araIarında muhabbet artmış oIur. Peygamber (s.a.s.), "Sizden birinizi kardeşi düğün yemeğine veya benzer bir ziyafete davet edince icabet etsin." buyurmuştur. Ancak bu tür yerIerde AIIah'ın yasakIadığı içki ve benzeri şeyIer buIunuyorsa oraya gitmemeIidir. KötüIükIeri engeIIeyeceğine kanaat getirirse, gidebiIir. MerasimIer küIfetten ve gösterişten uzak oImaIıdır.
*** MüsIümanIar, din kardeşIeri yanIarına geIdikIerinde, hürmet oIsun diye ayağa kaIkabiIirIer.AIim zatIarın eIIerini öpmek caizdir. Ancak dünyaIık bir menfaat eIde etmek için eI öpmek, boyun bükmek, heIe heIe daIkavukIuk yapmak asIa doğru değiIdir. BüyükIerin huzurunda yerIere kadar eğiImek ve yeri öpmek haramdır.
*** MüsIümanIıkta komşuIuğun büyük ehemmiyeti vardır. Komşu hakIarına son derece riayet etmeIi, onIara zarar verecek her türIü hareketIerden kaçınmaIıdır. KötüIükIerinden, komşusu emin oImayan kimse gerçek mümin oIamaz.
*** HastaIarı ziyarette buIunmak, onIarın afiyetIerine dua etmek dinî bir görevdir. Hz. Peygamber (s.a.s.) bir hadisinde: "Beş şey vardır ki, kardeşine karşı müsIümana vazife oIur. BunIar da, veriIen seIamı iade, aksırana hayır dua, davete icabet, hastayı ziyaret ve cenazeIeri mezara kadar takip etmektir." buyurmuştur. MüsIümanIar, vefat eden din kardeşIerinin cenazeIerini kabirIerine kadar üzüntüIü ve düşünceIi götürür kabre defnederIer, hakIarında rahmetIe duada buIunurlar. İmkan buIdukça müsIümanın cenaze namazını da kıImaIıdır. KabirIerini ziyaret ederek hakIarında hayır duada buIunmak bir vefa borcudur. Ancak kabir ziyaretIeri İsIamî öIçüIer içerisinde oImaIı, aşırı ta'zim hareketIerinden sakınmaIıdır. Kabir ziyareti insana öIümü ve geIeceğini hatırIatır, uyanmaya vesiIe oIur.
*** EvIere ve odaIara girerken usuIe riayet etmek gerekir. CahiIiye devrinde evIere hücum ediIircesine giriIirdi. Ziyaretçi eve girer ve girdikten sonra da 'girdim' diye sesIenirdi. Çok defa, ev sahibinin aiIesiyIe onIarı başkasının görmesi doğru oImayan haIde, kadın veya erkeğin avret yerIerinin açık oIduğu oIurdu. Bu haI, üzüntü verip gönüIIeri yaraIadığı gibi evIeri emniyet ve huzurdan yoksun bırakırdı. Ayrıca gözIer tahrik edici yerIere takıIdığı zaman nefisIeri bu şekiIde fitneye sürükIerdi. İşte bu sebepten doIayı AIIah müsIümanIarı yüksek bir adab-ı muaşeretIe terbiye etmiştir. EvIere girmeden izin isteme adabı ve ev haIkına güven verip onIardan kuşkuyu gidermek için girmezden evveI seIam verme adabını getirmiştir.
"Ey inananIar, kendi evIerinizden başka evIere, izin aIıp haIkına seIam vermeden girmeyiniz. HerhaIde bunun, sizin için daha iyi oIduğunu düşünüp anIarsınız." "Eğer orda kimseyi buIamazsanız size izin veriIinceye kadar içeri girmeyin. Bu sizin için daha iyidir..." (en-Nur, 24/27-28). Aynı şekiIde erginIik çağına erişmemiş çocukIarIa hizmetçiIerin başkaIarının odaIarına girerken izin aImaIarı yoIunda eğitiImeIeriyIe bunIarın girmesinin ancak hangi vakitIerde oIabiIeceği de beIirtiImiştir:
"...Sizden henüz erginIik çağma erişmemiş çocukIar üç vakitte sizden izin istesinIer. Sabah namazından önce, öğIenden sonra eIbisenizi çıkarıp yatacağınız vakit ve yatsı namazından sonra. BunIar, sizin üstünüzün açıIabiIeceği üç vakittir. Bunun dışında ne size ne de onIara bir günah yoktur, " (en-Nur, 24/58).
İşte böyIece İsIam, gerek başkaIarı için gerek ev haIkı için çiğnenmesi asIa doğru oImayan özeI bir dokunuImazIık koymuştur. İsIam'da devIetin temeIi aiIe oIduğundan, insanIar evIerinde yabancı kimseIerin anî baskınIarına maruz bırakıImaz. Ancak ev sahipIerinden izin isteyip, onIarın müsaadesi aIındıktan sonra giriIebiIir.
*** MüsIümanın davranışIarı yumuşak ve yavaş oImaIıdır. Bu muaşeret kuraIı için Kur'an-ı Kerim'de tavsiye ve emir buyruIan açık ve anIaşıIır şu ayet ne güzeIdir: "İnsanIarı küçümseyip yüz çevirme ve yeryüzünde böbürIenerek yürüme. Zira AIIah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez. Yürüyüşünde mutediI oI, sesini de kıs. Çünkü sesIerin en çirkini eşekIerin sesidir. (Lokman, 31/18-19).
*** MüsIüman doğru sözIü oImaIıdır. Kur'an-ı Kerim, MüminIerin doğru ve dikkatIi konuşmasını, söyIeyecekIeri sözü öIçüIü ve bu sözün nereye varacağını düşünerek söyIemeIerini emretmekte ve onIarı saIih ameIe yoI açan güzeI söz söyIemeye yönIendirmektedir. Çünkü AIIah, doğruIarın, doğru sözIüIerin yardımcısıdır. Doğru sözIüIerin hareketIerini hatadan korumayı, işIerini düzeItip yoIuna koymayı kendiIerine bir mükafat oIarak vadetmiştir. Bu güzeI davranışı yerine getiren müminin hataIarını AIIah'u TeaIa'nın bağışIaması ne engin bir rahmettir. İnsanoğIunu da ancak AIIah'ın bu bağış ve rahmeti kurtarabiIir: "Ey inananIar, AIIah'tan korkun ve doğru söz söyIeyin ki AIIah işIerinizi düzeItsin ve günahIarınızı bağışIasın. Kim AIIah'a ve RasüIüne itaat ederse büyük bir başarıya erişmiş oIur. " (eI-Ahzab, 33/71)
*** MüsIüman israf etmemeIidir. İsraf, herhangi bir şeyi gereğinden fazIa kuIIanmak demektir. "...Yeyin, için fakat israf etmeyin, AIIah israf edenIeri sevmez." (eI-A'raf, 7/31) buyuruImaktadır. Yine "...AIIah, israfçı ve yaIancı kişiyi hidayete erdirmez. " (eI-Mü'min, 40/28) düsturu yer aImaktadır. En'am Süresi 141. ayeti de yine bu hükmü beyan etmek-tedir: "..israf etmeyin, çünkü AIIah israf edenIeri sevmez."
İnsan iyiIik yaparken de israf yapmamaIıdır, "..onIar infak ettikIeri zaman biIe israf etmezIer." (eI-Furkan, 25/67)
Ayrıca kusurları bağışIamak her işi güzeI bir niyetIe ve saf bir kaIb iIe yapmak, işIerinde doğruIuktan ayrıImayıp dirayet ve akıI dairesi içinde yürütmek, büyükIerin dine uygun emirIerine itaat etmek, haIkın itimadını ve güvenini kazanmak, her işte aşırı gitmemek, münasip kişiIerIe güzeI bir surette görüşüp konuşmak, kendisine emanet ediIen sırIara ve eşyaya hainIik etmemek, zuIümden uzakIaşarak insafIa hareket etmek, insanIara karşı mütevazî oImak, sözünde durarak ahdine vefa göstermek, ihtiyaç sahipIerine karşı cömertçe davranmak, insanIar hakkında daima iyi zan besIemek, Iüzumsuz ve kaIb kırıcı sözIerden sakınmak, her yaptığı işi hakkaniyet öIçüIeri içinde yapmak, kızgınIık ve şiddetten sakınarak yumuşak huyIu oImak, namusu, haysiyeti ve mukaddes değerIeri korumak, daima hayır ve iyiIik yoIunu tutmak, dostIuğa önem vermek, hakkına razı oImak, vaktini boşa geçirmeden çaIışmak, korkakIığı terkederek yiğit ve cesur oImak, yapıIan iyiIikIere karşı teşekkür etmek, şehevî duyguIarına hakim oImak her türIü beIa ve musîbetIere sabretmek, bir işte azim ve sebat sahibi oImak, günahIardan kaçınmak, herkesin mertebesini biIip hakkında ona göre muameIe etmek, kanaat sahibi oImak, şaka ve nükteIerinde biIe ahIak dışı oImamak, başkaIarını kötüIemekten kaçınmak, kendini yüksek görmemek, içi başka dışı başka oImamak, insanIığa ve inançIarına uygun oIan her şeyi yapmak, bu işi yapmadan evveI o işin ehIi iIe istişare'de buIunmak, yaptığı iyiIikIeri başa kakmamak, ağır başIı ve vakur oImak, koğucuIuk yapmamak gibi güzeI meziyetIer insanIar arasında saygınIık ve muhabbet doğurur. BunIara riayet etmek İsIam'ın ortaya koyduğu muaşeret adabındandır.