Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Abraham Geiger

LeGoLaS

ikra
Onursal Üye
Konum
Türkiye
  • Üyelik Tarihi
    1 Ağu 2008
  • Mesajlar
    9,958
  • MFC Puanı
    2,996
ABRAHAM GEIGER

1810’da Frankfurt’un itibarlı ailesinin oğlu olarak dünyaya gelen Abraham Geiger, geleneksel Yahudi eğitimi alır: ilk okul öğretmeni ağabeyi Solomon Geiger’dir. 1829’dan itibaren doğu dilleriyle ilgilenmeye başlar. İlk olarak Heidelberg Üniversitesinde daha sonra da Neo-Ortodoksluğun kurucusu Samson Raphael Hirsch ile tanıştığı Bonn Üniversitesinde çalışmalarını sürdürür. 1832’de , Bilimsel Yahudi Teolojisi ( Scientific Journal For Jewish Theology) adlı dergiyi yayımlamaya başladığı Wiesbaden’de haham olarak görev yapar. Beş sene sonra, Wiesbaden’de ilk kez Reform hahamlar kongresini düzenler. Ertesi sene Geiger, Breslau’da ( şimdi Polonya’dadır), dayyan (haham yargıç) ve asistan haham seçilir.

Geiger’in bu göreve uygun olmadığı düşünen Breslau hahambaşısı Solomon Tiktin, Geiger’ı Ortodoks Yahudiliği eleştirdiğini ve dergisinde inançla ilgili bir takım reformlar yapmak istediğini açıklar. Bu tip eleştirirlerle karşılaşan Geiger, 1840’a kadar bu göreve getirilmez. İki sene sonra Tiktin , Şulhan Aruh’taki (Yahudi yasaları) yasaların ve haham geleneğinin bütünlüğünün her zaman için önemini koruduğunu açıklayan bir bildiri çıkarır. Geiger’in savunucuları buna karşılık, “Hahamlık Göreviyle Özgür Sorgulamanın Uyumu Üzerine Cevaplar” başlıklı bir bildiri çıkartılar. Bu tatsız zıtlaşmanın etkileri hakkında Geiger’ın savunucularından Trier hahambaşısı Joseph Kahn şöyle yazar: “ Tiktin ve çevresindekiler gibi, körü körüne kınayan ve yasaklayan kişilere teessüflerimizi açık olarak bildirmeliyiz. Onları, “günün birinde yaptıklarının hesabını erecek olan” kişiler olarak gördüğümüzü anlatmalı, bu nedenle “sözlerimizi duyup korkmalarını ve artık günah işlememeleri gerektiğini” söylemeliyiz. (Plaut, 1963,70)

Bu dönemde Geiger, Frankfurt’ta ( 1945) ve Breslau’da (1846) Reform çevrelerinde oldukça aktiftir. Ayrıca, 1954 yılında Breslau’da Jüdisch- Theologisches Seminar ( Yahudi Teoloji okulu) kurar. 1863’ten itibaren Geiger, Frankfurt’ta reform haham olarak görev yapar ve daha sonra Berlin’de çalışmaya devam eder. 1872’de, Berlin’de Hoch-schule für die Wissenschaft des Judentums ( Yahudilik Bilimsel Araştırma Akademisi) kurulunca Geiger başına geçer ve bu görevini 1974’teki ölümüne kadar sürdürür.

Geiger sistematik biçimde Yahudi teolojisi üstüne yazmadıysa da çalışmaları, Yahudi dinine tutarlı bir yaklaşım içerir. Dönemin çağdaş Alman idealist felsefesi ve radikal Hıristiyan düşünürlerin din eleştirilerine aşina olan Geiger Yahudiliği, çağın bilimsel ruhuyla uyumlu olacak teolojik bir açıklığa kavuşturmak için yeniden kurmaya çalışır. Geiger’a göre, Samson Raphael Hirsch’in geleneğe Neo – Ortodoks bir yaklaşım benimsemesi özünde bir geriye dönüşür. Bu da radikal bir gelecek görüşü yerine asıl ihtiyaç duyulan yaklaşımdır. Romantizm havası ile paralel olarak , Geiger on sekizinci yüzyıl aydınlanmasının ruhani derinliğe sahip olmadığına inanır. O, dinin insanın sınırlı olduğunda ve Sonsuz’un arayışında temellendiğine inanır. Geiger, dinin mantıklı bir felsefeden çok daha fazlası olduğunu, dinin ahlaklı davranmayı arzulayan bütün insanın doğuştan gelen özlemi olduğunu savunur. 1836’da yazdığı bir mektupta Geiger, Yahudiliği nasıl gördüğünü açıklar:

“ Yahudilik kainatı yönlendiren Bir Olan’a duyulan güvene ve bizden adalet ve merhameti uygulamamızı hükmeden görevler üstüne temellenmiştir. Yahudilik, bu emri yerine getirmemizi sağlayan eylemlerle kendini gösteren bir inançtır ve bu da bu tip duyguları uyandırmak için tasarlanmış canlandırıcı ritüeller şekline bürünmüştür.” (Wiener, 1962,84)

Geiger’ın din görüşünde, insan doğası kavramı çok önemli bir yere sahiptir. On dokuzuncu yüzyılda Helenizmin karşısında yer alan Hebraizmi savunan Geiger, antik Yunan medeniyetini , kaderin tanrının ve insanların geleceğini kontrole ettiğine inandıklarını belirtir. Ancak İbrani Kutsal Kitabı, daha yüksek bir saflık derecesine ulaşmak için çalışır. Antik Yahudilik, iyiye ulaşmak için insanın şehvetle mücadele etmesi gerektiğine inanır. – Bu da insanlığı yükselten ve asilleştiren bir mücadeledir.

Geiger’e göre, peygamberlerin öğretilerinde doruk noktasına ulaşan Yahudiliğin manevi özü , dış etmenlerle şekillenen ve zaman içinde vazgeçilebilecek inanç kabuğundan ayırt edilmelidir. Örneğin hayvan kurban etmek , biblik Yahudiliğin en önemli özelliklerinden biriyken, Tapınak yıkıldıktan sonra uygulanmamıştır. Ortadan kalkması hiçbir şekilde geleneği bozmamıştır. Benzer şekilde, Geiger önceki zamanlarda Yahudiliğin önemli bir özelliği olan ulusçuluğa, daha sonraki dönemlerde ihtiyaç duyulmadığını söyler. Bu anlamda, Geiger şöyle düşünür:

“Ulusal hayatın sağladığı kanatları kırılan bir ulus devam edebilirse- yani bir politik bütün olarak onu ayakta tutan taşıyıcıları olmasa bile sürekliliğini sağlayabiliyorsa, bu din , güvenilirliği ve gerçeği hakkında çok zorlu bir sınavı geçmiş olur.” (Geiger, 1911,25).
 
Üst Alt