(d.? / ö.1520)
Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir. İznik yakınlarındaki Tirşe kö*yünde dünyaya gelmiştir. Babası köy imamıdır. Doğum tarihi belli değildir. Küçük yaşta babası ile İznik'e giderek büyük veli Eşrefoğlu Rumî Haz*retleri'nin sohbetlerine katılırdı. Pir Hazretleri'nin: "Bu çocuğu bize verin, talim ve terbiyesi ile meşgul olalım" buyurması üzerine babasının rızası ile Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin yanında kalarak ye*tişti. Bir süre sonra Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin kızı Züleyha Hatun ile ev*lendi. Bir gün Eşrefoğlu Rumî Hazretleri onu elma almak üzere çarşıya gön*derdi. Çarşıdan dönerken yolda bir zat ile karşılaştı. O zat: "Sepetini aç, neyin olduğunu göreyim" dedi. Abdürrahim Tırsî, sepeti açınca o zat içinden bir elma alıp yoluna devam etti. Tırsî Hazretleri hocasına gelip sepeti önüne koydu. Eşrefoğlu Rumî Hazretleri, sepete bakınca:
— Abdürrahim, bu elmanın birisi eksik, dedi. O da:
— Bir zat aldı, dedi. Eşrefoğlu:
— O zatın eteğine niçin yapışmadın? diye sordu. O da:
— O zatın kim olduğunu bilmiyordum" deyince hocası:
— Ey Abdürrahim! Hızır'ı görsem deyip dururdun, fakat bilsem demez*din. O zat Hızır idi. Gördün, fakat bilemedin" dedi,
Bunun üzerine Abdürrahim Tırsî:
— Ah görsem ve bilsem, diye Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nden ricada bulundu. Hocası:
— Ey Abdürrahim! Bu gece Yaylak denen yere git, buyurdu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri gece olup Yaylak'a gittiğinde, gündüz sepetinden elma alan zatın orada olduğunu gördü. Yüce Allah'a hamd ve senadan sonra, Hızır Aleyhisselam’dan dua istedi. Hızır Aleyhisselam da:
—Ey Abdürrahim! Hizmetinde olduğun zatın kıymetini bil. Ondan hayır dua iste, buyurup gözden kayboldu. Abdürrahim Tırsî bundan sonra hocası Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'ne bir başka türlü bağlanıp hizmette bulundu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri, 927 (m.1520) yılında İznik'te vefat etti. Mürşidi Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin yanına defnedildi. Yerine önce Muslihiddin Efendi, sonra da oğlu Pir Hamdi Efendi geçerek, atalarının yolunu devam ettirdi. Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin vefatından sonra, her gün siyah ve göz*leri görmeyen bir köpek gelip bazen Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin, bazen de Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin kabrine yüzünü sürer, ayakucunda yatardı. Fakat namaza gelenler onu oradan kovarlardı. Yine de köpek gelir, aynı şeyleri tekrar ederdi. Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin talebelerinden Habib Dede bir gün: "Ey İznik halkı! Bu köpeğe vurmayın. Bunda bir hikmet var. Ortaya çıkmasını bekleyin." dedi. Köpek bu haline kırk gün devam etti. Kırk birinci gün halk öğle namazından çıktığında, köpeğin bir müddet Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin ayakucunda, bir müddet de Abdürrahim Tırsî Efendi'nin ayakucunda feryat ettiğini gördüler. Orada bulunan cemaatin hepsi, köpeğin iki gö*zünün açıldığını gözleri ile gördüler. Abdürrahim Tırsî Hazretleri ile ilgili hayli menkıbe anlatılmaktadır. On*lardan birisi şöyledir: "Sultan II. Bayezid Han'ın hanımı Şehzade Korkut'un annesi bir gün dergâha gelip, Abdürrahim Tirsi Hazretleri'nin hanımından: "Beyin Abdürrahim Tırsî'den rica edip, yardım talep ederiz. Sultan Bayezid'den sonra oğlu Korkut padişah olsun" diye ricada bulundu. O da bu isteği beyi Abdürrahim Tirsi Hazretleri'ne sık sık hatırlatmaya başladı. Bir ge*ce rüyasında Peygamber Efendimiz'in huzurunda bir meclis kurulduğunu gör*dü. Abdürrahim Tirsi Hazretleri de orada idi. Peygamber Efendimiz'e şehza*delerin hangisinin tahta geçmesinin uygun olacağını soruyordu. Peygamberi*miz (s.a.v.) söyle buyurdu: "Rum'un Kara oğlanının muradı Sultan Selim'dir. Kara oğlan Abdürrahim Tırsî'dir." Uyanır uyanmaz hanımı hemen Abdürrahim Tırsî'nin yanına gidip rüyasını anlattı ve: "Siz Şehzade Selim'in padişah olmasını istediniz. Biz sizden şehzade Korkut'un padişah olmasını isterdik" dedi. Bunun üzerine Abdürrahim Tırsî Hazretleri: "Ey üstadımın kızı! Şehzade Korkut'tan evlat gelmez. Ali Osman'ın nesli yok mu olsun? Bu, Hakk Teala'nın rızasına muhaliftir" buyurdu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri, Yunus Emre ve mürşidi Eşrefoğlu Rumî hazretleri'nin tesirinde kalarak hece vezni ve sade dille şiirleri vardır. Bunlar*dan bazıları Kadiri dergâhlarında okunmuştur. Bu ilahilerinden bir örnek aşağıdadır:
Günahım çok, günahım çok. Ahir Azrail gelicek,
Meded senden yâ İlâhî, Günahlarımı göricek,
Suçumdan geç. beni affet, Hışmile cara sunıcak,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Yüzüm kara, günahım çok. Münkîr-u Nekir gelicek.
Sana layık amelim yok. Kabrimde sual sorıcak.
Sana varmaya yüzüm yok. Mecal yol cevap vericek,
Meded senden yâ İlâhî, Meded senden yâ İlâhî.
Geçmiş günahımı ansanı. Yarın mahşere varıcak.
Ele divit kalem alsam, Aybımız ayan olıcak.
Kıyamete değin yazsam. Suçlular zebûn olıcak.
Tükenmeye yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Bu nefs-i meş'ûma uydum. Hak terâzü kuralıcak,
Günah bahrine ğarkoldum . Günâhımız sorulıcak,
Elüm dutgil helak oldum. Sen onda kâdî olıcak.
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Medet irmeye ger senden. Sırat köprüsü kurula.
Ümîdüm kesmezem senden. Asîler nice yörüye.
Nice çıka canum tenden. Düşe cehenneme yana,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî
Gerçi senin kulların çok. Dilekleri dutarsın sen,
Ben itmişlerimi itmiş yok. Kerîmsin hem Rahimsin sen,
Sana yalvaruram çok çok. Hâşâ mahrum koyasın sen,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Ne kim ittiim ise ittüm. Bu Abdürrahim-i Tırsî.
Elimü başumı açtım. Diler senden kerem ıssî.
Geldüm hazretine düştüm. Zebûn olur günah ıssı.
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.
Anadolu'da yetişen büyük velilerdendir. İznik yakınlarındaki Tirşe kö*yünde dünyaya gelmiştir. Babası köy imamıdır. Doğum tarihi belli değildir. Küçük yaşta babası ile İznik'e giderek büyük veli Eşrefoğlu Rumî Haz*retleri'nin sohbetlerine katılırdı. Pir Hazretleri'nin: "Bu çocuğu bize verin, talim ve terbiyesi ile meşgul olalım" buyurması üzerine babasının rızası ile Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin yanında kalarak ye*tişti. Bir süre sonra Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin kızı Züleyha Hatun ile ev*lendi. Bir gün Eşrefoğlu Rumî Hazretleri onu elma almak üzere çarşıya gön*derdi. Çarşıdan dönerken yolda bir zat ile karşılaştı. O zat: "Sepetini aç, neyin olduğunu göreyim" dedi. Abdürrahim Tırsî, sepeti açınca o zat içinden bir elma alıp yoluna devam etti. Tırsî Hazretleri hocasına gelip sepeti önüne koydu. Eşrefoğlu Rumî Hazretleri, sepete bakınca:
— Abdürrahim, bu elmanın birisi eksik, dedi. O da:
— Bir zat aldı, dedi. Eşrefoğlu:
— O zatın eteğine niçin yapışmadın? diye sordu. O da:
— O zatın kim olduğunu bilmiyordum" deyince hocası:
— Ey Abdürrahim! Hızır'ı görsem deyip dururdun, fakat bilsem demez*din. O zat Hızır idi. Gördün, fakat bilemedin" dedi,
Bunun üzerine Abdürrahim Tırsî:
— Ah görsem ve bilsem, diye Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nden ricada bulundu. Hocası:
— Ey Abdürrahim! Bu gece Yaylak denen yere git, buyurdu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri gece olup Yaylak'a gittiğinde, gündüz sepetinden elma alan zatın orada olduğunu gördü. Yüce Allah'a hamd ve senadan sonra, Hızır Aleyhisselam’dan dua istedi. Hızır Aleyhisselam da:
—Ey Abdürrahim! Hizmetinde olduğun zatın kıymetini bil. Ondan hayır dua iste, buyurup gözden kayboldu. Abdürrahim Tırsî bundan sonra hocası Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'ne bir başka türlü bağlanıp hizmette bulundu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri, 927 (m.1520) yılında İznik'te vefat etti. Mürşidi Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin yanına defnedildi. Yerine önce Muslihiddin Efendi, sonra da oğlu Pir Hamdi Efendi geçerek, atalarının yolunu devam ettirdi. Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin vefatından sonra, her gün siyah ve göz*leri görmeyen bir köpek gelip bazen Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin, bazen de Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin kabrine yüzünü sürer, ayakucunda yatardı. Fakat namaza gelenler onu oradan kovarlardı. Yine de köpek gelir, aynı şeyleri tekrar ederdi. Abdürrahim Tırsî Hazretleri'nin talebelerinden Habib Dede bir gün: "Ey İznik halkı! Bu köpeğe vurmayın. Bunda bir hikmet var. Ortaya çıkmasını bekleyin." dedi. Köpek bu haline kırk gün devam etti. Kırk birinci gün halk öğle namazından çıktığında, köpeğin bir müddet Eşrefoğlu Rumî Hazretleri'nin ayakucunda, bir müddet de Abdürrahim Tırsî Efendi'nin ayakucunda feryat ettiğini gördüler. Orada bulunan cemaatin hepsi, köpeğin iki gö*zünün açıldığını gözleri ile gördüler. Abdürrahim Tırsî Hazretleri ile ilgili hayli menkıbe anlatılmaktadır. On*lardan birisi şöyledir: "Sultan II. Bayezid Han'ın hanımı Şehzade Korkut'un annesi bir gün dergâha gelip, Abdürrahim Tirsi Hazretleri'nin hanımından: "Beyin Abdürrahim Tırsî'den rica edip, yardım talep ederiz. Sultan Bayezid'den sonra oğlu Korkut padişah olsun" diye ricada bulundu. O da bu isteği beyi Abdürrahim Tirsi Hazretleri'ne sık sık hatırlatmaya başladı. Bir ge*ce rüyasında Peygamber Efendimiz'in huzurunda bir meclis kurulduğunu gör*dü. Abdürrahim Tirsi Hazretleri de orada idi. Peygamber Efendimiz'e şehza*delerin hangisinin tahta geçmesinin uygun olacağını soruyordu. Peygamberi*miz (s.a.v.) söyle buyurdu: "Rum'un Kara oğlanının muradı Sultan Selim'dir. Kara oğlan Abdürrahim Tırsî'dir." Uyanır uyanmaz hanımı hemen Abdürrahim Tırsî'nin yanına gidip rüyasını anlattı ve: "Siz Şehzade Selim'in padişah olmasını istediniz. Biz sizden şehzade Korkut'un padişah olmasını isterdik" dedi. Bunun üzerine Abdürrahim Tırsî Hazretleri: "Ey üstadımın kızı! Şehzade Korkut'tan evlat gelmez. Ali Osman'ın nesli yok mu olsun? Bu, Hakk Teala'nın rızasına muhaliftir" buyurdu. Abdürrahim Tırsî Hazretleri, Yunus Emre ve mürşidi Eşrefoğlu Rumî hazretleri'nin tesirinde kalarak hece vezni ve sade dille şiirleri vardır. Bunlar*dan bazıları Kadiri dergâhlarında okunmuştur. Bu ilahilerinden bir örnek aşağıdadır:
Günahım çok, günahım çok. Ahir Azrail gelicek,
Meded senden yâ İlâhî, Günahlarımı göricek,
Suçumdan geç. beni affet, Hışmile cara sunıcak,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Yüzüm kara, günahım çok. Münkîr-u Nekir gelicek.
Sana layık amelim yok. Kabrimde sual sorıcak.
Sana varmaya yüzüm yok. Mecal yol cevap vericek,
Meded senden yâ İlâhî, Meded senden yâ İlâhî.
Geçmiş günahımı ansanı. Yarın mahşere varıcak.
Ele divit kalem alsam, Aybımız ayan olıcak.
Kıyamete değin yazsam. Suçlular zebûn olıcak.
Tükenmeye yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Bu nefs-i meş'ûma uydum. Hak terâzü kuralıcak,
Günah bahrine ğarkoldum . Günâhımız sorulıcak,
Elüm dutgil helak oldum. Sen onda kâdî olıcak.
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Medet irmeye ger senden. Sırat köprüsü kurula.
Ümîdüm kesmezem senden. Asîler nice yörüye.
Nice çıka canum tenden. Düşe cehenneme yana,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî
Gerçi senin kulların çok. Dilekleri dutarsın sen,
Ben itmişlerimi itmiş yok. Kerîmsin hem Rahimsin sen,
Sana yalvaruram çok çok. Hâşâ mahrum koyasın sen,
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Ne kim ittiim ise ittüm. Bu Abdürrahim-i Tırsî.
Elimü başumı açtım. Diler senden kerem ıssî.
Geldüm hazretine düştüm. Zebûn olur günah ıssı.
Meded senden yâ İlâhî. Meded senden yâ İlâhî.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.