19 Kasım 1961 tarihinde İstanbulda doğdu. Zeytinburnu Gazipaşa İlkokulu, Abdülhak Hamit Ortaokulu ve Yeşilköy Ticaret Lisesi'ni bitirdi. 1982 yılında Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Yüksek Teknisyenliği Bölümü'nden mezun oldu. 1982-1985 Yeşilköy Atatürk Havalimanı Elektronik Bölümü'nde görev yaptı. 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1987-1988 arasında Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde görev yaptı. 1988-1995 yıllarında, Almanyanın Münih şehrinde bulunan Hürriyet Radyosunda, Kazak Türkçesi yayınlarda editör olarak çalıştı.
1995 yılında Türkiye'ye dönerek, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1997de Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Kazakistanda 1986 Almatı Olaylarının İçyüzü ve Etkileri adlı teziyle yüksek lisans eğitimi yaptı. 2002de Mustafa Çokayın Hayatı ve Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin Bağımsızlığı Yolundaki Mücadelesi adlı teziyle doktora eğitimini tamamladı.
Doktora tezi Türkistan Ateşi Mustafa Çokayın Hayatı ve Mücadelesi adıyla kitap olarak basıldı. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2002 biyografi dalında birincilik ödülüne layık görüldü. Türkiyede ve Kazakistanda yayınlanmış bir çok makalesi var. İngilizce, Almanca, Rusça ve Fransızca gibi batı dillerinin yanı sıra Kazakça, Özbekçe, Kırgızca gibi Türk lehçelerini de bilmektedir.
GÖRÜŞ
DOMBRA EFSANESİ
Abdulvahap Kara
"Cengizhanın büyük oğlu Joşıhan ava çıkar. Yaralı ceylanın peşini kovalarken vefat eder. Oğlundan habersiz kalan Cengizhan, onun öldüğünü sezerek Kim bana bu acı haberi söylerse onun boğazına kurşun dökeceğim der. Cengizhanın sertliğinden korkan vezirleri haberi vermeye cesaret edemezler. Buna daha çok sinirlenen Cengizhan tüm kahrını, acısını halktan çıkarmaya başlar ve halka zulmeder. Bu kadar ağır eziyetin altında kalan halkını bu ıstıraplardan kurtarm...ak ümidiyle Kerbuğa-küyşi Hanın huzuruna gelir, bildiklerini gizlemeden anlatmasını ister. Kerbuğa da bildiklerimi ben değil iki telim anlatsın der; Aksak Ceylan küyünü yazar ve dombırasıyla Cengizhana anlatır. Küyde Hanın katılığı, acımasızlığı, halkın çektiği ağır işkenceler, avcılık hayatı ve Joşıhanın ölümü anlatılır. Bunun hepsini çok iyi anlayan Cengizhan Kerbuğanın boğazına kurşun dökülmesini emreder. Fakat Kerbuğa acı gerçeklerin kendisi değil, dombrasının ağzından çıktığını söyler. Böylece kurşun dombranın gövdesine dökülür. Sıcak kurşuna dayanamayan dombranın birkaç teli kopar ve eskiden altı telli olan dombra bugünkü iki telli hâlini alır."