- Konum
- ىαкαяyλ
-
- Üyelik Tarihi
- 27 Kas 2009
-
- Mesajlar
- 24,120
-
- MFC Puanı
- 79
Son asırda yetişen zahir ve batın ilimlerinde kamil ve dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir büyük alim ve ruh bilgilerinin mütehassısı büyük veli Allahü tealanın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendilerine Silsile-i aliyye adı verilen büyük alimlerin otuz dördüncüsüdür
1865 (H 1281) yılında Van'ın Başkale ilçesinde doğdu Babası Seyyid Mustafa Efendi'dir
Babası Seyyid Mustafa Efendi ve bütün dedeleri zamanlarının alimleriydi İmam-ı Ali Rıza bin Musa Kazım soyundan olup seyyid oldukları Irak'taki şer'i mahkeme defterlerinde yazılıdır Arvasi ailesi altı yüz seneden beri ilim yaymakla ve en üstün insanlık meziyetlerinde nümune olmakla tanınmıştır Aile halk arasındaki ayrılıkları gidermekte milli birliği sağlamakta büyük vazifeler üstlenmiş ve bunları devam ettiregelmişlerdir
Ilk tahsilini babasının huzurunda gördü Daha sonra Arvas'a giderek yüksek tahsilini büyük alim Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin huzurunda tamamladı 1300 hicri sene başında ilm-i sarf nahv mantık münazara vad'beyan meani bedi' belagat kelam usul-i fıkh tefsir tasavvuf ulum-i hikemiyye yani hikmet-i tabiiyye (fizik biyoloji) hikmet-i ilahiyye riyaziyye (yani matematik geometri) heyet (astronomi) gibi zahir ilimlerde icazet (diploma); tasavvufun Nakşibendiyye Kadiriyye Küfreviyye Sühreverdiyye ve Çeştiyye yollarından hilafet aldı Başkale'de otuz yıl kadar tedris ve irşad ile meşgul oldu Yani ders okuttu ve insanlara Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı
1914 (H 1332) yılında Birinci Dünya Harbi çıkıp Ruslar Doğu Anadolu'yu işgal edince Başkale'den hicret edipIrak'a oradan Adana Eskişehir ve 1919 (H 1337)da İstanbul'a geldi Eyyub Sultan'da önce yazılı medreseyesonra Gümüşsuyu Tepesindeki Mürteza Efendi Dergahına yerleşti ve Kaşgari Hanekahı meşihatına tayin olunduİslam halifelerinin ve Osmanlı Sultanlarının sonuncusu olan Sultan Vahideddin tarafından Medrese-i mütehassısin denilen Ilahiyat Fakültesinde tasavvuf müderrisi olarak 8 Zilkade 1919 (H 1337) tarihli ferman ile tayin edildi
Anadolu'da çarpışan Kuvay-ı Milliyenin galip gelmesi için para mal ve dua ile yardım edilmesi eli silah tutanların onlara katılmaları için milleti teşvik ederek çok kimseyi Anadolu'ya gönderdi Çok yardım yapılmasına sebep olduUzun zaman irşad vaz ve tedris ile meşgul olup hayatının sonuna doğru İzmir'e gönderildi Zor şartlar altında Izmir'de kaldığı sırada ihtiyarlığın da verdiği takatsizlikle hastalandı Ankara'ya getirildi Ankara'ya geldikten bir kaç gün sonra 27 Kasım 1943 (H 1362) tarihinde vefat etti
Ankara'nın kuzeyinde bulunan Bağlum beldesinde defnolundu Kabri ziyaret edilmektedir
Çocukları ve torunları
Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin üç oğlu ve iki kızı vardır Kızlarından Şefia Hanım hicrette Musul'da vefat ettiEnver Medeni de hicret esnasında 1918 (H 1336)de Eskişehir'de vefat etti İkinci oğlu Ahmet Neyyir Mekki Üçışık Efendi uzun zaman Üsküdar ve Kadıköy müftülüğü yaptı Kadıköy müftüsüyken 1967 (H 1387) yılında İstanbul'da vefat etti
Üçüncü oğlu Seyyid Münir Üçışık İstanbul Belediyesinde satış memurluğunda çalıştı Doğruluğu çalışkanlığı ve güzel ahlakıyla etrafının sevgisini kazanmıştı 1979 (H 1400)da İzmir'de vefat edip Ankara Bağlum'a defnedildi
İkinci kızı Maide Hanım eski Van mebusu Seyyid İbrahim'in zevcesiydi Seyyid Ibrahim Arvas vefat etmiştirMaide Hanım Ankara'da damadı Seyyid M Emin Garbi ve kızı Ümmü Gülsüm hanımefendi ile birlikte yaşadı
Görünüşü
Seyyid Abdülhakim Arvasi vücutça gayet mutedil ve kusursuzdu Buğday tenliydi Alnı geniş ve açıktı Kaşları birer hilal gibi olup kabarık ince ve ölçülüydü Nur bakışlı gözleri iriceydi Burnu ahenkli ve normalden büyükçeydi Yüzü zaifçe olup sakalı sıktı Bedeni iri yapılı olup insana mutlak surette hürmet telkin edici bir vakar ve heybeti vardı
Yaşayışı
Her hali ve hareketi ile İslamiyete uyardı Çok mütevazi olup; "Ben" dediği işitilmemişti Çok heybetli ve temkin sahibiydi Çok misafir severdi Yardım yapmaktan hoşlanırdı Ziyaretlere gider davetlere icabet ederdi
Seyyid Abdülhakim Arvasi din bilgilerinde ve tasavvufun ince marifetlerinde derin bir derya idi Üniversite mensupları fen ve devlet adamları çözülemez sandıkları güç bilgileri sormaya gelir; sohbetinde dersinde bir saat kadar oturunca cevabını alır; sormaya lüzum kalmadan o bilgi ile doymuş olarak geri dönerdiTeveccühünü sevgisini kazananlar sayısız kerametlerini görürdü Çok mütevazi pek alçak gönüllüydü
Ders verdiği camiler
Eyyub Sultan Fatih Bayezid Bakırköy Kadıköy Beyoğlu'nda Ağa Camiileri kürsülerinde senelerce ilim neşretmiştir
Seyyid Abdülhakim Arvasi ayrıca Vefa Lisesi'nde öğretmenlik yaptı Sultan Selim Camii yanındaki Süleymaniyye Medresesinde tasavvuf müderrisi (profesörü) iken Er-Riyad-üt-Tasavvufiyye kitabını yazmıştır
1943 (H 1362)te Ankara'da vefat etti Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır 1943 (H 1362)te Ankara'da vefat etti Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır
ESERLERİ:
Tasavvuf hakkında risale büyüklüğünde çeşitli mektupları vardır
Mevlid okunmasının ve tespih kullanmanın başlangıç ve meşruiyeti hakkında bir risale Rabıta-i Şerife RisalesiSahabe-i Kiram ve Ecdad-ı Peygamberi risaleleri İslam Hukuku Keşkul ve Sefer-i Ahiret isimli eserleri ArabiFarisi ve Türkçe şiirleri pek kıymetlidir
Görüşleri
Abdülhakim Arvasi'nin kıymetli görüşlerinden biri şöyledir: "İnsanı kaplayan sıkıntıların birinci sebebi Hakk'a karşı şirk ve müşrikliktir İlim ve fen ilerlediği halde insanlığın ufuklarını sarmış olan fesad karanlığı hep şirkinimansızlığın vahdetsizliğin ve sevişmezliğin neticesidir Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın sevip sevilmedikçe ızdırap ve felaketten kurtulamazHakk'ı tanımadıkça Hakk'ı sevmedikçe Hak tealayı hakim bilipOna kulluk etmedikçe insanlar birbiri ile sevişemez Hak'dan ve Hak yolundan başka her ne düşünülse hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur
HAKKINDA YAZILANLAR
Yetiştirdiği seçkin din adamlarının en selahiyyetlisi; çeşitli din ve fen kitaplarının yazarı eczacı kimyager ve emekli öğretmen albay Hüseyin Hilmi Işık beyefendidir 1929'dan 1943 senesine kadar o büyük zattan ders almış Arabi ve Farisi tercümeler yaparak gençliğe hizmet için çalışmıştır Türkçe Arabi Farisi AlmancaFransızca ve Ingilizcenin yanında başka dillerde de çeşitli din kitapları neşretmiştir Bütün ilim ve feyziniAbdülhakim Arvasi'den aldığını eserlerinde belirtmektedir.
1865 (H 1281) yılında Van'ın Başkale ilçesinde doğdu Babası Seyyid Mustafa Efendi'dir
Babası Seyyid Mustafa Efendi ve bütün dedeleri zamanlarının alimleriydi İmam-ı Ali Rıza bin Musa Kazım soyundan olup seyyid oldukları Irak'taki şer'i mahkeme defterlerinde yazılıdır Arvasi ailesi altı yüz seneden beri ilim yaymakla ve en üstün insanlık meziyetlerinde nümune olmakla tanınmıştır Aile halk arasındaki ayrılıkları gidermekte milli birliği sağlamakta büyük vazifeler üstlenmiş ve bunları devam ettiregelmişlerdir
Ilk tahsilini babasının huzurunda gördü Daha sonra Arvas'a giderek yüksek tahsilini büyük alim Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin huzurunda tamamladı 1300 hicri sene başında ilm-i sarf nahv mantık münazara vad'beyan meani bedi' belagat kelam usul-i fıkh tefsir tasavvuf ulum-i hikemiyye yani hikmet-i tabiiyye (fizik biyoloji) hikmet-i ilahiyye riyaziyye (yani matematik geometri) heyet (astronomi) gibi zahir ilimlerde icazet (diploma); tasavvufun Nakşibendiyye Kadiriyye Küfreviyye Sühreverdiyye ve Çeştiyye yollarından hilafet aldı Başkale'de otuz yıl kadar tedris ve irşad ile meşgul oldu Yani ders okuttu ve insanlara Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı
1914 (H 1332) yılında Birinci Dünya Harbi çıkıp Ruslar Doğu Anadolu'yu işgal edince Başkale'den hicret edipIrak'a oradan Adana Eskişehir ve 1919 (H 1337)da İstanbul'a geldi Eyyub Sultan'da önce yazılı medreseyesonra Gümüşsuyu Tepesindeki Mürteza Efendi Dergahına yerleşti ve Kaşgari Hanekahı meşihatına tayin olunduİslam halifelerinin ve Osmanlı Sultanlarının sonuncusu olan Sultan Vahideddin tarafından Medrese-i mütehassısin denilen Ilahiyat Fakültesinde tasavvuf müderrisi olarak 8 Zilkade 1919 (H 1337) tarihli ferman ile tayin edildi
Anadolu'da çarpışan Kuvay-ı Milliyenin galip gelmesi için para mal ve dua ile yardım edilmesi eli silah tutanların onlara katılmaları için milleti teşvik ederek çok kimseyi Anadolu'ya gönderdi Çok yardım yapılmasına sebep olduUzun zaman irşad vaz ve tedris ile meşgul olup hayatının sonuna doğru İzmir'e gönderildi Zor şartlar altında Izmir'de kaldığı sırada ihtiyarlığın da verdiği takatsizlikle hastalandı Ankara'ya getirildi Ankara'ya geldikten bir kaç gün sonra 27 Kasım 1943 (H 1362) tarihinde vefat etti
Ankara'nın kuzeyinde bulunan Bağlum beldesinde defnolundu Kabri ziyaret edilmektedir
Çocukları ve torunları
Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin üç oğlu ve iki kızı vardır Kızlarından Şefia Hanım hicrette Musul'da vefat ettiEnver Medeni de hicret esnasında 1918 (H 1336)de Eskişehir'de vefat etti İkinci oğlu Ahmet Neyyir Mekki Üçışık Efendi uzun zaman Üsküdar ve Kadıköy müftülüğü yaptı Kadıköy müftüsüyken 1967 (H 1387) yılında İstanbul'da vefat etti
Üçüncü oğlu Seyyid Münir Üçışık İstanbul Belediyesinde satış memurluğunda çalıştı Doğruluğu çalışkanlığı ve güzel ahlakıyla etrafının sevgisini kazanmıştı 1979 (H 1400)da İzmir'de vefat edip Ankara Bağlum'a defnedildi
İkinci kızı Maide Hanım eski Van mebusu Seyyid İbrahim'in zevcesiydi Seyyid Ibrahim Arvas vefat etmiştirMaide Hanım Ankara'da damadı Seyyid M Emin Garbi ve kızı Ümmü Gülsüm hanımefendi ile birlikte yaşadı
Görünüşü
Seyyid Abdülhakim Arvasi vücutça gayet mutedil ve kusursuzdu Buğday tenliydi Alnı geniş ve açıktı Kaşları birer hilal gibi olup kabarık ince ve ölçülüydü Nur bakışlı gözleri iriceydi Burnu ahenkli ve normalden büyükçeydi Yüzü zaifçe olup sakalı sıktı Bedeni iri yapılı olup insana mutlak surette hürmet telkin edici bir vakar ve heybeti vardı
Yaşayışı
Her hali ve hareketi ile İslamiyete uyardı Çok mütevazi olup; "Ben" dediği işitilmemişti Çok heybetli ve temkin sahibiydi Çok misafir severdi Yardım yapmaktan hoşlanırdı Ziyaretlere gider davetlere icabet ederdi
Seyyid Abdülhakim Arvasi din bilgilerinde ve tasavvufun ince marifetlerinde derin bir derya idi Üniversite mensupları fen ve devlet adamları çözülemez sandıkları güç bilgileri sormaya gelir; sohbetinde dersinde bir saat kadar oturunca cevabını alır; sormaya lüzum kalmadan o bilgi ile doymuş olarak geri dönerdiTeveccühünü sevgisini kazananlar sayısız kerametlerini görürdü Çok mütevazi pek alçak gönüllüydü
Ders verdiği camiler
Eyyub Sultan Fatih Bayezid Bakırköy Kadıköy Beyoğlu'nda Ağa Camiileri kürsülerinde senelerce ilim neşretmiştir
Seyyid Abdülhakim Arvasi ayrıca Vefa Lisesi'nde öğretmenlik yaptı Sultan Selim Camii yanındaki Süleymaniyye Medresesinde tasavvuf müderrisi (profesörü) iken Er-Riyad-üt-Tasavvufiyye kitabını yazmıştır
1943 (H 1362)te Ankara'da vefat etti Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır 1943 (H 1362)te Ankara'da vefat etti Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır
ESERLERİ:
Tasavvuf hakkında risale büyüklüğünde çeşitli mektupları vardır
Mevlid okunmasının ve tespih kullanmanın başlangıç ve meşruiyeti hakkında bir risale Rabıta-i Şerife RisalesiSahabe-i Kiram ve Ecdad-ı Peygamberi risaleleri İslam Hukuku Keşkul ve Sefer-i Ahiret isimli eserleri ArabiFarisi ve Türkçe şiirleri pek kıymetlidir
Görüşleri
Abdülhakim Arvasi'nin kıymetli görüşlerinden biri şöyledir: "İnsanı kaplayan sıkıntıların birinci sebebi Hakk'a karşı şirk ve müşrikliktir İlim ve fen ilerlediği halde insanlığın ufuklarını sarmış olan fesad karanlığı hep şirkinimansızlığın vahdetsizliğin ve sevişmezliğin neticesidir Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın sevip sevilmedikçe ızdırap ve felaketten kurtulamazHakk'ı tanımadıkça Hakk'ı sevmedikçe Hak tealayı hakim bilipOna kulluk etmedikçe insanlar birbiri ile sevişemez Hak'dan ve Hak yolundan başka her ne düşünülse hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur
HAKKINDA YAZILANLAR
Yetiştirdiği seçkin din adamlarının en selahiyyetlisi; çeşitli din ve fen kitaplarının yazarı eczacı kimyager ve emekli öğretmen albay Hüseyin Hilmi Işık beyefendidir 1929'dan 1943 senesine kadar o büyük zattan ders almış Arabi ve Farisi tercümeler yaparak gençliğe hizmet için çalışmıştır Türkçe Arabi Farisi AlmancaFransızca ve Ingilizcenin yanında başka dillerde de çeşitli din kitapları neşretmiştir Bütün ilim ve feyziniAbdülhakim Arvasi'den aldığını eserlerinde belirtmektedir.