Sonsuzluğa yöneldim, gece karanlık ve sınırsızdı. Bütün genişliklere çevrildim, uzak yıldızlara, Samanyoluna ve yıldızlar ötesine kadar uzanarak sordum:
Gerçek nedir?
Gerçek, sonsuzluktur! dediler.
Sabah aydınlık ışıdı, Güneş pırıl pırıl ışıklarla dünyayı sarmaya başlayınca Güneşe döndüm ve sordum:
Gerçek nedir?
Gerçek, aydınlıktır! dedi.
Varlığa döndüm. Her şey yavaş yavaş canlanmaya toprakta tohumlar patlamaya, fidan büyümeye, yapraklar yeşillenmeye ve meyveler olgunlaşmaya başlamıştı. Sordum:
Gerçek nedir?
Gerçek, şu üzerinde dolaştığın yeryüzüdür! dedi.
Bir ihtiyara rastladım. Yıllar yaşamış, bir hikmete ulaşmıştı. Beni bir peygamber tebessümü ile karşıladı.
Gerçek nedir? diye sordum.
Gerçek, yaşamaktır! dedi.
Her şeyden kaçarak ıssızlığa yöneldim. Sessizlik içinde derinlik, derinlik içinde anlamlar doluydu.
Gerçek nedir? diye bağırdım.
Gerçek, barış ve huzurdur! diye yankılandı sesim.
Kalbime yöneldim. Bütün aydınlıkları ve insanları kucaklamak ve sıcaklıkla ısıtmak istiyordu. Ona da sordum:
Gerçek nedir?
Gerçek, sevgidir! Sana bu soruları sorduran, sonra da gerçek cevabını bulduran Allahı sevmektir! dedi.