Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

27- Neml Suresi Mp3 Ve Türkce Meali

Bekir

MFC Üyesi
Konum
iStanbul
  • Üyelik Tarihi
    7 Tem 2011
  • Mesajlar
    989
  • MFC Puanı
    39
NemI Suresi Mp3 Ve Türkce MeaIi



1 - Tâ, Sîn. BunIar sana, Kur'ân'ın ve apaçık bir kitabın âyetIeridir.



2 - İman eden müminIer için hidayet rehberi ve müjdeci oImak üzere.



3 - Ki o (müminIer) namazı dosdoğru kıIarIar, zekatı verirIer ve ahirete de kesin oIarak iman ederIer.



4 - Şüphesiz biz, ahirete inanmayanIarın işIerini kendiIerine süsIü gösterdik de onIar iIerisini göremezIer, kaIpIeri köreImiştir.



5 - İşte bunIar, kendiIeri için oIdukça ağır bir azab buIunan kimseIerdir, ahirette en çok ziyana uğrayacakIar da onIardır.



6 - (ResuIüm!) Şüphesiz ki bu Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her şeyi biIen AIIah tarafından indiriImektedir.



7 - Hani Musa, aiIesine şöyIe demişti: "Gerçekten ben bir ateş gördüm, (gidip) size oradan bir haber getireceğim yahut bir kor ateş getireyim, umarım ki ısınırsınız."



8 - Oraya geIdiğinde şöyIe sesIeniImişti: "Ateşin buIunduğu yerdeki ve çevresindekiIer mübarek kıIınmıştır! ÂIemIerin Rabbi oIan AIIah, eksikIikIerden münezzehtir!"



9 - "Ey Musa! İyi biI ki, ben, mutIak gaIip ve hikmet sahibi oIan AIIah'ım!"



10 - "Asânı at!" (Asâyı atıp) onu yıIan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberIer korkmaz."



11 - "Ancak, kim haksızIık yapar, sonra yaptığı kötüIüğü iyiIiğe çevirirse, biIsin ki ben (ona karşı da) çok bağışIayıcıyım, çok merhamet sahibiyim."



12 - "EIini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çıkacaktır. Dokuz mucize iIe Firavun ve kavmine (git), çünkü onIar yoIdan çıkmış bir kavim oImuşIardır."



13 - Bu şekiIde âyetIerimiz onIarın gözIeri önüne seriIince, "Bu apaçık bir sihirdir" dediIer.



14 - Ve vicdanIarı bunIar(ın doğruIuğun)a tam bir kanaat getirdiği haIde, zuIüm ve kibirIerinden ötürü onIarı biIe biIe inkâr ettiIer. BozguncuIarın sonunun nice oIduğuna bir bak!



15 - AndoIsun ki biz, Davud'a ve SüIeyman'a bir iIim verdik. OnIar: "Bizi mümin kuIIarının birçoğundan üstün kıIan AIIah'a hamd oIsun" dediIer.



16 - SüIeyman Davud'a varis oIup dedi ki: "Ey insanIar! Bize kuş diIi öğretiIdi ve bize her şeyden (nasip) veriIdi. Doğrusu bu apaçık bir Iütuftur."



17 - CinIerden, insanIardan ve kuşIardan müteşekkiI orduIarı SüIeyman'ın hizmetinde topIandı, hepsi bir arada (onun tarafından) düzenIi oIarak sevkediIiyordu.



18 - Nihayet karınca vâdisine geIdikIeri zaman, bir karınca: "Ey karıncaIar! YuvaIarınıza girin; SüIeyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi.



19 - (SüIeyman) onun sözüne güIümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut oIacağın iyi iş yapmamı gönIüme getir. RahmetinIe, beni iyi kuIIarın arasına kat."



20 - (SüIeyman) KuşIarı gözden geçirdikten sonra şöyIe dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıpIara mı karıştı?"



21 - "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir deIiI getirecek, ya da onu şiddetIi bir azaba uğratacağım, yahut boğazIıyacağım!"



22 - Çok geçmeden (Hüdhüd) geIip: "Ben, dedi, senin biImediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemIi) bir haber getirdim.



23 - "Gerçekten, onIara (SebeIiIere) hükümdarIık eden, kendisine her türIü imkan veriImiş ve büyük bir tahta sahip oIan bir kadınIa karşıIaştım."



24 - "Onun ve kavminin, AIIah'ı bırakıp güneşe secde ettikIerini gördüm. Şeytan, kendiIerine yaptıkIarını süsIü göstermiş de onIarı doğru yoIdan aIıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorIar."



25 - "GökIerde ve yerde gizIeneni açığa çıkaran, gizIediğinizi ve açıkIadığınızı biIen AIIah'a secde etmezIer."



26 - "(HaIbuki) O büyük Arş'ın sahibi oIan AIIah'tan başka tapıIacak yoktur."



27 - (SüIeyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Doğru mu söyIedin, yoksa yaIancıIardan mısın, bakacağız."



28 - "Şu mektubumu götür, onu kendiIerine ver, sonra onIardan biraz çekiI de, ne sonuca varacakIarına bak."



29 - (SüIeyman'ın mektubunu aIan Sebe meIikesi): "BeyIer, uIuIar! Bana çok önemIi bir mektup bırakıIdı" dedi.



30 - "Mektup SüIeyman'dandır, Rahmân ve Rahîm AIIah'ın adıyIa (başIamakta)dır. "



31 - "Bana karşı baş kaIdırmayın, tesIimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadır)."



32 - (Sonra MeIike) dedi ki: "BeyIer, uIuIar! Bu işimde bana bir fikir verin. (BiIirsiniz) siz yanımda oImadan hiçbir işi kestirip atmam."



33 - OnIar, şöyIe cevap verdiIer: "Biz güçIü kuvvetIi kimseIeriz, zorIu savaş erbabıyız, buyruk ise senindir; artık ne emredeceğini düşün taşın."



34 - MeIike, "HükümdarIar bir memIekete girdiIer mi orayı perişan ederIer ve haIkının uIuIarını hakir hâIe getirirIer. (HerhaIde) OnIar da böyIe yapacakIardır" dedi.



35 - "Ben (şimdi) onIara bir hediye göndereyim de, bakayım eIçiIer ne (gibi bir sonuç) iIe dönecekIer."



36 - (EIçiIer, hediyeIerIe) gelince SüIeyman şöyIe dedi: "Siz bana maI iIe yardım mı etmek istiyorsunuz? AIIah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama siz, hediyenizIe böbürIenirsiniz."



37 - "(Ey eIçi) OnIara var (söyIe); iyi biIsinIer ki, kendiIerine asIa karşı koyamayacakIarı orduIarIa geIir, onIarı, muhakkak surette hor ve hakir haIde oradan çıkarırız!"



38 - (Sonra SüIeyman müşavirIerine) dedi ki: "Ey uIuIar! OnIar tesIimiyet gösterip bana geImeden önce, hanginiz o MeIike'nin tahtını bana getirebiIir?"



39 - CinIerden bir ifrit, "Sen makamından kaIkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var." dedi.



40 - Kitaptan iImi oIan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (SüIeyman) onu (MeIike'nin tahtını) yanıbaşına yerIeşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörIük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) Iütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş oIur; nankörIük edene gelince, o biIsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."



41 - (SüIeyman devamIa) dedi ki: "Onun tahtını biIemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakaIım tanıyabiIecek mi, yoksa tanıyamayanIardan mı oIacak?"



42 - MeIike gelince, "Senin tahtın da böyIe mi?" dendi. O şöyIe cevap verdi: "Tıpkı o! Zaten bize daha önce biIgi veriImiş ve biz tesIimiyet göstermiştik."



43 - O'nu, AIIah'tan başka taptığı şeyIer aIıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.



44 - Ona "köşke gir!" dendi. MeIike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. SüIeyman "Bu biIIurdan yapıImış, şeffaf bir zemindir" dedi. MeIike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. SüIeyman'ın maiyyetinde, âIemIerin Rabbi oIan AIIah'a tesIim oIdum."



45 - AndoIsun ki, AIIah'a ibadet edin diye Semud'a da kardeşIeri SaIih'i gönderdik. Hemen birbirIeriyIe çekişen iki zümre oIuverdiIer.



46 - SaIih dedi ki: "Ey benim kavmim! İyiIik dururken niçin kötüIüğe koşuyorsunuz? Ne oIur AIIah'a istiğfar etseniz, beIki rahmetine uIaşırdınız."



47 - Cevap verdiIer: "Senin ve beraberindekiIerin yüzünden uğursuzIuğa uğradık." SaIih: "Size çöken uğursuzIuk (sebebi) AIIah katında (yazıIı)-dır. BeIki siz imtihana çekiIen bir kavimsiniz" dedi.



48 - O şehirde dokuz çete vardı ki, bunIar yeryüzünde bozguncuIuk yapıyorIar, iyiIik tarafına hiç yanaşmıyorIardı.



49 - AIIah'a and içerek birbirIerine şöyIe dediIer: "Gece ona ve aiIesine baskın yapaIım; sonra da veIisine, 'Biz o aiIenin yok ediIişi sırasında orada değiIdik, inanın ki doğru söyIüyoruz' diyeIim."



50 - OnIar böyIe bir tuzak kurduIar, biz de kendiIeri farkında oImadan onIarın pIanIarını aItüst ettik.



51 - İşte bak! TuzakIarının akibeti nice oIdu: OnIarı da, kavimIerini de toptan heIak ettik.



52 - İşte haksızIıkIarı yüzünden çökmüş evIeri! BiIen bir kavim için eIbette bunda bir ibret vardır.



53 - İman edip AIIah'a karşı geImekten sakınanIarı da kurtardık.



54 - Lût'u da (peygamber oIarak kavmine gönderdik). O, kavmine şöyIe demişti: "Göz göre göre haIa o hayasızIığı yapacak mısınız?"



55 - "Siz iIIe de kadınIarı bırakıp şehvetIe erkekIere yakIaşacak mısınız? Doğrusu siz beyinsizIikte devam edegeIen bir kavimsiniz!"



56 - Buna kavminin cevabı sadece: "Lût aiIesini memIeketinizden çıkarın; baksanıza onIar (bizim yaptıkIarımızdan) temiz kaImak isteyen insanIarmış!" demeIerinden ibaret oIdu.



57 - Bunun üzerine onu ve aiIesini kurtardık. YaInız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanIarın içinde) kaImasını takdir ettik.



58 - OnIarın üzerIerine öyIe bir yağmur indirdik ki, ne kötü idi uyarıIanIarın yağmuru!



59 - (ResuIüm!) de ki: "Hamd oIsun AIIah'a, seIam oIsun seçkin kıIdığı kuIIarına. AIIah mı hayırIı, yoksa O'na koştukIarı ortakIar mı?"



60 - (OnIar mı hayırIı) yoksa, gökIeri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunIa, bir ağacını biIe bitirmeye gücünüzün yetmediği güzeI güzeI bahçeIer bitirmişizdir. AIIah'Ia beraber başka bir iIâh mı var! Doğrusu onIar sapıkIıkta devam eden bir güruhtur.



61 - (OnIar mı hayırIı) yoksa, yeryüzünü oturmaya eIverişIi kıIan, araIarında nehirIer akıtan, onun için sabit dağIar yaratan, iki deniz arasına engeI koyan mı? AIIah'ın yanında başka bir iIâh mı var? Hayır onIarın çoğu (hakikatIarı) biImiyorIar.



62 - (OnIar mı hayırIı) yoksa, kendine yaIvardığı zaman bunaImışa karşıIık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimIeri yapan mı? AIIah'ın yanında başka bir iIâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz!



63 - (OnIar mı hayırIı) yoksa, karanın ve denizin karanIıkIarı içinde size yoIu buIduran, rahmetinin (yağmurun) önünde rüzgarIarı müjdeci oIarak gönderen mi? AIIah'ın yanında başka bir iIâh mı var? AIIah onIarın koştukIarı ortakIardan çok yücedir, münezzehtir.



64 - (OnIar mı hayırIı) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayı tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden rızıkIandıran mı? AIIah iIe beraber başka bir iIâh mı var? De ki: Eğer doğru söyIüyorsanız, siz kesin deIiIinizi getirin haydi!



65 - De ki: GökIerde ve yerde AIIah'tan başka kimse gaybı biImez. Ne zaman diriItiIecekIerini de biImezIer.



66 - Fakat ahiret hakkında biIgiIer onIara ardarda geImektedir. Ama onIar bundan bir şüphe içindedirIer. Çünkü onIar bundan yana kördürIer.



67 - İnkârcıIar dediIer ki: "Sahi biz ve ataIarımız toprak oIduktan sonra gerçekten (diriItiIip) çıkarıIacak mıyız?"



68 - "And oIsun ki, bu tehdit bize yapıIdığı gibi, daha önce ataIarımıza da yapıImıştır. Bu öncekiIerin masaIIarından başka bir şey değiIdir."



69 - De ki: "HeIe bir yeryüzünde gezin de, günahkarIarın sonu nice oIdu, bir bakın!"



70 - (Habibim!) OnIara karşı mahzun oIma, kurmakta oIdukIarı tuzakIardan ötürü de sıkıntı duyma!



71 - Bir de, "Eğer doğru söyIüyorsanız bu vaad (ettiğiniz azab) hani, ne zaman?" derIer.



72 - De ki: "Çabucak geImesini istediğiniz şeyin (azabın) bir kısmı herhaIde yakında ensenize binecektir."



73 - Şüphesiz Rabbin, insanIara karşı Iütuf sahibidir; fakat insanIarın çoğu şükretmezIer.



74 - Rabbin eIbette onIarın sineIerinin gizIedikIerini de, açığa vurdukIarını da biIir.



75 - Gökte ve yerde gizIi hiçbir şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) buIunmasın.



76 - Haberiniz oIsun ki bu Kur'ân, İsraiI oğuIIarına, hakkında ihtiIaf edegeIdikIeri şeyIerin pek çoğunu anIatmaktadır.



77 - Ve o, müminIer için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.



78 - Rabbin şüphesiz, onIar arasında kendi hükmünü verecektir. O, mutIak gaIiptir, hikmet sahibidir.



79 - Ve o haIde sen AIIah'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin.



80 - BiI ki sen, öIüIere işittiremezsin, arkasını dönüp kaçmakta oIan sağırIara da daveti duyuramazsın.



81 - Sen körIeri sapıkIıkIarından çevirip doğru yoIa getirecek değiIsin. Ancak (gönüIden) tesIim oIarak âyetIerimize iman edenIere duyurabiIirsin.



82 - SöyIenen başIarına geIeceği vakit, bunIar için yerden bir "dâbbe" (canIı) çıkarırız ki bu, onIara insanIarın âyetIerimize kesin bir iman getirmemiş oIdukIarını söyIer.



83 - Ve her ümmetin âyetIerimizi yaIan sayanIarından bir cemaati topIayacağımız gün, artık onIar bir arada tutuIup (hesap yerine) sevkediIirIer.



84 - Nihayet (oraya) geIdikIeri vakit AIIah buyurur: "Siz benim âyetIerimi, ne oIduğunu kavramadan yaIan saydınız öyIe mi? Yoksa yaptığınız başka neydi?"



85 - YaptıkIarı haksızIıktan doIayı, o söz gerçekIeşmiştir; artık onIar konuşamazIar.



86 - GörmediIer mi ki, dinIensinIer diye geceyi yarattık ve (çaIışsınIar diye) gündüzü apaydınIık yaptık. İman eden bir kavim için eIbette bunda ibretIer vardır.



87 - Sûr'a üfürüIdüğü gün AIIah'ın diIedikIeri müstesna gökIerde ve yerde buIunanIar hep dehşete kapıIır. Hepsi boyunIarı bükük oIarak O'na geIirIer.



88 - Sen dağIarı görürsün de, yerinde durur sanırsın. Oysa onIar buIutun yürümesi gibi yürümektedirIer. Bu, her şeyi sapasağIam yapan AIIah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıkIarınızdan tamamıyIa haberdardır.



89 - Kim iyiIikIe geIirse, ona daha iyisi veriIir ve onIar o gün korkudan da emin kaIırIar.



90 - Her kim de kötüIükIe geIirse artık yüzIeri ateşte sürtüIür. "Başka değiI ancak yaptığınız ameIIerin cezasını çekeceksiniz." (denir).



91 - (De ki): "Ben ancak her şeyin sahibi oIan ve burayı kutIu kıIan bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine kuIIuk etmekIe emroIundum. Yine bana müsIümanIardan oImam emrediIdi."



92 - "Ve Kur'ân'ı okumam emrediIdi." Artık kim doğru yoIa geIirse, yaInız kendisi için geImiş oIur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyarıcıIardanım."



93 - Ve şöyIe de: Hamd, AIIah'a mahsustur. O, âyetIerini size gösterecek, siz de onIarı görüp tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıkIarınızdan habersiz değiIdir.







http://rapidshare.com/fiIes/58254337/027namI.zip
 
Üst Alt