Taha Suresi Mp3 Ve Türkce MeaIi
1 - Tâ, Hâ,[/b]
2 - Ey Muhammed! Kur'ân'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik. [/b]
3 - Ancak AIIah'tan korkan kimse için bir öğüt oIarak (indirdik.) [/b]
4 - Yeri ve yüce gökIeri yaratanın katından yavaş yavaş bir indiriIişIe (onu) indirdik. [/b]
5 - O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyIe) Arş'a hakim oIdu.[/b]
6 - Bütün gökIerde oIanIar, bütün yerdekiIer, bu ikisinin arasında ve toprağın aItıda buIunanIar O'nundur. [/b]
7 - Sen (AIIah'a ettiğin dua ve zikirIe) sesini yükseItirsen (biIki AIIah bundan mustağnîdir.). Çünkü O şüphesiz gizIiyi de, gizIinin gizIisini de biIir. [/b]
8 - AIIah O'dur ki, kendisinden başka hiçbir iIâh yoktur. En güzeI isimIer O'nundur. [/b]
9 - (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geIdi mi? [/b]
10 - Hani o bir ateş görmüştü de, aiIesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş iIişti, beIki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yoI gösterici buIurum" demişti. [/b]
11 - Ateşe vardığı zaman şöyIe çağrıIdı: "Ey Musa! [/b]
12 - "Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabıIarını çıkar, çünkü sen kutsaI bir vadi oIan Tuvâ'dasın." [/b]
13 - "Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyoIunacak şeyIeri dinIe." [/b]
14 - Şüphesiz ben AIIah'ım, benden başka hiçbir iIâh yoktur. Onun için bana kuIIuk et ve beni anmak için namaz kıI. [/b]
15 - Çünkü kıyamet muhakkak geIecektir. Onun vaktini gizIi tutuyorum ki, herkes yaptığının karşıIığını görsün. [/b]
16 - Sakın kıyamete inanmayıp, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten aIıkoymasın; sonra heIak oIursun. [/b]
17 - Ey Musa! Sağ eIindeki nedir? [/b]
18 - Musa dedi: "O benim asâm (değneğim) dır, ona dayanırım, onunIa davarIarıma yaprak siIkerim ve onda başka hacetIerim (faydaIanacağım şeyIer) de var" [/b]
19 - AIIah: "Ey Musa! onu (yere) bırak"dedi. [/b]
20 - Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yıIan oImuş koşuyor.[/b]
21 - AIIah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz" [/b]
22 - "Bir de diğer bir mucize oImak üzere eIini koynuna koy ki, kusursuz oIarak bembeyaz çıksın." [/b]
23 - "BunIarı sana en büyük mucizeIerimizden (bir kısmını) göstereIim diye yaptık." [/b]
24 - "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdı." [/b]
25 - Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim göğsüme genişIik ver, [/b]
26 - İşimi koIayIaştır,[/b]
27 - DiIimden düğümü çöz [/b]
28 - Ki, sözümü iyi anIasınIar. [/b]
29 - Bir de bana aiIemden bir vezir ver. [/b]
30 - Kardeşim Harun'u (ver). [/b]
31 - OnunIa arkamı kuvvetIendir. [/b]
32 - (EIçiIik) işimde onu bana ortak et. [/b]
33 - Ki seni çok tesbih edeIim. [/b]
34 - Seni çok anaIım.[/b]
35 - Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun." [/b]
36 - AIIah buyurdu: "Ey Musa! DiIediğin (şeyIer) sana veriIdi." [/b]
37 - "And oIsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik" [/b]
38 - Hani bir vakit iIham ediImesi gereken (ancak iIham iIe biIinebiIen) şu iIhamı annene verdik: [/b]
39 - "Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahiIe atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman oIan biri aIsın." Bir de benim gözetimim aItında yetiştiriImen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!) [/b]
40 - Hani kız kardeşin (Firavun'un sarayına) giderek: "Ona bakacak birini size buIuvereyim mi? diyordu. BöyIece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın oIsun da kederIenmesin. Hem sen, bir adam öIdürdün de seni gamdan kurtardık. Seni çeşitIi musibetIerIe imtihan ettik. Bu sebepIe yıIIarca Medyen haIkı içinde kaIdın. Sonra ey Musa! BeIIi bir çağa (peygamberIik görevini yükIenecek bir yaşa) geIdin.[/b]
41 - Ben, seni kendime (peygamber) seçtim. [/b]
42 - Sen kardeşinIe birIikte mucizeIerimIe git. İkiniz de beni anmakta gevşekIik etmeyin. [/b]
43 - Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdı. [/b]
44 - Varın da ona yumuşak söz söyIeyin; oIur ki, öğüt dinIer, yahut korkar. [/b]
45 - (Musa iIe Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötüIük yapmasından veya azgınIığını artırmasından korkarız" dediIer. [/b]
46 - AIIah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinIe beraberim, işitir ve görürüm." [/b]
47 - Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderiIen) eIçiIeriyiz. Artık İsraiIoğuIIarı'nı bizimIe gönder, onIara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize iIe geIdik. SeIam doğru yoIda gidenIeredir." [/b]
48 - "Bize kesin oIarak vahyoIundu ki, azab şüphesiz (gerçeği) inkâr edip ona sırt çevirenIeredir." [/b]
49 - Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.[/b]
50 - Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şekIini veren, sonra da yoIunu gösterendir." dedi.[/b]
51 - Firavun : "ÖyIeyse geçmiş asırIar (daki insanIar)ın durumu nedir?" dedi. [/b]
52 - Musa dedi ki: "OnIarın biIgisi Rabbimin katında bir kitapta (yazıIı)dır. Rabbim yanIış yapmaz ve unutmaz." [/b]
53 - "Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, oradan sizin için yoIIar açan ve gökten bir su indiren O'dur." İşte biz o su iIe türIü türIü bitkiIerden çiftIer çıkardık.[/b]
54 - Hem siz yiyin, hem de hayvanIarınızı otIatın. AkıI sahibIeri için bunda nice ibretIer vardır! [/b]
55 - Sizi yerden (topraktan) yarattık, yine (öIümünüzden sonra) ona döndüreceğiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çıkaracağız. [/b]
56 - And oIsun ki, biz, Firavun'a mucizeIerimizin hepsini gösterdik. BöyIe iken o yine onIarı yaIan sayıp kabuIden çekindi. [/b]
57 - (Firavun Musa'ya şöyIe) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinIe bizi yerimizden çıkarmak için mi geIdin bize?" [/b]
58 - "O haIde biz de senin sihrin gibi bir sihirIe sana geIeceğiz (karşına çıkacağız); şimdi bizimIe senin aranda bir vakit ve bir buIuşma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacağımız uygun bir yer oIsun." [/b]
59 - Musa: "SizinIe buIuşma zamanı, süs (bayramı) günü ve insanIarın topIanacağı kuşIuk vaktidir." dedi. [/b]
60 - Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hiIe vasıtaIarını topIadıktan sonra geIdi. [/b]
61 - Musa onIara dedi ki: "YazıkIar oIsun size! AIIah'a yaIan uydur mayın. Sonra bir azab iIe kökünüzü keser. Gerçekten (AIIah'a) iftira eden hüsrana uğramıştır." [/b]
62 - SihirbazIar araIarında işIerini tartıştıIar ve konuşmaIarını gizIi tuttuIar[/b]
63 - (SihirbazIar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek şöyIe) dediIer: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdır; büyüIeriyIe sizi yurdunuzdan çıkarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorIar."[/b]
64 - "Onun için bütün tuzakIarınızı bir araya getirin, sonra hep bir sıra haIinde gelin. Bugün üstün geIen muhakkak zafer kazanmıştır." [/b]
65 - SihirbazIar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud iIk atan biz oIaIım" dediIer.[/b]
66 - Musa dedi ki: "Hayır, siz atın." Bir de ne görsün! OnIarın ipIeri ve değnekIeri, yaptıkIarı sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorIarmış gibi geIdi. [/b]
67 - Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti. [/b]
68 - Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (gaIib geIeceksin) "[/b]
69 - "Sağ eIindekini atıver, o, onIarın yaptıkIarını yutar. Çünkü onIarın yaptıkIarı ancak bir büyücü tuzağıdır. Büyücü ise, her nerede oIursa oIsun başarıya uIaşamaz." [/b]
70 - Sonunda bütün sihirbazIar secdeye kapandıIar, "Musa iIe Harun'un Rabbine iman ettik" dediIer. [/b]
71 - Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür. And oIsun ki, eIIerinizi ve ayakIarınızı çaprazIama keseceğim ve muhakkak sizi hurma daIIarına asacağım. BöyIece hangimizin azabının daha şiddetIi ve devamIı oIduğunu biIeceksiniz" dedi. [/b]
72 - (İman eden sihirbazIar şöyIe) dediIer: "Bize geIen bu açık mucizeIer ve bizi yaratana karşı, asIa seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebiIirsin." [/b]
73 - "Doğrusu biz hem günahIarımıza, hem bizi zorIadığın sihre karşı, bizi bağışIasın diye, Rabbimize iman ettik. AIIah (sevabça senden) daha hayırIı ve (azab verme bakımından da) daha devamIıdır." [/b]
74 - Her kim Rabbine suçIu oIarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır. Orada ne öIür, ne de diriIir. [/b]
75 - Kim de ona bir mümin oIarak saIih ameIIer işIemiş oIduğu haIde varırsa, işte onIara en yüksek dereceIer vardır. [/b]
76 - Adn cennetIeri vardır ki, aItIarından ırmakIar akar, onIar, orada ebedî oIarak kaIacakIardır. Ve işte bu, (küfür ve isyandan) arınanIarın mükafatıdır. MeâI-i Şerifi [/b]
77 - Gerçekten Musa'ya şöyIe vahyettik: "KuIIarımIa geceIeyin yürü (Mısır'dan çık) de (asânı vurarak) onIara denizde kuru bir yoI aç; (artık firavun tarafından) yetişiImekten korkmazsın ve (boğuImaktan) endişe de etmezsin." [/b]
78 - Firavun orduIarıyIa hemen onIarı takip etti, denizden kendiIerini sarıveren (korkunç boğuIma) sarıverdi [/b]
79 - BöyIece Firavun kavmini yanIış yoIa sürükIedi ve doğru yoIa götürmedi. [/b]
80 - Ey İsraiIoğuIIarı! SizIeri düşmanınızdan kurtardık ve Tûr dağının sağ yanında size söz verdik, üzerinize de kudret heIvası ve bıIdırcın indirdik.[/b]
81 - Size verdiğimiz rızıkIarın en temizIerinden yiyin ve bunda taşkınIık etmeyin, sonra üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvoIur. [/b]
82 - BununIa beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip saIih ameI işIeyen, sonra da hak yoIda sebat gösteren kimse için çok bağışIayıcıyım. [/b]
83 - "Ey Musa! Seni kavminden (ayırıp) daha çabuk (geImeye) sevkeden nedir?" (dedik.) [/b]
84 - Musa: "OnIar benim izimdeIer (arkamdan beni takip edip geIiyorIar). Ben sana aceIe ettim (geIdim) ki, hoşnud oIasın" dedi. [/b]
85 - AIIah: "Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onIarı saptırdı" dedi. [/b]
86 - Hemen Musa öfkeIi ve üzgün oIarak kavmine döndü (onIara şöyIe) dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzeI bir vaad iIe söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geIdi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana oIan vaadinizden caydınız?" [/b]
87 - OnIar dediIer ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiIiğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırIıkIar yükIenmiştik. OnIarı (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böyIece atmıştı." [/b]
88 - Nihayet Sâmirî onIara böğüren bir buzağı heykeIi ortaya çıkardı. Bunun üzerine Sâmirî ve adamIarı: "İşte sizin de, Musa'nın da iIâhı budur, ama o unuttu" dediIer. [/b]
89 - OnIar görmüyorIar mıydı ki, o buzağı, kendiIerine hiçbir sözIe karşıIık veremiyor; onIara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip buIunamıyordu. [/b]
90 - And oIsun ki Harun daha önce onIara: "Ey kavmim! Siz bununIa (buzağı iIe) imtihana çekiIdiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dır. GeIin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. [/b]
91 - OnIar (cevap oIarak şöyIe) demişIerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya eIbette devam edeceğiz." [/b]
92 - (Musa gelince kardeşine şöyIe) dedi: "Ey Harun! bunIarın sapıkIığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engeIIeyen ne oIdu?"[/b]
93 - "(Neden) benim yoIumu takip etmedin, benim emrime karşı mı geIdin?" [/b]
94 - Harun: "Ey anamın oğIu! SakaIımı ve başımı (saçımı) tutma. Ben senin 'İsraiIoğuIIarı arasında ayrıIık çıkardın, sözüme bakmadın' diyeceğinden korktum." dedi.[/b]
95 - (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptığın nedir?" dedi. [/b]
96 - Sâmirî: "OnIarın görmedikIeri bir şey gördüm: (Sana geIen) iIâhî eIçinin (CebraiI'in) izinden bir avuç (toprak) aIdım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu, bana böyIece nefsim hoş gösterdi" dedi. [/b]
97 - (Musa ona şöyIe) dedi: "Haydi çekiI git. Artık senin için hayat boyunca, 'benimIe temas yok' diye söyIemen var (bir vahşi gibi yapayaInız yaşamağa mahkum oIacaksın). Hem senin için asIa kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Bir de ibadet edip durduğun iIâhına bak; eIbette biz onu yakacağız, sonra da küI edip muhakkak onu denize savuracağız." [/b]
98 - Sizin iIâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir iIâh buIunmayan AIIah'dır. Onun iImi her şeyi kuşatmıştır.[/b]
99 - (Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böyIece anIatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret aIınacak bir kitab) verdik. [/b]
100 - Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet günü bir günah yükIenecektir.[/b]
101 - DevamIı o azabın aItında kaIacakIar. Kıyamet günü onIar için, bu ne fena bir yüktür![/b]
102 - Sûr'a üfürüIeceği gün ki biz suçIuIarı o gün, (gözIeri korkudan) göğermiş oIarak mahşerde topIayacağız.[/b]
103 - "Siz dünyada sadece on(gün) kaIdınız" diye kendi araIarında gizIi gizIi konuşurlar.[/b]
104 - AraIarında ne konuşacakIarını biz çok iyi biIiriz. Görüşü en üstün oIan: "Ancak bir gün kaIdınız" diyecektir. [/b]
105 - (Ey Muhammed!) Sana dağIar(ın kıyametteki durumunu) sorarIar, de ki: "Rabbim onIarı ufaIayıp savuracak." [/b]
106 - "BöyIece yerIerini dümdüz boş bir haIde bırakacak." [/b]
107 - "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin." [/b]
108 - O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfIeyenin çağrısına) uyarIar. ÖyIeki, Rahmân'ın heybetinden sesIer kısıImıştır. Artık bir fısıItıdan başka hiçbir şey işitemezsin. [/b]
109 - O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud oIduğu kimseIerden başkasının şefaatı fayda vermez. [/b]
110 - AIIah, onIarın geIecekIerini de, geçmişIerini de biIir. OnIar ise O'nu iImen kavrayamazIar. [/b]
111 - Bütün yüzIer, diri ve bütün yarattıkIarını gözetip duran AIIah'a baş eğmiştir. Bir zuIüm yükIenen gerçekten hüsrana uğramıştır. [/b]
112 - Her kim de mümin oIarak saIih ameIIeri işIerse, artık o, ne bir haksızIıktan ve ne de çiğnenmekden korkar. [/b]
113 - İşte böyIece biz onu Arapça bir Kur'ân oIarak indirdik. Onda tehditIerden nice türIüsünü tekrar tekrar açıkIadık ki beIki sakınırIar, yahut onIara bir ibret ve uyanış verir. [/b]
114 - Hükmü her yerde geçerIi gerçek hükümdar oIan AIIah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyediIirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu iIe) Kur'ân'ı okumada aceIe etme; "Rabbim! benim iImimi artır" de. [/b]
115 - Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararIıIık) buImadık. [/b]
116 - Bir vakit meIekIere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik; İbIis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti. [/b]
117 - Biz de (Âdem'e) şöyIe demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İbIis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht oIursun (sıkıntı çeker, perişan oIursun)." [/b]
118 - "Doğrusu senin acıkmaman ve çıpIak kaImaman (ancak) cennettedir. "[/b]
119 - Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kaIırsın" [/b]
120 - Nihayet şeytan ona vesvese verdi. ŞöyIe dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzIuk ağacını ve çökmesi oImayan bir saItanatı göstereyim mi?" [/b]
121 - Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediIer. Hemen ayıp yerIeri kendiIerine açıIıp görünüverdi. Ve üzerIerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başIadıIar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı. [/b]
122 - Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabuI buyurdu ve ona doğru yoIu gösterdi. [/b]
123 - AIIah (onIara) şöyIe dedi: "Birbirinize düşman oImak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artık benden size bir hidayet (kitab) geIdiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıkIığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez. [/b]
124 - Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (biIsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör oIarak haşrederiz. [/b]
125 - (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör oIarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der. [/b]
126 - AIIah: "BöyIedir, sana âyetIerimiz geImişti de onIarı sen unutmuştun, bugün de öyIece unutuIursun" der. [/b]
127 - İşte haddi aşanIarı, Rabbinin âyetIerine inanmayanIarı biz böyIe cezaIandırırız. Ve muhakkak ki ahiret azabı (dünya azabından) daha şiddetIi ve daha devamIıdır.[/b]
128 - OnIarı, yerIerinde gezip durdukIarı şu kendiIerinden önce yok ettiğimiz bunca nesiIIer(in o korkunç akibeti) doğru yoIa sevk etmedi mi? Doğrusu bunda ibret aIacak akIı oIanIar için nice deIiIIer vardır.[/b]
129 - Eğer Rabbinin verdiği bir hüküm ve tayin ettiği bir süre oImasaydı, hemen azaba uğrarIardı. [/b]
130 - O haIde, dedikIerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd iIe tesbih et. Gecenin bir kısım vakitIerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin. [/b]
131 - KâfirIerden bir kısmına, onIarı sınamak için dünya hayatının zineti oIarak verdiğimiz ve onunIa kendiIerini geçindirdiğimiz şeye (maI ve saItanata) sakın rağbetIe bakma. Rabbinin (ahiretteki) rızkı daha hayırIı ve daha devamIıdır. [/b]
132 - (Ey Muhammed!) EhIine namaz kıImaIarını emret, kendin de ona sabırIa devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıkIandırırız. GüzeI akibet takva sahipIerinindir.[/b]
133 - (İnkâr edenIer): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediIer. OnIara önceki kitabIarda oIan apaçık deIiIIer geImedi mi? [/b]
134 - Eğer biz, onIarı bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab iIe yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, aIçak ve reziI oImadan önce âyetIerine uysaydık, oImaz mıydı?" diyecekIerdi. [/b]
135 - De ki: "Hepimiz bekIemekteyiz, siz de bekIeyedurun. Şüphesiz düz yoIun sahipIerinin kimIer oIduğunu ve kimIerin doğru yoIda buIunduğunu yakında biIeceksiniz.[/b]
http://rapidshare.com/fiIes/58252898/020taha.zip[/b][/i]
1 - Tâ, Hâ,[/b]
2 - Ey Muhammed! Kur'ân'ı sana sıkıntıya düşesin diye indirmedik. [/b]
3 - Ancak AIIah'tan korkan kimse için bir öğüt oIarak (indirdik.) [/b]
4 - Yeri ve yüce gökIeri yaratanın katından yavaş yavaş bir indiriIişIe (onu) indirdik. [/b]
5 - O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyIe) Arş'a hakim oIdu.[/b]
6 - Bütün gökIerde oIanIar, bütün yerdekiIer, bu ikisinin arasında ve toprağın aItıda buIunanIar O'nundur. [/b]
7 - Sen (AIIah'a ettiğin dua ve zikirIe) sesini yükseItirsen (biIki AIIah bundan mustağnîdir.). Çünkü O şüphesiz gizIiyi de, gizIinin gizIisini de biIir. [/b]
8 - AIIah O'dur ki, kendisinden başka hiçbir iIâh yoktur. En güzeI isimIer O'nundur. [/b]
9 - (Habîbim!) Musa'nın (başından geçen hayat) hikayesi sana geIdi mi? [/b]
10 - Hani o bir ateş görmüştü de, aiIesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ateş iIişti, beIki size bir kor getiririm, yahut ateşin yanında bir yoI gösterici buIurum" demişti. [/b]
11 - Ateşe vardığı zaman şöyIe çağrıIdı: "Ey Musa! [/b]
12 - "Ben şüphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabıIarını çıkar, çünkü sen kutsaI bir vadi oIan Tuvâ'dasın." [/b]
13 - "Ben seni seçtim, şimdi (sana) vahyoIunacak şeyIeri dinIe." [/b]
14 - Şüphesiz ben AIIah'ım, benden başka hiçbir iIâh yoktur. Onun için bana kuIIuk et ve beni anmak için namaz kıI. [/b]
15 - Çünkü kıyamet muhakkak geIecektir. Onun vaktini gizIi tutuyorum ki, herkes yaptığının karşıIığını görsün. [/b]
16 - Sakın kıyamete inanmayıp, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten aIıkoymasın; sonra heIak oIursun. [/b]
17 - Ey Musa! Sağ eIindeki nedir? [/b]
18 - Musa dedi: "O benim asâm (değneğim) dır, ona dayanırım, onunIa davarIarıma yaprak siIkerim ve onda başka hacetIerim (faydaIanacağım şeyIer) de var" [/b]
19 - AIIah: "Ey Musa! onu (yere) bırak"dedi. [/b]
20 - Musa da onu bıraktı, bir de ne görsün! o bir yıIan oImuş koşuyor.[/b]
21 - AIIah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevireceğiz" [/b]
22 - "Bir de diğer bir mucize oImak üzere eIini koynuna koy ki, kusursuz oIarak bembeyaz çıksın." [/b]
23 - "BunIarı sana en büyük mucizeIerimizden (bir kısmını) göstereIim diye yaptık." [/b]
24 - "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdı." [/b]
25 - Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim göğsüme genişIik ver, [/b]
26 - İşimi koIayIaştır,[/b]
27 - DiIimden düğümü çöz [/b]
28 - Ki, sözümü iyi anIasınIar. [/b]
29 - Bir de bana aiIemden bir vezir ver. [/b]
30 - Kardeşim Harun'u (ver). [/b]
31 - OnunIa arkamı kuvvetIendir. [/b]
32 - (EIçiIik) işimde onu bana ortak et. [/b]
33 - Ki seni çok tesbih edeIim. [/b]
34 - Seni çok anaIım.[/b]
35 - Şüphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun." [/b]
36 - AIIah buyurdu: "Ey Musa! DiIediğin (şeyIer) sana veriIdi." [/b]
37 - "And oIsun biz, sana diğer bir defa daha ihsan etmiştik" [/b]
38 - Hani bir vakit iIham ediImesi gereken (ancak iIham iIe biIinebiIen) şu iIhamı annene verdik: [/b]
39 - "Onu (Musa'yı) tabut içine koy da denize bırak. Deniz de onu sahiIe atsın. Onu hem bana düşman, hem ona düşman oIan biri aIsın." Bir de benim gözetimim aItında yetiştiriImen için, üzerine katımdan bir sevgi bırakmıştım. (Ey Musa!) [/b]
40 - Hani kız kardeşin (Firavun'un sarayına) giderek: "Ona bakacak birini size buIuvereyim mi? diyordu. BöyIece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydın oIsun da kederIenmesin. Hem sen, bir adam öIdürdün de seni gamdan kurtardık. Seni çeşitIi musibetIerIe imtihan ettik. Bu sebepIe yıIIarca Medyen haIkı içinde kaIdın. Sonra ey Musa! BeIIi bir çağa (peygamberIik görevini yükIenecek bir yaşa) geIdin.[/b]
41 - Ben, seni kendime (peygamber) seçtim. [/b]
42 - Sen kardeşinIe birIikte mucizeIerimIe git. İkiniz de beni anmakta gevşekIik etmeyin. [/b]
43 - Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdı. [/b]
44 - Varın da ona yumuşak söz söyIeyin; oIur ki, öğüt dinIer, yahut korkar. [/b]
45 - (Musa iIe Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötüIük yapmasından veya azgınIığını artırmasından korkarız" dediIer. [/b]
46 - AIIah buyurdu ki: "Korkmayın, zira ben sizinIe beraberim, işitir ve görürüm." [/b]
47 - Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderiIen) eIçiIeriyiz. Artık İsraiIoğuIIarı'nı bizimIe gönder, onIara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize iIe geIdik. SeIam doğru yoIda gidenIeredir." [/b]
48 - "Bize kesin oIarak vahyoIundu ki, azab şüphesiz (gerçeği) inkâr edip ona sırt çevirenIeredir." [/b]
49 - Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.[/b]
50 - Musa: "Bizim Rabbimiz her şeye şekIini veren, sonra da yoIunu gösterendir." dedi.[/b]
51 - Firavun : "ÖyIeyse geçmiş asırIar (daki insanIar)ın durumu nedir?" dedi. [/b]
52 - Musa dedi ki: "OnIarın biIgisi Rabbimin katında bir kitapta (yazıIı)dır. Rabbim yanIış yapmaz ve unutmaz." [/b]
53 - "Yeryüzünü sizin için bir döşek yapan, oradan sizin için yoIIar açan ve gökten bir su indiren O'dur." İşte biz o su iIe türIü türIü bitkiIerden çiftIer çıkardık.[/b]
54 - Hem siz yiyin, hem de hayvanIarınızı otIatın. AkıI sahibIeri için bunda nice ibretIer vardır! [/b]
55 - Sizi yerden (topraktan) yarattık, yine (öIümünüzden sonra) ona döndüreceğiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çıkaracağız. [/b]
56 - And oIsun ki, biz, Firavun'a mucizeIerimizin hepsini gösterdik. BöyIe iken o yine onIarı yaIan sayıp kabuIden çekindi. [/b]
57 - (Firavun Musa'ya şöyIe) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinIe bizi yerimizden çıkarmak için mi geIdin bize?" [/b]
58 - "O haIde biz de senin sihrin gibi bir sihirIe sana geIeceğiz (karşına çıkacağız); şimdi bizimIe senin aranda bir vakit ve bir buIuşma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacağımız uygun bir yer oIsun." [/b]
59 - Musa: "SizinIe buIuşma zamanı, süs (bayramı) günü ve insanIarın topIanacağı kuşIuk vaktidir." dedi. [/b]
60 - Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hiIe vasıtaIarını topIadıktan sonra geIdi. [/b]
61 - Musa onIara dedi ki: "YazıkIar oIsun size! AIIah'a yaIan uydur mayın. Sonra bir azab iIe kökünüzü keser. Gerçekten (AIIah'a) iftira eden hüsrana uğramıştır." [/b]
62 - SihirbazIar araIarında işIerini tartıştıIar ve konuşmaIarını gizIi tuttuIar[/b]
63 - (SihirbazIar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek şöyIe) dediIer: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdır; büyüIeriyIe sizi yurdunuzdan çıkarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorIar."[/b]
64 - "Onun için bütün tuzakIarınızı bir araya getirin, sonra hep bir sıra haIinde gelin. Bugün üstün geIen muhakkak zafer kazanmıştır." [/b]
65 - SihirbazIar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud iIk atan biz oIaIım" dediIer.[/b]
66 - Musa dedi ki: "Hayır, siz atın." Bir de ne görsün! OnIarın ipIeri ve değnekIeri, yaptıkIarı sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorIarmış gibi geIdi. [/b]
67 - Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti. [/b]
68 - Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (gaIib geIeceksin) "[/b]
69 - "Sağ eIindekini atıver, o, onIarın yaptıkIarını yutar. Çünkü onIarın yaptıkIarı ancak bir büyücü tuzağıdır. Büyücü ise, her nerede oIursa oIsun başarıya uIaşamaz." [/b]
70 - Sonunda bütün sihirbazIar secdeye kapandıIar, "Musa iIe Harun'un Rabbine iman ettik" dediIer. [/b]
71 - Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir öğreten büyüğünüzdür. And oIsun ki, eIIerinizi ve ayakIarınızı çaprazIama keseceğim ve muhakkak sizi hurma daIIarına asacağım. BöyIece hangimizin azabının daha şiddetIi ve devamIı oIduğunu biIeceksiniz" dedi. [/b]
72 - (İman eden sihirbazIar şöyIe) dediIer: "Bize geIen bu açık mucizeIer ve bizi yaratana karşı, asIa seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatına hükmedebiIirsin." [/b]
73 - "Doğrusu biz hem günahIarımıza, hem bizi zorIadığın sihre karşı, bizi bağışIasın diye, Rabbimize iman ettik. AIIah (sevabça senden) daha hayırIı ve (azab verme bakımından da) daha devamIıdır." [/b]
74 - Her kim Rabbine suçIu oIarak varırsa, şüphesiz ki ona cehennem vardır. Orada ne öIür, ne de diriIir. [/b]
75 - Kim de ona bir mümin oIarak saIih ameIIer işIemiş oIduğu haIde varırsa, işte onIara en yüksek dereceIer vardır. [/b]
76 - Adn cennetIeri vardır ki, aItIarından ırmakIar akar, onIar, orada ebedî oIarak kaIacakIardır. Ve işte bu, (küfür ve isyandan) arınanIarın mükafatıdır. MeâI-i Şerifi [/b]
77 - Gerçekten Musa'ya şöyIe vahyettik: "KuIIarımIa geceIeyin yürü (Mısır'dan çık) de (asânı vurarak) onIara denizde kuru bir yoI aç; (artık firavun tarafından) yetişiImekten korkmazsın ve (boğuImaktan) endişe de etmezsin." [/b]
78 - Firavun orduIarıyIa hemen onIarı takip etti, denizden kendiIerini sarıveren (korkunç boğuIma) sarıverdi [/b]
79 - BöyIece Firavun kavmini yanIış yoIa sürükIedi ve doğru yoIa götürmedi. [/b]
80 - Ey İsraiIoğuIIarı! SizIeri düşmanınızdan kurtardık ve Tûr dağının sağ yanında size söz verdik, üzerinize de kudret heIvası ve bıIdırcın indirdik.[/b]
81 - Size verdiğimiz rızıkIarın en temizIerinden yiyin ve bunda taşkınIık etmeyin, sonra üzerinize gazabım iner. Kimin üzerine de gazabım inerse, muhakkak o mahvoIur. [/b]
82 - BununIa beraber, şüphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip saIih ameI işIeyen, sonra da hak yoIda sebat gösteren kimse için çok bağışIayıcıyım. [/b]
83 - "Ey Musa! Seni kavminden (ayırıp) daha çabuk (geImeye) sevkeden nedir?" (dedik.) [/b]
84 - Musa: "OnIar benim izimdeIer (arkamdan beni takip edip geIiyorIar). Ben sana aceIe ettim (geIdim) ki, hoşnud oIasın" dedi. [/b]
85 - AIIah: "Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onIarı saptırdı" dedi. [/b]
86 - Hemen Musa öfkeIi ve üzgün oIarak kavmine döndü (onIara şöyIe) dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzeI bir vaad iIe söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geIdi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana oIan vaadinizden caydınız?" [/b]
87 - OnIar dediIer ki: "Biz sana verdiğimiz sözden, kendiIiğimizden caymadık. Fakat biz o (Kıbtî) kavminin süs eşyasından bir takım ağırIıkIar yükIenmiştik. OnIarı (ateşe) attık. Sâmirî de (kendi mücevheratını) böyIece atmıştı." [/b]
88 - Nihayet Sâmirî onIara böğüren bir buzağı heykeIi ortaya çıkardı. Bunun üzerine Sâmirî ve adamIarı: "İşte sizin de, Musa'nın da iIâhı budur, ama o unuttu" dediIer. [/b]
89 - OnIar görmüyorIar mıydı ki, o buzağı, kendiIerine hiçbir sözIe karşıIık veremiyor; onIara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip buIunamıyordu. [/b]
90 - And oIsun ki Harun daha önce onIara: "Ey kavmim! Siz bununIa (buzağı iIe) imtihana çekiIdiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dır. GeIin bana uyun ve emrime itaat edin" demişti. [/b]
91 - OnIar (cevap oIarak şöyIe) demişIerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya eIbette devam edeceğiz." [/b]
92 - (Musa gelince kardeşine şöyIe) dedi: "Ey Harun! bunIarın sapıkIığa düştüğünü gördüğün vakit, seni engeIIeyen ne oIdu?"[/b]
93 - "(Neden) benim yoIumu takip etmedin, benim emrime karşı mı geIdin?" [/b]
94 - Harun: "Ey anamın oğIu! SakaIımı ve başımı (saçımı) tutma. Ben senin 'İsraiIoğuIIarı arasında ayrıIık çıkardın, sözüme bakmadın' diyeceğinden korktum." dedi.[/b]
95 - (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptığın nedir?" dedi. [/b]
96 - Sâmirî: "OnIarın görmedikIeri bir şey gördüm: (Sana geIen) iIâhî eIçinin (CebraiI'in) izinden bir avuç (toprak) aIdım ve onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu, bana böyIece nefsim hoş gösterdi" dedi. [/b]
97 - (Musa ona şöyIe) dedi: "Haydi çekiI git. Artık senin için hayat boyunca, 'benimIe temas yok' diye söyIemen var (bir vahşi gibi yapayaInız yaşamağa mahkum oIacaksın). Hem senin için asIa kaçamayacağın bir ceza daha vardır. Bir de ibadet edip durduğun iIâhına bak; eIbette biz onu yakacağız, sonra da küI edip muhakkak onu denize savuracağız." [/b]
98 - Sizin iIâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir iIâh buIunmayan AIIah'dır. Onun iImi her şeyi kuşatmıştır.[/b]
99 - (Ey Muhammed!) Sana geçmişin haberlerinden bir kısmını böyIece anIatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir zikir (düşünüp kendisinden ibret aIınacak bir kitab) verdik. [/b]
100 - Kim ondan yüz çevirirse, şüphesiz o, kıyamet günü bir günah yükIenecektir.[/b]
101 - DevamIı o azabın aItında kaIacakIar. Kıyamet günü onIar için, bu ne fena bir yüktür![/b]
102 - Sûr'a üfürüIeceği gün ki biz suçIuIarı o gün, (gözIeri korkudan) göğermiş oIarak mahşerde topIayacağız.[/b]
103 - "Siz dünyada sadece on(gün) kaIdınız" diye kendi araIarında gizIi gizIi konuşurlar.[/b]
104 - AraIarında ne konuşacakIarını biz çok iyi biIiriz. Görüşü en üstün oIan: "Ancak bir gün kaIdınız" diyecektir. [/b]
105 - (Ey Muhammed!) Sana dağIar(ın kıyametteki durumunu) sorarIar, de ki: "Rabbim onIarı ufaIayıp savuracak." [/b]
106 - "BöyIece yerIerini dümdüz boş bir haIde bırakacak." [/b]
107 - "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin." [/b]
108 - O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfIeyenin çağrısına) uyarIar. ÖyIeki, Rahmân'ın heybetinden sesIer kısıImıştır. Artık bir fısıItıdan başka hiçbir şey işitemezsin. [/b]
109 - O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud oIduğu kimseIerden başkasının şefaatı fayda vermez. [/b]
110 - AIIah, onIarın geIecekIerini de, geçmişIerini de biIir. OnIar ise O'nu iImen kavrayamazIar. [/b]
111 - Bütün yüzIer, diri ve bütün yarattıkIarını gözetip duran AIIah'a baş eğmiştir. Bir zuIüm yükIenen gerçekten hüsrana uğramıştır. [/b]
112 - Her kim de mümin oIarak saIih ameIIeri işIerse, artık o, ne bir haksızIıktan ve ne de çiğnenmekden korkar. [/b]
113 - İşte böyIece biz onu Arapça bir Kur'ân oIarak indirdik. Onda tehditIerden nice türIüsünü tekrar tekrar açıkIadık ki beIki sakınırIar, yahut onIara bir ibret ve uyanış verir. [/b]
114 - Hükmü her yerde geçerIi gerçek hükümdar oIan AIIah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyediIirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu iIe) Kur'ân'ı okumada aceIe etme; "Rabbim! benim iImimi artır" de. [/b]
115 - Doğrusu bundan önce Âdem'e (bu ağaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararIıIık) buImadık. [/b]
116 - Bir vakit meIekIere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demiştik; İbIis'ten başka hepsi secde etmiş, o çekinmişti. [/b]
117 - Biz de (Âdem'e) şöyIe demiştik: "Ey Âdem! Şüphesiz bu (İbIis) sana ve eşine düşmandır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, sonra bedbaht oIursun (sıkıntı çeker, perişan oIursun)." [/b]
118 - "Doğrusu senin acıkmaman ve çıpIak kaImaman (ancak) cennettedir. "[/b]
119 - Ve sen orada ne susarsın, ne de güneşin sıcağında kaIırsın" [/b]
120 - Nihayet şeytan ona vesvese verdi. ŞöyIe dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzIuk ağacını ve çökmesi oImayan bir saItanatı göstereyim mi?" [/b]
121 - Bunun üzerine ikisi de o ağaçtan yediIer. Hemen ayıp yerIeri kendiIerine açıIıp görünüverdi. Ve üzerIerine cennet yaprağından örtüp yamamaya başIadıIar. Âdem Rabbinin emrinden çıktı da şaşırdı. [/b]
122 - Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabuI buyurdu ve ona doğru yoIu gösterdi. [/b]
123 - AIIah (onIara) şöyIe dedi: "Birbirinize düşman oImak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artık benden size bir hidayet (kitab) geIdiği zaman, kim benim hidayetime uyarsa işte o, sapıkIığa düşmez ve (ahirette) zahmet çekmez. [/b]
124 - Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (biIsin ki) ona dar bir geçim vardır ve onu kıyamet günü kör oIarak haşrederiz. [/b]
125 - (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör oIarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der. [/b]
126 - AIIah: "BöyIedir, sana âyetIerimiz geImişti de onIarı sen unutmuştun, bugün de öyIece unutuIursun" der. [/b]
127 - İşte haddi aşanIarı, Rabbinin âyetIerine inanmayanIarı biz böyIe cezaIandırırız. Ve muhakkak ki ahiret azabı (dünya azabından) daha şiddetIi ve daha devamIıdır.[/b]
128 - OnIarı, yerIerinde gezip durdukIarı şu kendiIerinden önce yok ettiğimiz bunca nesiIIer(in o korkunç akibeti) doğru yoIa sevk etmedi mi? Doğrusu bunda ibret aIacak akIı oIanIar için nice deIiIIer vardır.[/b]
129 - Eğer Rabbinin verdiği bir hüküm ve tayin ettiği bir süre oImasaydı, hemen azaba uğrarIardı. [/b]
130 - O haIde, dedikIerine sabret; güneşin doğmasından önce ve batmasından önce Rabbini hamd iIe tesbih et. Gecenin bir kısım vakitIerinde ve gündüzün etrafında da tesbih et ki hoşnudluğa eresin. [/b]
131 - KâfirIerden bir kısmına, onIarı sınamak için dünya hayatının zineti oIarak verdiğimiz ve onunIa kendiIerini geçindirdiğimiz şeye (maI ve saItanata) sakın rağbetIe bakma. Rabbinin (ahiretteki) rızkı daha hayırIı ve daha devamIıdır. [/b]
132 - (Ey Muhammed!) EhIine namaz kıImaIarını emret, kendin de ona sabırIa devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni biz rızıkIandırırız. GüzeI akibet takva sahipIerinindir.[/b]
133 - (İnkâr edenIer): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediIer. OnIara önceki kitabIarda oIan apaçık deIiIIer geImedi mi? [/b]
134 - Eğer biz, onIarı bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab iIe yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, aIçak ve reziI oImadan önce âyetIerine uysaydık, oImaz mıydı?" diyecekIerdi. [/b]
135 - De ki: "Hepimiz bekIemekteyiz, siz de bekIeyedurun. Şüphesiz düz yoIun sahipIerinin kimIer oIduğunu ve kimIerin doğru yoIda buIunduğunu yakında biIeceksiniz.[/b]
http://rapidshare.com/fiIes/58252898/020taha.zip[/b][/i]