• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

2 Temmuz 2020 Günün Hikayesi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Tokyo

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
3 Haz 2020
Konular
3,330
Mesajlar
5,771
MFC Puanı
72,650
SAYILARIN BÜYÜCÜSÜ ADA

‘’Kılıç nasıl yıpratırsa kınını
Ruh da göğsü öyle aşındırır
Gün gelir kalp durur solumak için
Aşk dinlenmek ister.’’

Bu güzel şiirin yazarı Lord Byron, duygularını çok uçlarda yaşayan, adı birçok skandala karışan, açık denizde yüzmenin kayda giren ilk örneği olarak Asya’dan Avrupa’ya Çanakkale Boğazını yüzerek geçen sıra dışı bir adamdır.

1788 yılında Londra'da soylu bir muhafız subayının oğlu olarak dünyaya gelen Byron, matematiğe yetenekli aristokrat bir kadın olan Anne İsabella ile evlenir.

Fırtınalı bir yaşamı olan şair Byron'ın, katı ahlaki kuralları olan dindar İsabella ile yaptığı sıra dışı bu evlilik çok kısa sürer.
Kızları Ada henüz bebekken ayrılırlar.

Boşanmadan sonra baba kızını bir daha hiç görmez. Yunanların Osmanlılara karşı verdiği bağımsızlık mücadelesine katılmak amacıyla Yunanistan'a gider. Kısa bir süre sonra ateşli bir hastalığa yakalanıp öldüğünde, kızı sekiz yaşındadır.

Soğuk ve mesafeli bir kadın olan annesiyle de güçlü bağları olmayan Ada’nın sağlığı iyi değildir. Koleraya yakalanır. Astımı vardır. Baş ağrıları görüşünü engelleyecek kadar şiddetlidir. Geçirdiği kızamıktan sonra bir yıl süreyle felç olup yatağa bağlı yaşar.

Annesi Ada’nın, aile içi şiddet, zina, biseksüellik ve delilikle suçladığı babasına benzemesinden, ahlaki bir sapma yaşamasından çok korkar. Onu küçük yaşlardan itibaren matematik ve mantık derslerine yönlendirerek benzer bir sondan kurtarmaya çalışır.
Ada, 12 yaşındayken uçan bir makine tasarlar. Dönemin ünlü bilim insanları Michael Faraday, William Frend, Mary Somerville, Augustus De Morgan gibi isimlerden ders alır.

Henüz 17 yaşındayken bir partide, Cambridge Üniversitesi’nden matematikçi, mucit ve mühendis Charles Babbage ile tanışır.
Babbage çözümleyici makine diye adlandırılan ve dijital bilgisayarın öncüsü olan bir makine geliştirmektedir. Ada henüz bitmeden bu makineyi görüp büyülenir.

Babbage o dönemde, Analitik Makine adında yeni bir proje üzerinde çalışır. Ada'dan, İtalyan mühendis Luigi Federico Menabre’nın, Analitik Makine üzerine yazdığı bir makaleyi tercüme etmesini ister. Ada Fransızca metni İngilizce ‘ye çevirmekle kalmaz. Makineye dair kendi düşünce ve fikirlerini de ekler. Orijinal makaleden üç kat daha uzun notlarında bir hesaplama yönteminden bahseder. Berrnoulli sayılarının Babbage’ın makinesiyle nasıl kullanılabileceğini açıklar. Sayıları, harf ve sembolleri ifade etmek için kodlar tanımlar. Böylece ilk algoritmayı yazmış olur.
Ada’nın bu çalışması tarihçiler tarafından dünyanın ilk bilgisayar programı olarak kabul edilir.

Babbage, makinenin kullanımının sayısal hesaplamalarla sınırlı olduğuna inanırken Ada, modern bilgisayarın çok amaçlı işlevselliğini öngörür. Müzik, metin, resim ve sesler dâhil olmak üzere herhangi bir içeriğin dijital forma çevrilebileceğini düşünür.

O dönemde İngiltere’de kadınların bilimsel tartışmalara katılmasına izin verilmemesinden dolayı çalışmasını, cinsiyetini belli etmemek için açık adıyla değil, "AAL" yani Augusta Ada Lovelace’ın baş harflerini kullanarak yayınlar. Bir bilim dergisinde, bilgisayar üzerine akademik yayın yapan ilk kadın olur.

Babbage ona ‘’Sayıların Büyücüsü’’ der.

Evlendikten ve üç çocuk annesi olduktan sonra da çalışmalarına ara vermez; 36 yaşında rahim kanserinden ölümüne dek sürdürür.

1970'lerde ABD Savunma Bakanlığı, üst düzey bir bilgisayar programlama dili geliştirir ve onun onuruna “Ada” adını verir.
Ada programı bugün hala havacılık, sağlık, ulaşım, finans, altyapı ve uzay endüstrilerinde kullanılmaktadır.

Babalar kızlarının yaşamında ne kadar önemli ve babaların bıraktığı yaralar ne kadar derin!

Ada, hiç tanımamasına rağmen, babasına ve onun eserlerine ömür boyu hayranlık besler; özlem duyar.

Kendi isteğiyle, kendisi gibi 36 yaşında vefat eden babasının yanına gömülür.

Teşekkürler, sayıların büyücüsü Ada!

Sözcüklerin büyücüsü babanızın bir şiiriyle size veda edelim:

‘’Elveda! Gitmeyecek dualarım boşa
Gökyüzüne taşıyacak ismini senin
Eğer Tanrılar aldırıyorsa dualara
Bizlere mutlu bir hayat sunmak için.
Sözcükler, iç çekişler, hıçkırıklar boşa
Kanlı gözyaşlarından daha fazla şey söyler
Feri kaçmış ve suçlu gözlerde gizlenen
Bir elveda sözcüğü, - Elveda! – Elveda!’’

 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst