Neler yeni
MEGAForum - Teknoloji Forumu

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı yada giriş yapmalısınız. Forum üye olmak tamamen ücretsizdir.

  • Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

18 Mart 1918 Çanakkale Asker Günlük Ve Mektupları

TRWE_2012

لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِك
Moderatör
Konum
BERTUNA
  • Üyelik Tarihi
    2 Haz 2020
  • Mesajlar
    5,337
  • MFC Puanı
    16,230

BİR ŞEHİD SUBAYIN MEKTUBU


Vâlideciğim!

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi!

Nasihat-âmiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sâyesinde (gölgesinde) otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş rûhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukadddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgâra mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selâmlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.

Gözlerimi biraz sağa çevirdim; güzel bir yamacın eteklerindeki muhteşem çam ağaçları kendilerine mahsus bir sadâ ile beni müjdeliyorlardı. Nazarlarımı sola çevirdim; çığıl çığıl akan dere, bana vâlidemden gelen mektuptan dolayı gülüyor, oynuyor, köpürüyordu... Başımı kaldırdım, gölgesinde istirahat ettiğim ağacın yapraklarına baktım. Hepsi benim sevincime iştirak ettiğini, yaptıkları rakslarla anlatmak istiyordu. Diğer bir dalına baktım, güzel bir bülbül, tatlı sadâsıyla beni tebşîr ediyor ve hissiyâtıma iştirâk ettiğini ince gagalarını açarak göstermek istiyordu.

Sanki bülbül, bu terennümü ile benim duygularımı aksettiriyordu: «Vâliden kaderine küssün, ne yapalım! O da erkek olsaydı, bu çiçeklerden koklayacak, bu sütten içeçek, bu ekinlerin secdelerini görecek ve derenin âheste akışını tedkîk edecek, çıkardığı derûnî nağmeleri duyacak idi.»

Şu anda bu güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Dâvûdî sesli yiğit bir er, ezân okuyor...

Aman yâ Rabbî! Bu ovada bu lâhûtî ses, sanki başka bir âlemden geliyordu; ne kadar güzeldi! Bülbüller bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcûdât onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezân-ı şerîf bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemâat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm.

Dünyanın bütün dağdağa ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim:

«Ey yerlerin ve göklerin Rabbi! Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Hâlıkı! Sen bütün bunları bizlere verdin. Yine bizlerde bırak! Böyle güzel yerler ve şu nîmetler, Sen’i takdîs ve Sen’in yüceliğini tasdîk eden bizlere âit olsun!

Ey benim ulu Allâh’ım! Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri, Sen’in ism-i celâlini İngiliz ve Fransızlar’a tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsân eyle ve huzûrunda titreyerek, böyle güzel ve sâkin bir yerde Sana duâ eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya, bütün bütün mahveyle!..» diyerek duâ ettim ve kalktım.

Artık benim kadar mes’ûd, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.

Anneciğim, diğer oğlun Hâlid de benim gibi güzel yerlerdedir.

Yalnız bu memleketlerde düğün olmuyor! İnşâallâh düşman askerini kahreder de zaferle yanına döner ve düğünümü yaparız, olmaz mı?

Vâlideciğim, bizleri duâlarından unutma! Allah senden râzı olsun!..

Oğlun Hasan Ethem

4 Nisan 1331 - 17 Nisan 1915
 

TRWE_2012

لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِك
Moderatör
Konum
BERTUNA
  • Üyelik Tarihi
    2 Haz 2020
  • Mesajlar
    5,337
  • MFC Puanı
    16,230

BİR ŞEHİDİMİZİN SON SÖZLERİ


Ovacık yakınlarındaki Ordugâhtan 20 Mayıs 1331 Çarşamba.

Sebeb-i hayatım, feyz-i refîkım,

Sevgili babacığım ve vâlideciğim,

Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muhârebede sağ yanımdan ve pantolonumdan hâin bir İngiliz kurşunu geçti. Hamdolsun kurtuldum. Fakat, bundan sonra gireceğim muhârebelerden kurtulacağıma ümîdim olmadığından, bir hâtırâ olmak üzere, şu satırları yazıyorum.

Hamd ü senâlar olsun Cenâb-ı Hakk’a ki, beni bu rütbeye kadar ulaştırdı. Yine mukadderât-ı ilâhiyye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla, beni vatan ve millete hizmet etmek için nasıl yetiştirmek lâzımsa öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz-i refîkım ve hayatım oldunuz. Hak Teâlâ Hazretleri’ne nihâyetsiz hamd ve sizlere sonsuz teşekkürler ederim.

Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı bugün hak etmek zamânıdır. Vatanıma olan mukaddes vazifemi yerine getirmeye çalışıyorum. Şehîdlik rütbesine kavuşursam, Allâh’ın en sevgili kulu olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğumdan, bu her zaman benim için pek yakındır.

Sevgili babacığım ve vâlideciğim! Gözbebeğim olan hanımım Münevver’i ve oğlum Nezihciğimi önce Cenâb-ı Hakk’ın sonra sizin himâyenize bırakıyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapmaya çalışınız. Servetimizin olmadığı mâlumdur. Mümkün olandan fazla bir şeyi isteyemem. İstersem de boşunadır. Refîkama (hanımıma) hitâben yazdığım kapalı mektubu lütfen kendi eline veriniz! Tabiî ağlayıp üzülecek; tesellî ediniz. Allah Teâlâ’nın takdîri böyle imiş. İsteklerim ve borçlarım hakkında refîkamın mektubuna koyduğum deftere ehemmiyet veriniz! Münevver’in hâfızasında veyahut kendi defterinde kayıtlı borçlar da doğrudur. Münevver’e yazdığım mektubum daha geniştir. Kendisinden sorunuz.

Sevgili baba ve vâlideciğim! Belki bilmeyerek size karşı birçok kusurlarda bulunmuşumdur. Beni affediniz! Hakkınızı helâl ediniz! Rûhumu şâd ediniz! İşlerimizin düzeltilmesinde refîkama yardımcı olunuz!

Sevgili hemşîrem Lütfiyeciğim!

Bilirsiniz ki, sizi çok severdim. Sizin için gücümün yettiği nisbette ne yapmak lâzımsa isterdim. Belki size karşı da kusûr etmişimdir. Beni affet, mukadderât-ı ilâhiyye böyle imiş. Hakkını helâl et, rûhumu şâd et! Yengeniz Münevver hanımla oğlum Nezih’e sen de yardım et!

Ey akrabâ ve dostlarım, cümlenize elvedâ! Cümleniz hakkınızı helâl ediniz! Benim tarafımdan cümlenize hakkım helâl olsun! Elvedâ, elvedâ! Cümlenizi Cenâb-ı Hakk’a tevdî ve emânet ediyorum. Ebediyyen Allâh’a ısmarladık, sevgili babacığım ve vâlideciğim...

Oğlunuz

Mehmed Tevfîk
 
Üst Alt