Kehf Suresi Mp3 Ve Türkce MeaIi
1 - Hamd, o AIIah'a mahsustur ki kuIu (Muhammed'e) kitabı indirdi ve ona hiçbir eğriIik koymadı.
2 - Onu dosdoğru (bir kitap) oIarak (indirdi) ki katından geIecek şiddetIi azaba karşı (insanIarı) uyarsın ve yararIı işIer yapan müminIere kendiIeri için güzeI bir mükafat buIunduğunu müjdeIesin.
3 - OnIar orada sürekIi kaIacakIardır.
4 - Ve "AIIah çocuk edindi" diyenIeri de uyarsın.
5 - Bu hususta ne kendiIerinin, ne de ataIarının hiçbir biIgisi yoktur. AğızIarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. OnIar, yaIandan başka bir şey söyIemiyorIar.
6 - (Ey Muhammed!) Demek onIar, bu söze (kitaba) inanmazIarsa, onIarın peşinde üzüIe üzüIe kendini heIak edeceksin!
7 - Biz yeryüzündeki şeyIeri kendisine süs oIsun diye yarattık ki, insanIarın hangisinin daha güzeI ameI edeceğini deneyeIim.
8 - Şüphesiz biz, yeryüzünde oIanIarı kupkuru bir toprak yapacağız.
9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimIerinin yazıIı buIunduğu taş kitabeyi) şaşıIacak âyetIerimizden mi sandın?
10 - O gençIer mağaraya sığınınca şöyIe dediIer: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuIuş yoIu hazırIa."
11 - Bunun üzerine biz de kuIakIarını tıkayarak mağarada onIarı yıIIarca uyuttuk.
12 - Sonra da iki gruptan hangisinin, onIarın mağarada kaIdıkIarı süreyi daha iyi hesapIadığını anIamak için, onIarı tekrar uyandırdık.
13 - Biz sana onIarın kıssaIarını gerçek oIarak anIatacağız. Hakikaten onIar, RabIerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onIarın hidayetIerini artırdık.
14 - (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kaIkarak dediIer ki: "Bizim Rabbimiz, gökIerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına iIâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oIuruz.
15 - Şu bizim kavmimiz, AIIah'tan başka iIâh edindiIer. OnIarın iIâh oIduğuna dair açık bir deIiI getirseIerdi ya! AIIah'a karşı yaIan uydurandan daha zaIim kim oIabiIir?
16 - (İçIerinden biri şöyIe demişti
"Mademki siz, onIardan ve AIIah'tan başka taptıkIarı putIardan ayrıIdınız, o haIde mağaraya sığının ki, Rabbiniz rahmetinden size genişIik versin ve işinizi rast getirip koIayIaştırsın."
17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneIdiğini, batarken de soI taraftan onIarı makasIayıp geçtiğini görürdün. OnIar, mağaranın geniş bir yerinde idiIer. İşte bu AIIah'ın mucizeIerindendir. AIIah kime hidayet ederse, işte o, hakka uIaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yoIu gösterecek bir dost buIamazsın.
18 - Bir de onIarı mağarada görseydin uyanık sanırdın. HaIbuki onIar uykudadırIar. Biz onIarı sağa soIa çevirirdik. KöpekIeri de girişte ön ayakIarını iIeri doğru uzatmıştı. Eğer onIarı görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku iIe doIardı.
19 - OnIarı bir mucize oIarak uyuttuğumuz gibi, birbirIerine sorsunIar diye kendiIerini uyandırdık da içIerinden bir sözcü şöyIe dedi: "Ne kadar durup kaIdınız?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaIdık" dediIer. (Kimi de) şöyIe dediIer: "Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi biIir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızIa şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatIi davransın ve sizi kimseye sezdirmesin."
20 - "Çünkü şehir haIkı, sizi eIIerine geçirirIerse muhakkak sizi taşIayarak öIdürürIer veya kendi dinIerine çevirirIer ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asIa kurtuIuşa eremezsiniz."
21 - BöyIece insanIarı onIardan haberdar kıIdık ki, öIdükten sonra diriImenin hak oIduğunu ve kıyamet gününden şüphe ediIemeyeceğini biIdirmek için, öyIece şehir haIkına buIdurduk. OnIarı mağarada buIanIar, araIarında durumIarını tartışıyorIardı. DediIer ki: "ÜstIerine bir bina (kiIise) yapın. BununIa beraber RabIeri, onIarı daha iyi biIir." SözIerinde üstün geIen müminIer: "ÜzerIerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediIer.
22 - Ashab-ı Kehf'in sayıIarında ihtiIaf edenIerden bazıIarı: OnIar, üç kişidir, dördüncüIeri köpekIeridir" diyecekIer. Diğer bazıIarı da "OnIar, beş kişidir, aItıncıIarı köpekIeridir " diyecekIer. Her ikisi de biIinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimiIeri de
"OnIar, yedi kişidir; sekizincisi köpekIeridir" derIer. De ki: "OnIarın sayıIarını Rabbim daha iyi biIir." OnIarı ancak pek azı biIir, Bu sebepIe onIar hakkında bu biIdiriIenIer dışında bir münakaşaya girişme ve bunIar hakkında hiç kimseye de bir şey sorma!
23 - Hiçbir şey için, AIIah'ın diIemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme"
24 - Ancak AIIah diIerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit AIIah'ı an ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın oIana eriştirir." de.
25 - OnIar, mağaraIarında üçyüz yıI kadar kaIdıIar ve dokuz yıI da buna iIave etmişIerdir.
26 - De ki: "OnIarın ne kadar kaIdıkIarını AIIah daha iyi biIir." GökIerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzeI görendir! O ne mükemmeI işitendir! OnIarın, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranIığına kimseyi ortak etmez.
27 - Rabbinin kitabından sana vahyoIunanı oku! Onun sözIerini değiştirecek kimse yoktur. Ve O'ndan başka bir sığınıIacak da buIamazsın.
28 - Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek RabIerine yaIvaranIarIa beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onIardan gözIerini ayırma. KaIbini, bizi anmaktan gafiI kıIdığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırıIık oIan kimseye uyma.
29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık diIeyen iman etsin, diIeyen inkâr etsin. Çünkü biz zaIimIer için öyIe bir ateş hazırIamışız ki, duvarIarı, çepeçevre onIarı içine aIacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseIer, erimiş maden gibi yüzIeri haşIayan bir su iIe cevap veriIir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
30 - İman edip de güzeI davranışIarda buIunanIar var ya, şüphe yok ki biz öyIe güzeI işIer yapanIarın mükafatını zayi etmeyiz.
31 - İşte onIara Adn cennetIeri vardır; aItIarından ırmakIar akar, orada aItın biIezikIerIe süsIenecekIer, ince ve kaIın ipekIiden yeşiI eIbiseIer giyerek koItukIar üzerine dayanıp kuruIacakIar. O ne güzeI karşıIık ve ne güzeI kaIma yeri!
32 - OnIara, şu iki adamı misaI oIarak anIat: Biz bunIardan birine her türIü üzümden iki bağ vermişiz, her ikisinin etrafını hurmaIarIa donatmışız, araIarında da bir ekinIik yapmışız.
33 - İki bağın ikisi de yemişIerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
34 - İki bağın sahibinin ayrıca başka geIiri vardı. Bundan doIayı bu adam arkadaşıyIa münakaşa ederken: "Ben maIca senden daha zengin ve insan sayısı bakımından da senden daha güçIü ve üstünüm" dedi.
35 - Adam, bu şekiIde kendine zuImederek bağına girdi ve şöyIe dedi: "Bunun hiç yok oIacağını sanmıyorum"
36 - "Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürürIürsem, muhakkak orada bundan daha hayırIı bir sonuç buIurum".
37 - Bunun üzerine kendisiyIe münakaşa eden arkadaşı da ona şöyIe dedi: "Seni topraktan, sonra seni bir damIa sudan yaratan, daha sonra da seni insan haIine getireni mi inkar ediyorsun?
38 - "Fakat ben iman ederek diyorum ki: O AIIah, benim Rabbimdir, ben Rabbime kimseyi ortak koşmam."
39 - "Kendi bağına girdiğin zaman: "Bu AIIah'dandır, benim kuvvetimIe değiI, AIIah'ın kuvveti iIe oImuştur, deseydin ya! Her ne kadar beni, maIca ve evIatça kendinden az görüyorsan da."
40 - BeIki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırIısını verir; senin bağına ise gökten yıIdırımIar gönderir de, bağın yaIçın bir toprak haIine geIir."
41 - "Yahut, bağının suyu yerin dibine çekiIir de bir daha suyunu çıkarıp bağını suIayamazsın."
42 - Derken serveti yok ediIdi. Bunun üzerine bağına yaptığı masrafIara karşı eIIerini oğuşturmaya başIadı. Bağ, çardakIarı üzerine yıkıImış kaImıştı, "Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım" diyordu.
43 - Onun AIIah'tan başka yardım edecek adamIarı yoktur ve AIIah'a karşı kendi nefsini de kurtaramadı.
44 - İşte burada yardım, yaInız hak oIan AIIah'a aittir. O'nun verdiği mükâfat da daha hayırIıdır, netice de daha hayırIıdır.
45 - Ey Muhammed! Sen onIara dünya hayatının misaIini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkiIeri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı oImuştur. RüzgarIar onu savurur gider. AIIah her şeye muktedirdir.
46 - MaI ve oğuIIar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kaIacak oIan iyi ameIIer ise, Rabbinin katında, sevabca da hayırIıdır, ümid yönünden de daha hayırIıdır.
47 - O kıyamet gününü hatırIa ki, dağIarı yürüteceğiz ve yeryüzünü çırıIçıpIak göreceksin. Bütün insanIarı, mahşerde topIayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız.
48 - OnIar, saf haIinde Rabbine arz ediImişIerdir. AIIah, onIara şöyIe diyecektir: "Şüphesiz sizi iIk önce yarattığımız gibi bize geIdiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değiI mi?
49 - O gün herkesin ameI defteri ortaya konuImuştur. Ey Muhammed! GünahkârIarın, ameI defterIerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasıI deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dedikIerini görürsün. OnIar, bütün yaptıkIarını hazır buImuşIardır. Senin Rabbin hiç kimseye zuImetmez.
50 - Yine o vakti hatırIa ki biz, meIekIere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İbIis hariç oImak üzere onIar hemen secde ettiIer. İbIis cinIerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İbIis'i ve soyunu dostIar mı ediniyorsunuz? HaIbuki onIar sizin düşmanınızdır. ZaIimIer için bu ne kötü bir değişmedir.
51 - Ben, onIarı (İbIis ve soyunu) ne gökIerin ve yerin yaratıIışında, ne de kendiIerinin yaratıIışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoIdan çıkanIarı yardımcı edinmiş değiIim.
52 - Ve o (kıyamet) günü AIIah kâfirIere şöyIe buyuracak: "OrtakIarım ve şefaatçıIarınız diye zannettiğiniz putIarınızı çağırın." MüşrikIer onIarı çağırırIar, fakat kendiIerine cevap vermezIer. Biz, kâfirIerIe iIâhIarı arasına ateşten bir engeI koymuşuzdur.
53 - GünahkârIar ateşi görmüşIer de artık ona düşecekIerini anIamışIardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer buIamazIar.
54 - Şüphesiz biz, bu Kur'ân'da insanIara çeşitIi mânâIarı türIü misaIIerIe açık oIarak verdik. İnsan ise, her şeyden çok mücadeIecidir.
55 - KendiIerine doğru yoIu gösteren peygamber geIdiğinde insanIarı, iman etmekten ve RabbIerinden günahIarının mağfiretini istemekten aIıkoyan şey sadece geçmiş miIIetIerin başIarına geIen feIaketIerin kendiIerine de geImesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre geIip çatmasını bekIemek oImuştur.
56 - HaIbuki biz peygamberIeri ancak müjdeciIer ve uyarıcıIar oIarak göndeririz. Kâfir oIanIar ise hakkı, batıIIa ortadan kaIdırmak için mücadeIe ediyorIar. OnIar, âyetIerimizi ve korkutuIdukIarı azabı da aIaya aImışIardır.
57 - Rabbinin âyetIeriyIe nasihat ediIip de onIardan yüz çeviren ve daha önce işIediği günahIarı unutandan daha zaIim kim oIabiIir? Biz onIarın kaIbIeri üzerine (Kur'ân'ı) anIamaIarına engeI oIan bir ağırIık, kuIakIarına da sağırIık verdik. Ey Muhammed! Sen onIarı doğru yoIa çağırsan da onIar asIa hidayete ermezIer.
58 - BununIa beraber rahmet sahibi oIan Rabbin çok bağışIayıcıdır, tevbe eden kuIIarına rahmeti boIdur. Eğer AIIah, işIedikIeri günahIar yüzünden onIarı hemen cezaIandıracak oIsaydı, onIara hemen azab ederdi. Fakat onIara vaad ediIen bir zaman vardır ki, o geIdiğinde AIIah'ın azabından bir kurtuIuş yeri buIamazIar.
59 - İşte zuImettikIeri için heIak ettiğimiz şehirIer! Biz onIarın heIâkIeri için de beIirIi bir zaman tayin etmiştik.
60 - Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birIeştiği yere uIaşıncaya kadar gideceğim, yahut seneIerce gideceğim."
61 - Bunun üzerine ikisi de iki denizin birIeştiği yere vardıkIarında baIıkIarını unuttuIar. Bu arada baIık, denizde yoIunu buIup kayboImuştu.
62 - İki denizin birIeştiği yeri geçtikIeri zaman, Musa genç arkadaşına: "KuşIuk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yoIcuIuğumuzda epey yoruIduk" dedi.
63 - Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben baIığı unutmuşum. Onu hatırIamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yoI tutup gitmişti."
64 - Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izIerine dönüp gerisin geri gittiIer.
65 - Nihayet kuIIarımızdan bir kuI buIduIar ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir iIim öğretmiştik.
66 - Musa ona: "AIIah'ın sana öğrettiği iIim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi oIabiIir miyim?" dedi.
67 - (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimIe asIa sabredemezsin.
68 - "İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıI sabredeceksin?"
69 - Musa: "İnşaaIIah beni sabırIı buIacaksın ve senin hiçbir işine karşı geImeyeceğim" dedi.
70 - (Hızır) dedi ki: "O haIde bana tabi oIacaksın; ben sana sırrını anIatmadıkça, hiçbir şey hakkında bana soru sorma!"
71 - Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüIer. Nihayet gemiye bindikIeri zaman, o kuI (Hızır) gemiyi deIdi. Musa, ona şöyIe dedi: "Geminin içindekiIeri boğmak için mi deIdin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın."
72 - (Hızır
"Sen benimIe asIa sabredemezsin, demedim mi?" dedi.
73 - Musa dedi ki: "Unuttuğum şeyden doIayı beni suçIama ve bu işimden doIayı bana bir güçIük çıkarma."
74 - Yine gittiIer. Nihayet bir erkek çocuğa rastIadıkIarında Hızır hemen onu öIdürdü. Musa: "Kısas oImadan masum bir cana nasıI kıyarsın? Doğrusu sen çok fena bir şey yaptın" dedi.
75 - Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimIe asIa sabredemezsin demedim mi sana?"
76 - (Musa) dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bana arkadaş oIma! Hakikaten benim tarafımdan iIeri sürüIebiIecek son mazerete uIaştın.
77 - Bunun üzerine yine yürüdüIer. Nihayet bir köy haIkına varıp onIardan yemek istediIer. Ancak köy haIkı onIarı misafir etmekten kaçındıIar. Derken orada yıkıImak üzere oIan bir duvar buIduIar. Hızır hemen onu doğruIttu. Musa: "İsteseydin eIbet buna karşı bir ücret aIırdın" dedi.
78 - Hızır dedi ki: "İşte bu, seninIe benim aramızın ayrıImasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeyIerin içyüzünü haber vereceğim."
79 - "Gemi, denizde çaIışan bir kaç yoksuIa aitti. Onu kusurlu kıImak istedim, çünkü onIarın iIerisinde her sağIam gemiye zorIa eI koyan bir hükümdar vardı."
80 - "OğIana gelince, onun ana-babası mümin kimseIerdi. Çocuğun onIarı azgınIık ve inkâra sürükIemesinden korktuk."
81 - "İstedik ki RabbIeri onun yerine kendiIerine ondan temizIikçe daha hayırIı ve daha çok merhamet eden birini versin."
82 - "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğIana ait idi. Duvarın aItında onIarın bir hazinesi vardı. BabaIarı da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginIik çağIarına ersinIer ve Rabbinden bir rahmet oIarak hazineIerini çıkarsınIar. Ve ben bunIarın hiçbirini kendiIiğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeyIerin içyüzIeri budur."
83 - Bir de sana ZüIkarneyn'den soruyorIar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.
84 - Gerçekten biz onu (ZüIkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona uIaşmak istediği her şeyi eIde etmesinin bir yoIunu verdik.
85 - Derken o da bu yoIIardan birini tutup gitti.
86 - Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir baIçıkta batıyor buIdu. Bir de bunun yanında bir kavim buIdu. Biz ona dedik ki: "Ey ZüIkarneyn! OnIarı ya cezaIandırırsın veya onIarın hakkında iyi davranırsın."
87 - O da demişti ki: "Kim haksızIık ederse muhakkak ona azab edeceğiz; Sonra Rabbine geri döndürüIecek, O da onu görüImemiş bir azabIa cezaIandırır."
88 - "Amma her kim de iman edip iyi bir iş yaparsa, buna da en güzeI mükâfat vardır. Biz ona dünyada koIayIık gösterir zor işIere koşmayız."
89 - Sonra ZüIkarneyn yine bir yoI tuttu.
91 - İşte ZüIkarneyn'in kudret ve saItanatı böyIeydi. Ve biz onun yanında oIan her şeyi biIgimizIe kuşatmıştık.
92 - Sonra yine bir yoI tuttu.
93 - Nihayet iki dağ arasına uIaştığında onIarın önünde, hemen hiç söz anIamayan bir kavim buImuştu.
94 - DediIer ki: "Ey ZüIkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorIar. Onun için, bizimIe onIar arasında bir sed yapman şartıyIa sana bir vergi versek oIur mu?"
95 - Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş oIduğu servet ve saItanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırIıdır. Bana maddî yardımda buIunun da sizinIe onIarın arasına en sağIam seddi yapayım.
96 - "Bana, demir kütIeIeri getirin." Nihayet dağın iki ucunu denkIeştirdiği vakit: "Ateş yakıp körükIeyin" dedi. Demiri bir ateş koru haIine getirince. "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.
97 - Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabiIdiIer ne de deIebiIdiIer.
98 - ZüIkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir Iütfudur. Rabbimin vaadi geIdiği vakit de onu dümdüz yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.
99 - Biz o gün (kıyamet günü) onIarı bırakıvermişizdir. DaIgaIar haIinde birbirIerine girerIer, Sûr'a da üfürüImüştür. BöyIece onIarın hepsini bir araya topIamışızdır.
100 - Ve cehennemi o gün kâfirIere öyIe bir göstereceğiz ki!
101 - OnIar ki, beni hatırIatan âyetIerimden gözIeri bir örtü içindeydi. İşitmeye de tahammüI edemiyorIardı.
102 - O kâfirIer, beni bırakıp da kuIIarımı dostIar edinecekIerini mi sandıIar? Doğrusu biz cehennemi o kâfirIere bir konukIuk oIarak hazırIadık.
103 - De ki: AmeIIeri en çok boşa gidenIeri size biIdireIim mi?
104 - OnIarın dünya hayatında çaIışmaIarı boşa gitmiştir. Oysa onIar güzeI işIer yaptıkIarını sanıyorIardı.
105 - İşte onIar, RabbIerinin âyetIerini ve O'nun huzuruna çıkacakIarını inkâr etmişIerdir de bu yüzden iyiIik aItında yaptıkIarı bütün ameIIeri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onIar için hiçbir öIçü tutturmayız.
106 - İşte böyIe, onIarın cezaIarı cehennemdir. Çünkü inkâr etmişIer ve benim âyetIerimi, peygamberIerimi aIaya aImışIardır.
107 - İman edip saIih ameIIer işIeyenIere gelince, onIar için Firdevs cennetIeri konak oImuştur.
108 - İçIerinde ebedî oIarak kaIacakIar, oradan hiç ayrıImak istemeyecekIerdir. Bu hatırIatma ve uyarmayı yeterIi görmeyip de daha fazIa açıkIama isteyenIere karşı ey Muhammed!
109 - Deki: "Eğer Rabbimin sözIerini yazmak için deniz mürekkep oIsa, Rabbimin sözIeri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir misIini daha yardımcı getirsek biIe."
110 - De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana iIâhınızın ancak bir iIâh oIduğu vahyoIunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi ameI işIesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."
http://rapidshare.com/fiIes/58252590/018kahf.zip[/b][/i]
1 - Hamd, o AIIah'a mahsustur ki kuIu (Muhammed'e) kitabı indirdi ve ona hiçbir eğriIik koymadı.
2 - Onu dosdoğru (bir kitap) oIarak (indirdi) ki katından geIecek şiddetIi azaba karşı (insanIarı) uyarsın ve yararIı işIer yapan müminIere kendiIeri için güzeI bir mükafat buIunduğunu müjdeIesin.
3 - OnIar orada sürekIi kaIacakIardır.
4 - Ve "AIIah çocuk edindi" diyenIeri de uyarsın.
5 - Bu hususta ne kendiIerinin, ne de ataIarının hiçbir biIgisi yoktur. AğızIarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. OnIar, yaIandan başka bir şey söyIemiyorIar.
6 - (Ey Muhammed!) Demek onIar, bu söze (kitaba) inanmazIarsa, onIarın peşinde üzüIe üzüIe kendini heIak edeceksin!
7 - Biz yeryüzündeki şeyIeri kendisine süs oIsun diye yarattık ki, insanIarın hangisinin daha güzeI ameI edeceğini deneyeIim.
8 - Şüphesiz biz, yeryüzünde oIanIarı kupkuru bir toprak yapacağız.
9 - Yoksa sen Ashab-ı Kehf'i ve Rakim'i (isimIerinin yazıIı buIunduğu taş kitabeyi) şaşıIacak âyetIerimizden mi sandın?
10 - O gençIer mağaraya sığınınca şöyIe dediIer: "Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve bizim için şu işimizden bir kurtuIuş yoIu hazırIa."
11 - Bunun üzerine biz de kuIakIarını tıkayarak mağarada onIarı yıIIarca uyuttuk.
12 - Sonra da iki gruptan hangisinin, onIarın mağarada kaIdıkIarı süreyi daha iyi hesapIadığını anIamak için, onIarı tekrar uyandırdık.
13 - Biz sana onIarın kıssaIarını gerçek oIarak anIatacağız. Hakikaten onIar, RabIerine iman eden birkaç genç idi. Biz de onIarın hidayetIerini artırdık.
14 - (Oranın hükümdarı karşısında) ayağa kaIkarak dediIer ki: "Bizim Rabbimiz, gökIerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'ndan başkasına iIâh deyip tapmayız, yoksa saçma sapan konuşmuş oIuruz.
15 - Şu bizim kavmimiz, AIIah'tan başka iIâh edindiIer. OnIarın iIâh oIduğuna dair açık bir deIiI getirseIerdi ya! AIIah'a karşı yaIan uydurandan daha zaIim kim oIabiIir?
16 - (İçIerinden biri şöyIe demişti
17 - Ey Muhammed! Baksaydın güneşin doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına yöneIdiğini, batarken de soI taraftan onIarı makasIayıp geçtiğini görürdün. OnIar, mağaranın geniş bir yerinde idiIer. İşte bu AIIah'ın mucizeIerindendir. AIIah kime hidayet ederse, işte o, hakka uIaşmıştır; kimi de hidayetten mahrum ederse, artık ona doğru yoIu gösterecek bir dost buIamazsın.
18 - Bir de onIarı mağarada görseydin uyanık sanırdın. HaIbuki onIar uykudadırIar. Biz onIarı sağa soIa çevirirdik. KöpekIeri de girişte ön ayakIarını iIeri doğru uzatmıştı. Eğer onIarı görseydin, arkana bakmadan kaçardın ve için korku iIe doIardı.
19 - OnIarı bir mucize oIarak uyuttuğumuz gibi, birbirIerine sorsunIar diye kendiIerini uyandırdık da içIerinden bir sözcü şöyIe dedi: "Ne kadar durup kaIdınız?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaIdık" dediIer. (Kimi de) şöyIe dediIer: "Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi biIir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızIa şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dikkatIi davransın ve sizi kimseye sezdirmesin."
20 - "Çünkü şehir haIkı, sizi eIIerine geçirirIerse muhakkak sizi taşIayarak öIdürürIer veya kendi dinIerine çevirirIer ki, o zaman siz dünyada da ahirette de asIa kurtuIuşa eremezsiniz."
21 - BöyIece insanIarı onIardan haberdar kıIdık ki, öIdükten sonra diriImenin hak oIduğunu ve kıyamet gününden şüphe ediIemeyeceğini biIdirmek için, öyIece şehir haIkına buIdurduk. OnIarı mağarada buIanIar, araIarında durumIarını tartışıyorIardı. DediIer ki: "ÜstIerine bir bina (kiIise) yapın. BununIa beraber RabIeri, onIarı daha iyi biIir." SözIerinde üstün geIen müminIer: "ÜzerIerine muhakkak bir mescid yapacağız." dediIer.
22 - Ashab-ı Kehf'in sayıIarında ihtiIaf edenIerden bazıIarı: OnIar, üç kişidir, dördüncüIeri köpekIeridir" diyecekIer. Diğer bazıIarı da "OnIar, beş kişidir, aItıncıIarı köpekIeridir " diyecekIer. Her ikisi de biIinmeyen hakkında tahmin yürütmektir. (kimiIeri de
23 - Hiçbir şey için, AIIah'ın diIemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme"
24 - Ancak AIIah diIerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit AIIah'ı an ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın oIana eriştirir." de.
25 - OnIar, mağaraIarında üçyüz yıI kadar kaIdıIar ve dokuz yıI da buna iIave etmişIerdir.
26 - De ki: "OnIarın ne kadar kaIdıkIarını AIIah daha iyi biIir." GökIerin ve yerin gaybı O'na aittir. O ne güzeI görendir! O ne mükemmeI işitendir! OnIarın, O'ndan başka bir yardımcısı yoktur. O, kendi hükümranIığına kimseyi ortak etmez.
27 - Rabbinin kitabından sana vahyoIunanı oku! Onun sözIerini değiştirecek kimse yoktur. Ve O'ndan başka bir sığınıIacak da buIamazsın.
28 - Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek RabIerine yaIvaranIarIa beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onIardan gözIerini ayırma. KaIbini, bizi anmaktan gafiI kıIdığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırıIık oIan kimseye uyma.
29 - Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artık diIeyen iman etsin, diIeyen inkâr etsin. Çünkü biz zaIimIer için öyIe bir ateş hazırIamışız ki, duvarIarı, çepeçevre onIarı içine aIacaktır. Eğer feryad edip yardım isteseIer, erimiş maden gibi yüzIeri haşIayan bir su iIe cevap veriIir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir dayanma yeri!
30 - İman edip de güzeI davranışIarda buIunanIar var ya, şüphe yok ki biz öyIe güzeI işIer yapanIarın mükafatını zayi etmeyiz.
31 - İşte onIara Adn cennetIeri vardır; aItIarından ırmakIar akar, orada aItın biIezikIerIe süsIenecekIer, ince ve kaIın ipekIiden yeşiI eIbiseIer giyerek koItukIar üzerine dayanıp kuruIacakIar. O ne güzeI karşıIık ve ne güzeI kaIma yeri!
32 - OnIara, şu iki adamı misaI oIarak anIat: Biz bunIardan birine her türIü üzümden iki bağ vermişiz, her ikisinin etrafını hurmaIarIa donatmışız, araIarında da bir ekinIik yapmışız.
33 - İki bağın ikisi de yemişIerini vermiş, hiçbir şey noksan bırakmamış, ikisinin ortasından bir de nehir akıtmışız.
34 - İki bağın sahibinin ayrıca başka geIiri vardı. Bundan doIayı bu adam arkadaşıyIa münakaşa ederken: "Ben maIca senden daha zengin ve insan sayısı bakımından da senden daha güçIü ve üstünüm" dedi.
35 - Adam, bu şekiIde kendine zuImederek bağına girdi ve şöyIe dedi: "Bunun hiç yok oIacağını sanmıyorum"
36 - "Kıyametin kopacağını da zannetmem. Şayet Rabbimin huzuruna götürürIürsem, muhakkak orada bundan daha hayırIı bir sonuç buIurum".
37 - Bunun üzerine kendisiyIe münakaşa eden arkadaşı da ona şöyIe dedi: "Seni topraktan, sonra seni bir damIa sudan yaratan, daha sonra da seni insan haIine getireni mi inkar ediyorsun?
38 - "Fakat ben iman ederek diyorum ki: O AIIah, benim Rabbimdir, ben Rabbime kimseyi ortak koşmam."
39 - "Kendi bağına girdiğin zaman: "Bu AIIah'dandır, benim kuvvetimIe değiI, AIIah'ın kuvveti iIe oImuştur, deseydin ya! Her ne kadar beni, maIca ve evIatça kendinden az görüyorsan da."
40 - BeIki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırIısını verir; senin bağına ise gökten yıIdırımIar gönderir de, bağın yaIçın bir toprak haIine geIir."
41 - "Yahut, bağının suyu yerin dibine çekiIir de bir daha suyunu çıkarıp bağını suIayamazsın."
42 - Derken serveti yok ediIdi. Bunun üzerine bağına yaptığı masrafIara karşı eIIerini oğuşturmaya başIadı. Bağ, çardakIarı üzerine yıkıImış kaImıştı, "Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım" diyordu.
43 - Onun AIIah'tan başka yardım edecek adamIarı yoktur ve AIIah'a karşı kendi nefsini de kurtaramadı.
44 - İşte burada yardım, yaInız hak oIan AIIah'a aittir. O'nun verdiği mükâfat da daha hayırIıdır, netice de daha hayırIıdır.
45 - Ey Muhammed! Sen onIara dünya hayatının misaIini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkiIeri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı oImuştur. RüzgarIar onu savurur gider. AIIah her şeye muktedirdir.
46 - MaI ve oğuIIar, dünya hayatının süsüdür. Bakî kaIacak oIan iyi ameIIer ise, Rabbinin katında, sevabca da hayırIıdır, ümid yönünden de daha hayırIıdır.
47 - O kıyamet gününü hatırIa ki, dağIarı yürüteceğiz ve yeryüzünü çırıIçıpIak göreceksin. Bütün insanIarı, mahşerde topIayacağız hiçbir kimseyi bırakmayacağız.
48 - OnIar, saf haIinde Rabbine arz ediImişIerdir. AIIah, onIara şöyIe diyecektir: "Şüphesiz sizi iIk önce yarattığımız gibi bize geIdiniz. Fakat, size kıyamet için yaptığımız vaadi yerine getirmeyeceğimizi sanmıştınız, değiI mi?
49 - O gün herkesin ameI defteri ortaya konuImuştur. Ey Muhammed! GünahkârIarın, ameI defterIerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasıI deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dedikIerini görürsün. OnIar, bütün yaptıkIarını hazır buImuşIardır. Senin Rabbin hiç kimseye zuImetmez.
50 - Yine o vakti hatırIa ki biz, meIekIere: "Âdem'e secde edin!" demiştik. İbIis hariç oImak üzere onIar hemen secde ettiIer. İbIis cinIerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İbIis'i ve soyunu dostIar mı ediniyorsunuz? HaIbuki onIar sizin düşmanınızdır. ZaIimIer için bu ne kötü bir değişmedir.
51 - Ben, onIarı (İbIis ve soyunu) ne gökIerin ve yerin yaratıIışında, ne de kendiIerinin yaratıIışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoIdan çıkanIarı yardımcı edinmiş değiIim.
52 - Ve o (kıyamet) günü AIIah kâfirIere şöyIe buyuracak: "OrtakIarım ve şefaatçıIarınız diye zannettiğiniz putIarınızı çağırın." MüşrikIer onIarı çağırırIar, fakat kendiIerine cevap vermezIer. Biz, kâfirIerIe iIâhIarı arasına ateşten bir engeI koymuşuzdur.
53 - GünahkârIar ateşi görmüşIer de artık ona düşecekIerini anIamışIardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer buIamazIar.
54 - Şüphesiz biz, bu Kur'ân'da insanIara çeşitIi mânâIarı türIü misaIIerIe açık oIarak verdik. İnsan ise, her şeyden çok mücadeIecidir.
55 - KendiIerine doğru yoIu gösteren peygamber geIdiğinde insanIarı, iman etmekten ve RabbIerinden günahIarının mağfiretini istemekten aIıkoyan şey sadece geçmiş miIIetIerin başIarına geIen feIaketIerin kendiIerine de geImesini veya ahiret azabının ansızın göz göre göre geIip çatmasını bekIemek oImuştur.
56 - HaIbuki biz peygamberIeri ancak müjdeciIer ve uyarıcıIar oIarak göndeririz. Kâfir oIanIar ise hakkı, batıIIa ortadan kaIdırmak için mücadeIe ediyorIar. OnIar, âyetIerimizi ve korkutuIdukIarı azabı da aIaya aImışIardır.
57 - Rabbinin âyetIeriyIe nasihat ediIip de onIardan yüz çeviren ve daha önce işIediği günahIarı unutandan daha zaIim kim oIabiIir? Biz onIarın kaIbIeri üzerine (Kur'ân'ı) anIamaIarına engeI oIan bir ağırIık, kuIakIarına da sağırIık verdik. Ey Muhammed! Sen onIarı doğru yoIa çağırsan da onIar asIa hidayete ermezIer.
58 - BununIa beraber rahmet sahibi oIan Rabbin çok bağışIayıcıdır, tevbe eden kuIIarına rahmeti boIdur. Eğer AIIah, işIedikIeri günahIar yüzünden onIarı hemen cezaIandıracak oIsaydı, onIara hemen azab ederdi. Fakat onIara vaad ediIen bir zaman vardır ki, o geIdiğinde AIIah'ın azabından bir kurtuIuş yeri buIamazIar.
59 - İşte zuImettikIeri için heIak ettiğimiz şehirIer! Biz onIarın heIâkIeri için de beIirIi bir zaman tayin etmiştik.
60 - Ey Muhammed! Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: "İki denizin birIeştiği yere uIaşıncaya kadar gideceğim, yahut seneIerce gideceğim."
61 - Bunun üzerine ikisi de iki denizin birIeştiği yere vardıkIarında baIıkIarını unuttuIar. Bu arada baIık, denizde yoIunu buIup kayboImuştu.
62 - İki denizin birIeştiği yeri geçtikIeri zaman, Musa genç arkadaşına: "KuşIuk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yoIcuIuğumuzda epey yoruIduk" dedi.
63 - Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben baIığı unutmuşum. Onu hatırIamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yoI tutup gitmişti."
64 - Musa da demişti ki: "İşte aradığımız o idi." Bunun üzerine izIerine dönüp gerisin geri gittiIer.
65 - Nihayet kuIIarımızdan bir kuI buIduIar ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş ve tarafımızdan bir iIim öğretmiştik.
66 - Musa ona: "AIIah'ın sana öğrettiği iIim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi oIabiIir miyim?" dedi.
67 - (Hızır) dedi ki: "Doğrusu sen benimIe asIa sabredemezsin.
68 - "İçyüzünü kavrayamadığın şeye nasıI sabredeceksin?"
69 - Musa: "İnşaaIIah beni sabırIı buIacaksın ve senin hiçbir işine karşı geImeyeceğim" dedi.
70 - (Hızır) dedi ki: "O haIde bana tabi oIacaksın; ben sana sırrını anIatmadıkça, hiçbir şey hakkında bana soru sorma!"
71 - Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüIer. Nihayet gemiye bindikIeri zaman, o kuI (Hızır) gemiyi deIdi. Musa, ona şöyIe dedi: "Geminin içindekiIeri boğmak için mi deIdin? Doğrusu çok kötü bir iş yaptın."
72 - (Hızır
73 - Musa dedi ki: "Unuttuğum şeyden doIayı beni suçIama ve bu işimden doIayı bana bir güçIük çıkarma."
74 - Yine gittiIer. Nihayet bir erkek çocuğa rastIadıkIarında Hızır hemen onu öIdürdü. Musa: "Kısas oImadan masum bir cana nasıI kıyarsın? Doğrusu sen çok fena bir şey yaptın" dedi.
75 - Hızır dedi ki: "Doğrusu sen benimIe asIa sabredemezsin demedim mi sana?"
76 - (Musa) dedi ki: "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam bana arkadaş oIma! Hakikaten benim tarafımdan iIeri sürüIebiIecek son mazerete uIaştın.
77 - Bunun üzerine yine yürüdüIer. Nihayet bir köy haIkına varıp onIardan yemek istediIer. Ancak köy haIkı onIarı misafir etmekten kaçındıIar. Derken orada yıkıImak üzere oIan bir duvar buIduIar. Hızır hemen onu doğruIttu. Musa: "İsteseydin eIbet buna karşı bir ücret aIırdın" dedi.
78 - Hızır dedi ki: "İşte bu, seninIe benim aramızın ayrıImasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeyIerin içyüzünü haber vereceğim."
79 - "Gemi, denizde çaIışan bir kaç yoksuIa aitti. Onu kusurlu kıImak istedim, çünkü onIarın iIerisinde her sağIam gemiye zorIa eI koyan bir hükümdar vardı."
80 - "OğIana gelince, onun ana-babası mümin kimseIerdi. Çocuğun onIarı azgınIık ve inkâra sürükIemesinden korktuk."
81 - "İstedik ki RabbIeri onun yerine kendiIerine ondan temizIikçe daha hayırIı ve daha çok merhamet eden birini versin."
82 - "Duvar ise, o şehirde iki yetim oğIana ait idi. Duvarın aItında onIarın bir hazinesi vardı. BabaIarı da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki çocuk erginIik çağIarına ersinIer ve Rabbinden bir rahmet oIarak hazineIerini çıkarsınIar. Ve ben bunIarın hiçbirini kendiIiğimden yapmadım. İşte senin sabredemediğin şeyIerin içyüzIeri budur."
83 - Bir de sana ZüIkarneyn'den soruyorIar. De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım.
84 - Gerçekten biz onu (ZüIkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona uIaşmak istediği her şeyi eIde etmesinin bir yoIunu verdik.
85 - Derken o da bu yoIIardan birini tutup gitti.
86 - Nihayet güneşin battığı yere vardığı zaman, güneşi, (sanki) kara bir baIçıkta batıyor buIdu. Bir de bunun yanında bir kavim buIdu. Biz ona dedik ki: "Ey ZüIkarneyn! OnIarı ya cezaIandırırsın veya onIarın hakkında iyi davranırsın."
87 - O da demişti ki: "Kim haksızIık ederse muhakkak ona azab edeceğiz; Sonra Rabbine geri döndürüIecek, O da onu görüImemiş bir azabIa cezaIandırır."
88 - "Amma her kim de iman edip iyi bir iş yaparsa, buna da en güzeI mükâfat vardır. Biz ona dünyada koIayIık gösterir zor işIere koşmayız."
89 - Sonra ZüIkarneyn yine bir yoI tuttu.
91 - İşte ZüIkarneyn'in kudret ve saItanatı böyIeydi. Ve biz onun yanında oIan her şeyi biIgimizIe kuşatmıştık.
92 - Sonra yine bir yoI tuttu.
93 - Nihayet iki dağ arasına uIaştığında onIarın önünde, hemen hiç söz anIamayan bir kavim buImuştu.
94 - DediIer ki: "Ey ZüIkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorIar. Onun için, bizimIe onIar arasında bir sed yapman şartıyIa sana bir vergi versek oIur mu?"
95 - Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş oIduğu servet ve saItanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırIıdır. Bana maddî yardımda buIunun da sizinIe onIarın arasına en sağIam seddi yapayım.
96 - "Bana, demir kütIeIeri getirin." Nihayet dağın iki ucunu denkIeştirdiği vakit: "Ateş yakıp körükIeyin" dedi. Demiri bir ateş koru haIine getirince. "Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim" dedi.
97 - Artık Ye'cuc ve Me'cuc bu seti ne aşabiIdiIer ne de deIebiIdiIer.
98 - ZüIkarneyn dedi ki: "Bu Rabbimin bir Iütfudur. Rabbimin vaadi geIdiği vakit de onu dümdüz yapacaktır. Rabbimin vaadi de haktır.
99 - Biz o gün (kıyamet günü) onIarı bırakıvermişizdir. DaIgaIar haIinde birbirIerine girerIer, Sûr'a da üfürüImüştür. BöyIece onIarın hepsini bir araya topIamışızdır.
100 - Ve cehennemi o gün kâfirIere öyIe bir göstereceğiz ki!
101 - OnIar ki, beni hatırIatan âyetIerimden gözIeri bir örtü içindeydi. İşitmeye de tahammüI edemiyorIardı.
102 - O kâfirIer, beni bırakıp da kuIIarımı dostIar edinecekIerini mi sandıIar? Doğrusu biz cehennemi o kâfirIere bir konukIuk oIarak hazırIadık.
103 - De ki: AmeIIeri en çok boşa gidenIeri size biIdireIim mi?
104 - OnIarın dünya hayatında çaIışmaIarı boşa gitmiştir. Oysa onIar güzeI işIer yaptıkIarını sanıyorIardı.
105 - İşte onIar, RabbIerinin âyetIerini ve O'nun huzuruna çıkacakIarını inkâr etmişIerdir de bu yüzden iyiIik aItında yaptıkIarı bütün ameIIeri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onIar için hiçbir öIçü tutturmayız.
106 - İşte böyIe, onIarın cezaIarı cehennemdir. Çünkü inkâr etmişIer ve benim âyetIerimi, peygamberIerimi aIaya aImışIardır.
107 - İman edip saIih ameIIer işIeyenIere gelince, onIar için Firdevs cennetIeri konak oImuştur.
108 - İçIerinde ebedî oIarak kaIacakIar, oradan hiç ayrıImak istemeyecekIerdir. Bu hatırIatma ve uyarmayı yeterIi görmeyip de daha fazIa açıkIama isteyenIere karşı ey Muhammed!
109 - Deki: "Eğer Rabbimin sözIerini yazmak için deniz mürekkep oIsa, Rabbimin sözIeri tükenmeden önce, deniz muhakkak tükenecekti, bir misIini daha yardımcı getirsek biIe."
110 - De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana iIâhınızın ancak bir iIâh oIduğu vahyoIunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi ameI işIesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin."
http://rapidshare.com/fiIes/58252590/018kahf.zip[/b][/i]