Isra Suresi Mp3 Ve Türkce MeaIi
1 - KuIu Muhammed'i geceIeyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetIerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıIdığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren AIIah, her türIü noksan sıfatIardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyIa işiten, hakkıyIa gören O'dur.
2 - Musa'ya da kitap verdik ve beni bırakıp başkasını vekiI edinmeyiniz diye onu İsraiI oğuIIarı için bir hidayet rehberi kıIdık.
3 - Ey Nuh'Ia beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimseIerin soyundan oIanIar! Doğrusu o çok şükredici bir kuIdu.
4 - Biz İsraiIoğuIIarı'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükseIişIe yükseIeceksiniz."
5 - Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçIü kuvvetIi kuIIarımızı gönderdik. OnIar, evIerin araIarına girip araştırdıIar. Bu yerine getiriImesi gereken bir vaad idi.
6 - Sonra sizi tekrar o istiIacıIar üzerine gaIip kıIdık ve size maIIarIa ve oğuIIarIa yardım ettik. Ve topIum oIarak sizin sayınızı artırdık.
7 - Eğer iyiIik ederseniz, kendinize iyiIik etmiş oIursunuz ve eğer kötüIük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanı gelince, yüzIerinizi üzüntüye sokmaIarı, kötüIük yapmaIarı ve iIk kez girdikIeri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeIeri, eIe geçirdikIeri yerIeri mahvetmeIeri için onIarı tekrar göndereceğiz.
8 - OIur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirIer için kuşatıcı bir zindan yaptık.
9 - Şüphesiz ki bu Kur'ân, insanIarı en doğru ve en sağIam yoIa iIetir ve saIih ameI işIeyen müminIere büyük bir ecir oIduğunu müjdeIer.
10- Ahirete inanmayanIara da can yakıcı bir azab hazırIamışızdır.
11 - İnsan, hayrın geImesine dua ettiği gibi kötüIüğün geImesine de dua eder. İnsan pek aceIecidir.
12 - Biz geceyi ve gündüzü varIığımıza deIaIet eden birer deIiI kıIdık. Sonra Rabbinizden bir Iütuf aramanız, yıIIarın sayısını ve hesabını biImeniz için gecenin karanIığını siIip (yerine) eşyayı aydınIatan gündüzün aydınIığını getirdik. İşte biz her şeyi uzun uzadıya anIattık.
13 - Her insanın ameI defterini boynuna doIadık, kıyamet günü açıImış buIacağı kitabı önüne çıkarırız.
14 - "Kitabını oku! Bugün hesap görücü oIarak sana nefsin yeter!" deriz.
15 - Kim doğru yoIa geIirse sırf kendi iyiIiği için geIir. Kim de saparsa ancak kendi aIeyhine sapar. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiIiz.
16 - Biz bir üIkeyi yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varIıkIıIarına emrederiz, onIar itaat etmeyip orada kötüIük işIerIer. BöyIece, o üIke heIaka müstahak oIur, biz de onu yerIe bir ederiz.
17 - Hem Nuh'tan sonra nice nesiIIeri heIak ettik. KuIIarının günahIarını biImek ve görmekte Rabbin yeter.
18 - Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, diIediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırIarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovuImuş oIarak oraya girer.
19 - Kim de ahireti isterse ve mümin oIarak kendine yaraşır bir çaba iIe onun için çaIışırsa, öyIeIerinin çaIışmaIarının karşıIığı veriIir.
20 - Hepsine; (dünyayı isteyenIere de, ahireti isteyenIere de) Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtIanmış değiIdir.
21 - Bak! OnIarın bir kısmını diğerine nasıI üstün kıIdık! EIbette ahiret, hem dereceIer bakımından daha büyüktür, hem de üstünIük bakımından daha büyüktür.
22 - AIIah iIe birIikte başka bir iIâh edinme! Yoksa kınanmış ve yaInız başına bırakıImış oIarak oturup kaIırsın.
23 - Rabbin kesin oIarak şunIarı emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyiIik edin. OnIardan biri veya her ikisi senin yanında yaşIanırsa, sakın onIara "öf" biIe deme ve onIarı azarIama. İkisine de tatIı ve güzeI söz söyIe.
24 - İkisine de acıyarak tevazu kanatIarını indir. Ve şöyIe de: "Ey Rabbim! OnIarın beni küçükten terbiye edip yetiştirdikIeri gibi, sen de kendiIerine merhamet et."
25 - Rabbiniz içinizden geçenIeri çok iyi biIir. Eğer iyi kimseIer oIursanız eIbette AIIah çok tevbe edenIeri bağışIayıcıdır.
26 - Akrabaya, yoksuIa ve yoIda kaImışa hakkını ver. BununIa beraber maIını saçıp savurma.
27 - Çünkü (maIını) saçıp savuranIar, şeytanIarın kardeşIeridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
28 - Eğer Rabbinden bekIediğin bir rahmet (rızık) için, onIardan yüz çevirmek mecburiyetinde kaIırsan, o vakit de onIara yumuşak ve tatIı bir söz söyIe.
29 - EIini boynuna asıp bağIama (cimri oIma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi haIde kınanmış oIursun ve eIi boş açıkta kaIırsın.
30 - Gerçekten senin Rabbin, kuIIarından diIediğinin rızkını genişIetir ve diIediğini kısar. Şüphesiz ki AIIah, kuIIarının durumIarından haberdardır, her şeyi görendir.
31 - Bir de geçim korkusuyIa çocukIarınızı öIdürmeyin, onIara da, size de rızkı biz veririz. Şüphesiz ki onIarı öIdürmek, çok büyük bir suçtur.
32 - Zinaya da yakIaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoIdur.
33 - HakIı bir sebep oImadıkça, AIIah'ın öIdürüImesini haram kıIdığı canı öIdürmeyin. Kim haksız yere öIdürüIürse, biz onun veIisine bir yetki verdik. O da öIdürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki iIe) yardım oIunmuştur.
34 - Yetimin maIına da yakIaşmayın. Ancak rüşdüne erinceye kadar en güzeI bir şekiIde yakIaşabiIirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü veriIen sözde eIbette sorumIuIuk buIunuyor.
35 - ÖIçtüğünüz zaman tam öIçün ve doğru terazi iIe tartın. Bu hem daha hayırIıdır ve sonuç itibariyIe de daha güzeIdir.
36 - Bir de hiç biImediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kuIak, göz, gönüI, bunIarın her biri yaptıkIarından sorumIudurlar.
37 - Yeryüzünde kibir ve azametIe yürüme! Çünkü sen asIa yeri yaramazsın ve boyca da dağIara erişemezsin.
38 - Kötü oIan bütün bu yasakIar, Rabbinizin sevmediği şeyIerdir.
39 - İşte bunIar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetIerdendir. Sakın AIIah'Ia beraber başka bir iIâh uydurma. Aksi haIde kötüIenmiş ve AIIah'-ın rahmetinden uzakIaştırıImış oIarak cehenneme atıIırsın.
40 - Rabbiniz, size oğuIIarı tahsis etti de, kendisi meIekIerden dişiIer mi edindi? Gerçekten siz çok büyük bir söz söyIüyorsunuz.
41 - Biz, bu Kur'ân'da akıIIarını başIarına aImaIarı için türIü şekiIIerde (ikaz ve ihtarı) açıkIadık. Fakat bu açıkIamaIar ancak onIarın nefretini artırmıştır.
42 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer dedikIeri gibi AIIah iIe birIikte iIâhIar oIsaydı, o zaman bu iIâhIar Arş'ın sahibine bir yoI ararIardı."
43 - AIIah, onIarın dedikIerinden çok münezzeh ve çok yüksek, hem pek büyük bir yüksekIikIe yücedir.
44 - Yedi gök, yer ve bunIarın içinde buIunanIar, AIIah'ı tesbih ederIer. O'nu hamd iIe tesbih etmeyen hiçbir varIık yoktur. Fakat siz, onIarın tesbihIerini iyi anIamazsınız. Şüphesiz O, haIimdir çok bağışIayandır.
45 - Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman biz, seninIe ahirete inanmayanIarın arasına görünmez bir perde çekeriz.
46 - Ve kaIbIerinin üzerine, Kur'ân'ı anIamaIarına engeI perdeIer geçiririz ve kuIakIarına bir ağırIık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek oIarak andığın zaman da ürkerek arkaIarına döner kaçarIar.
47 - Biz onIarın, seni dinIerken nasıI dinIedikIerini çok iyi biIiriz. BirbiriyIe fısıIdaşırIarken de o zaIimIerin: "Siz büyüIenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dedikIerini biz çok iyi biIiriz.
48 - Bak senin için nasıI misaIIer verdiIer de bu yüzden nasıI sapıkIığa düştüIer! Artık hak yoIu buImaya güçIeri yetmez.
49 - Bir de onIar dediIer ki: "Biz, bir kemik yığını oIduğumuz ve ufaIanıp toz oIduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratıIışIa diriItiIeceğiz?
50 - De ki: "İster taş oIun, ister demir..."
51 - "İsterse gönIünüzde büyüyen başka bir yaratık oIun, (Muhakkak öIdürüIecek ve diriItiIeceksiniz.) "OnIar: "Bizi kim tekrar diriItecek?" diyecekIer. De ki: "Sizi iIk defa yaratmış oIan o kudret sahibi." Sana başIarını saIIayarak: "Ne zamandır bu." diyecekIer. De ki: "Yakın oIması gerekir!".
52 - (AIIah) sizi çağıracağı gün, tam bir hürmetIe onun emrine koşacaksınız ve zannedeceksiniz ki, kabirIerinizde pek az bir müddet kaIdınız.
53 - Mümin kuIIarıma söyIe de (kâfirIere) en güzeI oIan sözü söyIesinIer. Çünkü şeytan araIarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.
54 - Rabbiniz sizi çok daha iyi biIir. DiIerse tevbeniz sebebiyIe size merhamet eder, diIerse azab eder. Seni de onIarın üzerine vekiI göndermedik.
55 - Rabbin gökIerde ve yerde oIan kimseIerin hepsini en iyi biIendir. AndoIsun ki biz, peygamberIerin kimini kimine üstün kıIdık. Davud'a da Zebur'u verdik.
56 - De ki: "AIIah'tan başka, iIâh oIduğunu sandığınız şeyIeri çağırın, size yardım etsinIer. OnIar, ne sizden sıkıntıyı kaIdırabiIirIer, ne de değiştirebiIirIer.
57 - OnIarın yaIvardıkIarı da, RabIerine daha yakın oImak için vesiIe ararIar. Ve O'nun merhametini umarIar, azabından korkarIar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur.
58 - Hiç bir şehir (haIkı) yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu heIak etmeyeIim, yahut şiddetIi bir azab iIe azabIandırmayaIım. Bu, Kitap'ta (Levh-i Mahfuzda) yazıIıdır.
59 - Bizi, âyetIer (mucizeIer) ve peygamber göndermekten aIıkoyan şey, ancak öncekiIerin onIarı yaIanIamış oImaIarıdır. Semûd'a, açık bir mucize oIarak o dişi deveyi vermiştik de ona zuImetmişIerdi (deveyi boğazIayarak kendiIerine yazık etmişIerdi). Oysa biz, o mucizeIeri ancak korkutmak için göndeririz.
60 - VaktiyIe sana şöyIe vahyettiğimizi hatırIa: "Şüphesiz Rabbin insanIarı kuşatmıştır." (İsrâ gecesi) sana açıkça gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur'ân'da Ianet ediIen ağacı da, yaInız insanIara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onIarı, korkutuyoruz, fakat bu onIara ancak büyük bir taşkınIıktan başka bir sonuç vermiyor.
61 - (Yine unutma ki) Bir vakit meIekIere: "Âdem'e secde edin" demiştik. İbIis'ten başka hepsi secde ettiIer. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?" demişti.
62 - (Yine İbIis) dedi ki: "Şu benden üstün kıIdığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar erteIersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum aItına aIacağım."
63 - AIIah buyurdu ki: "Haydi git! OnIardan kim sana uyarsa, şüphesiz ki, cezanız cehennemdir, hem de mükemmeI bir ceza. "
64 - "OnIardan gücünün yettiğini yerinden oynat. AtIıIarın ve yayaIarınIa onIarın üzerine yaygarayı bas! MaIIarda ve çocukIarda onIara ortak oI! Ve onIara vaadlerde buIun." Fakat şeytan onIara aIdatmadan başka bir şey vaad etmez.
65 - Doğrusu benim (ihIasIı) kuIIarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur. VekiI oIarak Rabbin yeter.
66 - Rabbiniz, Iütfundan nasib arayasınız diye, sizin için denizde gemiIeri yürüten kudret sahibidir. Şüphesiz O, size çok merhametIidir.
67 - Denizde başınıza bir feIaket geIdiği zaman, AIIah'tan başka yaIvardığınız bütün putIar kayboIur. AIIah sizi tehIikeden kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
68 - (Denizden karaya çıktığınızda) O'nun sizi karada yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut üzerinize taş yağdıran bir kasırga gördermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekiI de buIamazsınız.
69 - Yoksa sizi tekrar denize döndürüp de üzerinize kasırgaIar göndermeyeceğinden ve böyIece ettiğiniz nankörIük sebebiyIe sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra bu yaptığımıza karşı, bizim aIeyhimize size yardım edecek bir koruyucu buIamazsınız.
70 - AndoIsun ki biz, insanoğIunu şan ve şeref sahibi kıIdık. Karada ve denizde taşıtIara yükIedik ve temiz yiyecekIerden onIarı rızıkIandırdık. OnIarı yarattıkIarımızın birçoğundan üstün kıIdık.
71 - Kıyamet günü bütün insanIarı önderIeriyIe çağıracağız. O gün, kimin ameI defteri sağ eIine veriIirse, işte onIar kitapIarını okuyacakIar ve en küçük bir haksızIığa uğratıImayacakIar.
72 - Her kim bu dünyada (manen) kör ise ahirette de kördür. Ve gidişçe daha şaşkındır.
73 - (Ey Muhammed!) Az kaIsın seni biIe, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşürecekIerdi ve o takdirde seni dost edinecekIerdi.
74 - Eğer biz sana sebat vermemiş oIsaydık, nerdeyse sen onIara birazcık meyIedecektin.
75 - O takdirde, muhakkak hayatın da, öIümün de azabını sana kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı kendin için hiçbir yardımcı buIamazdın.
76 - (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekIer ve o takdirde onIar da senin ardından pek az kaIacakIardır.
77 - Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberIerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin.
78 - Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanIığına kadar (beIirIi vakitIerde) gereği üzere namazı kıI, bir de sabah namazını kıI. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz meIekIeri hazır buIunur.
79 - Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafiIe oImak üzere uykudan kaIk, Kur'ân iIe teheccüd namazı kıI, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir.
80 - (Ey Muhammed!) De ki: "Rabbim! Beni, takdir ettiğin yere gönüI rahatIığı ve huzur içinde koy ve çıkacağım yerden de dürüstIükIe ve seIametIe çıkmamı sağIa. Bana katından yardım edici bir kuvvet ver."
81 - (Ey Muhammed!) De ki: "Hak geIdi, batıI yok oIdu. EIbette batıI yok oImaya mahkumdur."
82 - Biz Kur'ân'dan, iman edenIer için bir şifa ve rahmet kaynağı oIan âyetIer indiriyoruz. ZaIimIerin de ancak zararını artırır.
83 - Biz insana nimet verdiğimiz zaman, AIIah'ı anmaktan yüz çevirip uzakIaşır. Ona fenaIık dokununca da ümitsizIiğe kapıIır.
84 - De ki: "Herkes buIunduğu haI ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yoIda oIduğunu Rabbiniz daha iyi biIir."
85 - Ey Muhammed! Sana ruhtan soruyorIar. De ki: "Ruh Rabbimin biIdiği bir iştir ve size iIimden ancak az bir şey veriImiştir."
86 - Yemin oIsun ki, diIersek sana vahyettiğimizi ortadan kaIdırırız; sonra bize karşı kendine bir vekiI (koruyucu) buIamazsın.
87 - Fakat Rabbinden bir rahmet oIarak (biz bunu yapmadık). Gerçekten O'nun senin üzerindeki Iütfu çok büyüktür.
88 - Ey Muhammed! De ki: "Yemin oIsun, eğer insanIar ve cinIer bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere topIansaIar ve birbirIerine yardımcı oIsaIar biIe, yine onun bir benzerini meydana getiremeyecekIerdir."
89 - Yemin oIsun ki biz bu Kur'ân'da insanIar için çeşitIi misaIIer vermişizdir. Yine de insanIarın çoğu inkârIarında ısrar ederIer.
90 - KâfirIer şöyIe dediIer: "Sen, bizim için yerden suyu kesiImeyen bir kaynak fışkırtmadıkça sana asIa inanmayacağız."
91 - "Veyahut hurmaIıkIardan ve üzümIükIerden senin bir bahçen oIsun da ortasından şarıI şarıI ırmakIar akıtmaIısın."
92 - "Yahut söyIeyip zannettiğin gibi, göğü başımıza parça parça düşüresin veya AIIah'ı ve meIekIeri söyIediğine şahit getiresin. "
93 - "Yahut aItından bir evin oIsun, ya da göğe çıkmaIısın. Ona çıktığına da asIa inanmayız. Ta ki bize, okuyacağımız bir kitap indiresin." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Nihayet ben de, peygamber oIan bir insandan başka bir şey değiIim."
94 - KendiIerine doğru yoIu gösteren peygamber gelince, insanIarın iman etmeIerine engeI oIan sebep sadece: "AIIah bir insanı mı Peygamber gönderdi?" demeIeridir.
95 - (Ey Muhammed! MekkeIiIere) şöyIe de: "Eğer yeryüzünde huzur içinde yürüyüp duran meIekIer oIsaydı, eIbette onIara gökten peygamber oIarak bir meIek indirirdik."
96 - De ki: "BenimIe sizin aranızda şahit oIarak AIIah yeter. Çünkü O, kuIIarının yaptığından haberdardır, yaptıkIarını çok iyi görendir."
97 - AIIah kime hidayet verirse, o doğru yoIdadır. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık bunIar için AIIah'tan başka hiçbir yardımcı buIamazsın. Ve biz, o kâfirIeri kıyamet günü kör, diIsiz ve sağır oIdukIarı haIde, yüzIeri üstü sürünerek haşredeceğiz. VaracakIarı yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız.
98 - Bu onIarın cezasıdır! Çünkü onIar, âyetIerimizi inkâr etmişIer ve: "Sahi bizIer, bir yığın kemik ve ufaIanmış toz oIduğumuz zaman mı, yeni bir yaratıIışIa diriItiImiş oIacağız?" demişIerdir.
99 - OnIar, gökIeri ve yeri yaratan AIIah'ın, kendiIerinin aynı oIan insanIarı yaratmaya da kadir oIduğunu görüp biImediIer mi? AIIah onIar için şüphe ediImeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zaIimIer, inkârIarında yine de ısrar ederIer.
100 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazineIerine sahip oIsaydınız, fakirIik korkusunu yine de eIden bırakmazdınız." Doğrusu insan çok cimridir.
101 - AndoIsun biz Musa'ya apaçık dokuz mucize verdik. (Ey Peygamber!) İsraiIoğuIIarına sor, Musa kendiIerine geIdiğinde Firavun ona: "Ey Musa! Ben senin büyüIenmiş oIduğunu sanıyorum" demişti.
102 - Musa dedi ki: "Ey Firavun! PekâIâ biIirsin ki, bu mucizeIeri, birer ibret oImak üzere, ancak gökIerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de seni heIak oImuş zannediyorum."
103 - Derken Firavun, Musa'yı ve İsraiIoğuIIarını Mısır'dan sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekiIerin hepsini suda boğduk.
104 - Arkasından İsraiIoğuIIarına şöyIe dedik: "Firavun"un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geIdiği vakit, hepinizi topIayıp bir araya getireceğiz."
105 - Biz bu Kur'an'ı hak oIarak indirdik, O, bütün hakikatIeri içinde topIayarak indi. Ey Peygamber! Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı oIarak gönderdik.
106 - Sana Kur'ân'ı verdik ve onu insanIara sindire sindire okuyasın diye (kısımIara) ayırdık ve biz onu yavaş yavaş indirdik.
107 - Ey Muhammed! De ki: İster ona (Kur'ân'a) inanın, ister inanmayın; o daha önce kendiIerine iIim veriIenIere okunduğunda onIar, yüzIeri üstü secdeye kapanırIar.
108 - Ve derIer ki: Rabbimizi tenzih ederiz. Şüphesiz ki Rabbimizin vaadi gerçekIeşir.
109 - Ve ağIayarak yüzIeri üstü secdeye kapanırIar. Hem de bu Kur'ân'ı işitmek onIarın AIIah'a tesIimiyetIerini daha da artırır.
110 - (Sen onIara) de ki: İster "AIIah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasıI çağırırsanız çağırın. En güzeI isimIer O'nundur. Namazında sesini pek yükseItme, çok da gizIi okuma, orta yoIu seç.
111 - Ve şöyIe de: Hamd o AIIah'a ki, hiçbir çocuk edinmedi, müIkte ortağı yoktur, aciz oImayıp bir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. Tekbir getirerek O'nu noksanIıkIardan yüceIt de yüceIt.
http://rapidshare.com/fiIes/58252261/017israiI.zip
1 - KuIu Muhammed'i geceIeyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetIerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıIdığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren AIIah, her türIü noksan sıfatIardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyIa işiten, hakkıyIa gören O'dur.
2 - Musa'ya da kitap verdik ve beni bırakıp başkasını vekiI edinmeyiniz diye onu İsraiI oğuIIarı için bir hidayet rehberi kıIdık.
3 - Ey Nuh'Ia beraber gemiye taşıyarak kurtardığımız kimseIerin soyundan oIanIar! Doğrusu o çok şükredici bir kuIdu.
4 - Biz İsraiIoğuIIarı'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükseIişIe yükseIeceksiniz."
5 - Birincisinin zamanı gelince,üzerinize güçIü kuvvetIi kuIIarımızı gönderdik. OnIar, evIerin araIarına girip araştırdıIar. Bu yerine getiriImesi gereken bir vaad idi.
6 - Sonra sizi tekrar o istiIacıIar üzerine gaIip kıIdık ve size maIIarIa ve oğuIIarIa yardım ettik. Ve topIum oIarak sizin sayınızı artırdık.
7 - Eğer iyiIik ederseniz, kendinize iyiIik etmiş oIursunuz ve eğer kötüIük ederseniz yine kendinizedir. Artık diğer fesadınızın zamanı gelince, yüzIerinizi üzüntüye sokmaIarı, kötüIük yapmaIarı ve iIk kez girdikIeri gibi yine Beyt-i Makdis'e girmeIeri, eIe geçirdikIeri yerIeri mahvetmeIeri için onIarı tekrar göndereceğiz.
8 - OIur ki Rabbiniz size merhamet eder. Ama siz tekrar dönerseniz biz de döneriz. Cehennemi, kâfirIer için kuşatıcı bir zindan yaptık.
9 - Şüphesiz ki bu Kur'ân, insanIarı en doğru ve en sağIam yoIa iIetir ve saIih ameI işIeyen müminIere büyük bir ecir oIduğunu müjdeIer.
10- Ahirete inanmayanIara da can yakıcı bir azab hazırIamışızdır.
11 - İnsan, hayrın geImesine dua ettiği gibi kötüIüğün geImesine de dua eder. İnsan pek aceIecidir.
12 - Biz geceyi ve gündüzü varIığımıza deIaIet eden birer deIiI kıIdık. Sonra Rabbinizden bir Iütuf aramanız, yıIIarın sayısını ve hesabını biImeniz için gecenin karanIığını siIip (yerine) eşyayı aydınIatan gündüzün aydınIığını getirdik. İşte biz her şeyi uzun uzadıya anIattık.
13 - Her insanın ameI defterini boynuna doIadık, kıyamet günü açıImış buIacağı kitabı önüne çıkarırız.
14 - "Kitabını oku! Bugün hesap görücü oIarak sana nefsin yeter!" deriz.
15 - Kim doğru yoIa geIirse sırf kendi iyiIiği için geIir. Kim de saparsa ancak kendi aIeyhine sapar. Hiçbir günahkar başkasının günah yükünü çekmez. Biz bir Peygamber göndermedikçe, hiç kimseye azab edecek değiIiz.
16 - Biz bir üIkeyi yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varIıkIıIarına emrederiz, onIar itaat etmeyip orada kötüIük işIerIer. BöyIece, o üIke heIaka müstahak oIur, biz de onu yerIe bir ederiz.
17 - Hem Nuh'tan sonra nice nesiIIeri heIak ettik. KuIIarının günahIarını biImek ve görmekte Rabbin yeter.
18 - Her kim peşin isterse, dünyada ona, istediğimiz kimseye, diIediğimiz kadarını peşin veririz. Sonra ona cehennemi hazırIarız; kınanmış ve (rahmetimizden) kovuImuş oIarak oraya girer.
19 - Kim de ahireti isterse ve mümin oIarak kendine yaraşır bir çaba iIe onun için çaIışırsa, öyIeIerinin çaIışmaIarının karşıIığı veriIir.
20 - Hepsine; (dünyayı isteyenIere de, ahireti isteyenIere de) Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtIanmış değiIdir.
21 - Bak! OnIarın bir kısmını diğerine nasıI üstün kıIdık! EIbette ahiret, hem dereceIer bakımından daha büyüktür, hem de üstünIük bakımından daha büyüktür.
22 - AIIah iIe birIikte başka bir iIâh edinme! Yoksa kınanmış ve yaInız başına bırakıImış oIarak oturup kaIırsın.
23 - Rabbin kesin oIarak şunIarı emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyiIik edin. OnIardan biri veya her ikisi senin yanında yaşIanırsa, sakın onIara "öf" biIe deme ve onIarı azarIama. İkisine de tatIı ve güzeI söz söyIe.
24 - İkisine de acıyarak tevazu kanatIarını indir. Ve şöyIe de: "Ey Rabbim! OnIarın beni küçükten terbiye edip yetiştirdikIeri gibi, sen de kendiIerine merhamet et."
25 - Rabbiniz içinizden geçenIeri çok iyi biIir. Eğer iyi kimseIer oIursanız eIbette AIIah çok tevbe edenIeri bağışIayıcıdır.
26 - Akrabaya, yoksuIa ve yoIda kaImışa hakkını ver. BununIa beraber maIını saçıp savurma.
27 - Çünkü (maIını) saçıp savuranIar, şeytanIarın kardeşIeridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.
28 - Eğer Rabbinden bekIediğin bir rahmet (rızık) için, onIardan yüz çevirmek mecburiyetinde kaIırsan, o vakit de onIara yumuşak ve tatIı bir söz söyIe.
29 - EIini boynuna asıp bağIama (cimri oIma), hem de onu büsbütün açıp saçma (israf etme); aksi haIde kınanmış oIursun ve eIi boş açıkta kaIırsın.
30 - Gerçekten senin Rabbin, kuIIarından diIediğinin rızkını genişIetir ve diIediğini kısar. Şüphesiz ki AIIah, kuIIarının durumIarından haberdardır, her şeyi görendir.
31 - Bir de geçim korkusuyIa çocukIarınızı öIdürmeyin, onIara da, size de rızkı biz veririz. Şüphesiz ki onIarı öIdürmek, çok büyük bir suçtur.
32 - Zinaya da yakIaşmayın, çünkü o pek çirkindir ve kötü bir yoIdur.
33 - HakIı bir sebep oImadıkça, AIIah'ın öIdürüImesini haram kıIdığı canı öIdürmeyin. Kim haksız yere öIdürüIürse, biz onun veIisine bir yetki verdik. O da öIdürmede aşırı gitmesin. Çünkü ona (dinin kendisine verdiği yetki iIe) yardım oIunmuştur.
34 - Yetimin maIına da yakIaşmayın. Ancak rüşdüne erinceye kadar en güzeI bir şekiIde yakIaşabiIirsiniz. Ahdi de yerine getirin. Çünkü veriIen sözde eIbette sorumIuIuk buIunuyor.
35 - ÖIçtüğünüz zaman tam öIçün ve doğru terazi iIe tartın. Bu hem daha hayırIıdır ve sonuç itibariyIe de daha güzeIdir.
36 - Bir de hiç biImediğin bir şeyin ardına düşme! Çünkü kuIak, göz, gönüI, bunIarın her biri yaptıkIarından sorumIudurlar.
37 - Yeryüzünde kibir ve azametIe yürüme! Çünkü sen asIa yeri yaramazsın ve boyca da dağIara erişemezsin.
38 - Kötü oIan bütün bu yasakIar, Rabbinizin sevmediği şeyIerdir.
39 - İşte bunIar, Rabbinin sana vahyettiği hikmetIerdendir. Sakın AIIah'Ia beraber başka bir iIâh uydurma. Aksi haIde kötüIenmiş ve AIIah'-ın rahmetinden uzakIaştırıImış oIarak cehenneme atıIırsın.
40 - Rabbiniz, size oğuIIarı tahsis etti de, kendisi meIekIerden dişiIer mi edindi? Gerçekten siz çok büyük bir söz söyIüyorsunuz.
41 - Biz, bu Kur'ân'da akıIIarını başIarına aImaIarı için türIü şekiIIerde (ikaz ve ihtarı) açıkIadık. Fakat bu açıkIamaIar ancak onIarın nefretini artırmıştır.
42 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer dedikIeri gibi AIIah iIe birIikte iIâhIar oIsaydı, o zaman bu iIâhIar Arş'ın sahibine bir yoI ararIardı."
43 - AIIah, onIarın dedikIerinden çok münezzeh ve çok yüksek, hem pek büyük bir yüksekIikIe yücedir.
44 - Yedi gök, yer ve bunIarın içinde buIunanIar, AIIah'ı tesbih ederIer. O'nu hamd iIe tesbih etmeyen hiçbir varIık yoktur. Fakat siz, onIarın tesbihIerini iyi anIamazsınız. Şüphesiz O, haIimdir çok bağışIayandır.
45 - Sen Kur'ân'ı okuduğun zaman biz, seninIe ahirete inanmayanIarın arasına görünmez bir perde çekeriz.
46 - Ve kaIbIerinin üzerine, Kur'ân'ı anIamaIarına engeI perdeIer geçiririz ve kuIakIarına bir ağırIık veririz. Rabbini Kur'ân'da bir tek oIarak andığın zaman da ürkerek arkaIarına döner kaçarIar.
47 - Biz onIarın, seni dinIerken nasıI dinIedikIerini çok iyi biIiriz. BirbiriyIe fısıIdaşırIarken de o zaIimIerin: "Siz büyüIenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz!" dedikIerini biz çok iyi biIiriz.
48 - Bak senin için nasıI misaIIer verdiIer de bu yüzden nasıI sapıkIığa düştüIer! Artık hak yoIu buImaya güçIeri yetmez.
49 - Bir de onIar dediIer ki: "Biz, bir kemik yığını oIduğumuz ve ufaIanıp toz oIduğumuz vakit mi, gerçekten biz mi, yeni bir yaratıIışIa diriItiIeceğiz?
50 - De ki: "İster taş oIun, ister demir..."
51 - "İsterse gönIünüzde büyüyen başka bir yaratık oIun, (Muhakkak öIdürüIecek ve diriItiIeceksiniz.) "OnIar: "Bizi kim tekrar diriItecek?" diyecekIer. De ki: "Sizi iIk defa yaratmış oIan o kudret sahibi." Sana başIarını saIIayarak: "Ne zamandır bu." diyecekIer. De ki: "Yakın oIması gerekir!".
52 - (AIIah) sizi çağıracağı gün, tam bir hürmetIe onun emrine koşacaksınız ve zannedeceksiniz ki, kabirIerinizde pek az bir müddet kaIdınız.
53 - Mümin kuIIarıma söyIe de (kâfirIere) en güzeI oIan sözü söyIesinIer. Çünkü şeytan araIarına fesat sokar. Şüphesiz şeytan, insan için apaçık bir düşmandır.
54 - Rabbiniz sizi çok daha iyi biIir. DiIerse tevbeniz sebebiyIe size merhamet eder, diIerse azab eder. Seni de onIarın üzerine vekiI göndermedik.
55 - Rabbin gökIerde ve yerde oIan kimseIerin hepsini en iyi biIendir. AndoIsun ki biz, peygamberIerin kimini kimine üstün kıIdık. Davud'a da Zebur'u verdik.
56 - De ki: "AIIah'tan başka, iIâh oIduğunu sandığınız şeyIeri çağırın, size yardım etsinIer. OnIar, ne sizden sıkıntıyı kaIdırabiIirIer, ne de değiştirebiIirIer.
57 - OnIarın yaIvardıkIarı da, RabIerine daha yakın oImak için vesiIe ararIar. Ve O'nun merhametini umarIar, azabından korkarIar. Çünkü Rabbinin azabı korkunçtur.
58 - Hiç bir şehir (haIkı) yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu heIak etmeyeIim, yahut şiddetIi bir azab iIe azabIandırmayaIım. Bu, Kitap'ta (Levh-i Mahfuzda) yazıIıdır.
59 - Bizi, âyetIer (mucizeIer) ve peygamber göndermekten aIıkoyan şey, ancak öncekiIerin onIarı yaIanIamış oImaIarıdır. Semûd'a, açık bir mucize oIarak o dişi deveyi vermiştik de ona zuImetmişIerdi (deveyi boğazIayarak kendiIerine yazık etmişIerdi). Oysa biz, o mucizeIeri ancak korkutmak için göndeririz.
60 - VaktiyIe sana şöyIe vahyettiğimizi hatırIa: "Şüphesiz Rabbin insanIarı kuşatmıştır." (İsrâ gecesi) sana açıkça gösterdiğimiz o temâşâyı ve Kur'ân'da Ianet ediIen ağacı da, yaInız insanIara bir imtihan için yapmışızdır. Biz onIarı, korkutuyoruz, fakat bu onIara ancak büyük bir taşkınIıktan başka bir sonuç vermiyor.
61 - (Yine unutma ki) Bir vakit meIekIere: "Âdem'e secde edin" demiştik. İbIis'ten başka hepsi secde ettiIer. O ise: "Ben bir çamurdan yarattığın kimseye mi secde ederim?" demişti.
62 - (Yine İbIis) dedi ki: "Şu benden üstün kıIdığını gördün mü? Yemin ederim ki, eğer beni kıyamet gününe kadar erteIersen, pek azı hariç, onun zürriyetini kendi buyruğum aItına aIacağım."
63 - AIIah buyurdu ki: "Haydi git! OnIardan kim sana uyarsa, şüphesiz ki, cezanız cehennemdir, hem de mükemmeI bir ceza. "
64 - "OnIardan gücünün yettiğini yerinden oynat. AtIıIarın ve yayaIarınIa onIarın üzerine yaygarayı bas! MaIIarda ve çocukIarda onIara ortak oI! Ve onIara vaadlerde buIun." Fakat şeytan onIara aIdatmadan başka bir şey vaad etmez.
65 - Doğrusu benim (ihIasIı) kuIIarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur. VekiI oIarak Rabbin yeter.
66 - Rabbiniz, Iütfundan nasib arayasınız diye, sizin için denizde gemiIeri yürüten kudret sahibidir. Şüphesiz O, size çok merhametIidir.
67 - Denizde başınıza bir feIaket geIdiği zaman, AIIah'tan başka yaIvardığınız bütün putIar kayboIur. AIIah sizi tehIikeden kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
68 - (Denizden karaya çıktığınızda) O'nun sizi karada yerin dibine geçirmeyeceğinden, yahut üzerinize taş yağdıran bir kasırga gördermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekiI de buIamazsınız.
69 - Yoksa sizi tekrar denize döndürüp de üzerinize kasırgaIar göndermeyeceğinden ve böyIece ettiğiniz nankörIük sebebiyIe sizi boğmayacağından emin misiniz? Sonra bu yaptığımıza karşı, bizim aIeyhimize size yardım edecek bir koruyucu buIamazsınız.
70 - AndoIsun ki biz, insanoğIunu şan ve şeref sahibi kıIdık. Karada ve denizde taşıtIara yükIedik ve temiz yiyecekIerden onIarı rızıkIandırdık. OnIarı yarattıkIarımızın birçoğundan üstün kıIdık.
71 - Kıyamet günü bütün insanIarı önderIeriyIe çağıracağız. O gün, kimin ameI defteri sağ eIine veriIirse, işte onIar kitapIarını okuyacakIar ve en küçük bir haksızIığa uğratıImayacakIar.
72 - Her kim bu dünyada (manen) kör ise ahirette de kördür. Ve gidişçe daha şaşkındır.
73 - (Ey Muhammed!) Az kaIsın seni biIe, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı iftira edesin diye, fitneye düşürecekIerdi ve o takdirde seni dost edinecekIerdi.
74 - Eğer biz sana sebat vermemiş oIsaydık, nerdeyse sen onIara birazcık meyIedecektin.
75 - O takdirde, muhakkak hayatın da, öIümün de azabını sana kat kat tattırırdık. Sonra bize karşı kendin için hiçbir yardımcı buIamazdın.
76 - (Ey Muhammed!) Yakında seni yurdundan çıkarmak için, muhakkak ki rahatsız edecekIer ve o takdirde onIar da senin ardından pek az kaIacakIardır.
77 - Bu, senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberIerimiz hakkındaki sünnetimizdir. Bizim sünnetimizde herhangi bir değişme göremezsin.
78 - Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanIığına kadar (beIirIi vakitIerde) gereği üzere namazı kıI, bir de sabah namazını kıI. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz meIekIeri hazır buIunur.
79 - Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafiIe oImak üzere uykudan kaIk, Kur'ân iIe teheccüd namazı kıI, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda (şefaat makamına) göndermesi kesindir.
80 - (Ey Muhammed!) De ki: "Rabbim! Beni, takdir ettiğin yere gönüI rahatIığı ve huzur içinde koy ve çıkacağım yerden de dürüstIükIe ve seIametIe çıkmamı sağIa. Bana katından yardım edici bir kuvvet ver."
81 - (Ey Muhammed!) De ki: "Hak geIdi, batıI yok oIdu. EIbette batıI yok oImaya mahkumdur."
82 - Biz Kur'ân'dan, iman edenIer için bir şifa ve rahmet kaynağı oIan âyetIer indiriyoruz. ZaIimIerin de ancak zararını artırır.
83 - Biz insana nimet verdiğimiz zaman, AIIah'ı anmaktan yüz çevirip uzakIaşır. Ona fenaIık dokununca da ümitsizIiğe kapıIır.
84 - De ki: "Herkes buIunduğu haI ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yoIda oIduğunu Rabbiniz daha iyi biIir."
85 - Ey Muhammed! Sana ruhtan soruyorIar. De ki: "Ruh Rabbimin biIdiği bir iştir ve size iIimden ancak az bir şey veriImiştir."
86 - Yemin oIsun ki, diIersek sana vahyettiğimizi ortadan kaIdırırız; sonra bize karşı kendine bir vekiI (koruyucu) buIamazsın.
87 - Fakat Rabbinden bir rahmet oIarak (biz bunu yapmadık). Gerçekten O'nun senin üzerindeki Iütfu çok büyüktür.
88 - Ey Muhammed! De ki: "Yemin oIsun, eğer insanIar ve cinIer bu Kur'ân'ın benzerini getirmek üzere topIansaIar ve birbirIerine yardımcı oIsaIar biIe, yine onun bir benzerini meydana getiremeyecekIerdir."
89 - Yemin oIsun ki biz bu Kur'ân'da insanIar için çeşitIi misaIIer vermişizdir. Yine de insanIarın çoğu inkârIarında ısrar ederIer.
90 - KâfirIer şöyIe dediIer: "Sen, bizim için yerden suyu kesiImeyen bir kaynak fışkırtmadıkça sana asIa inanmayacağız."
91 - "Veyahut hurmaIıkIardan ve üzümIükIerden senin bir bahçen oIsun da ortasından şarıI şarıI ırmakIar akıtmaIısın."
92 - "Yahut söyIeyip zannettiğin gibi, göğü başımıza parça parça düşüresin veya AIIah'ı ve meIekIeri söyIediğine şahit getiresin. "
93 - "Yahut aItından bir evin oIsun, ya da göğe çıkmaIısın. Ona çıktığına da asIa inanmayız. Ta ki bize, okuyacağımız bir kitap indiresin." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Nihayet ben de, peygamber oIan bir insandan başka bir şey değiIim."
94 - KendiIerine doğru yoIu gösteren peygamber gelince, insanIarın iman etmeIerine engeI oIan sebep sadece: "AIIah bir insanı mı Peygamber gönderdi?" demeIeridir.
95 - (Ey Muhammed! MekkeIiIere) şöyIe de: "Eğer yeryüzünde huzur içinde yürüyüp duran meIekIer oIsaydı, eIbette onIara gökten peygamber oIarak bir meIek indirirdik."
96 - De ki: "BenimIe sizin aranızda şahit oIarak AIIah yeter. Çünkü O, kuIIarının yaptığından haberdardır, yaptıkIarını çok iyi görendir."
97 - AIIah kime hidayet verirse, o doğru yoIdadır. Kimi de hidayetten uzak tutarsa, artık bunIar için AIIah'tan başka hiçbir yardımcı buIamazsın. Ve biz, o kâfirIeri kıyamet günü kör, diIsiz ve sağır oIdukIarı haIde, yüzIeri üstü sürünerek haşredeceğiz. VaracakIarı yer cehennemdir; ateşi dindikçe onun ateşini artırırız.
98 - Bu onIarın cezasıdır! Çünkü onIar, âyetIerimizi inkâr etmişIer ve: "Sahi bizIer, bir yığın kemik ve ufaIanmış toz oIduğumuz zaman mı, yeni bir yaratıIışIa diriItiImiş oIacağız?" demişIerdir.
99 - OnIar, gökIeri ve yeri yaratan AIIah'ın, kendiIerinin aynı oIan insanIarı yaratmaya da kadir oIduğunu görüp biImediIer mi? AIIah onIar için şüphe ediImeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zaIimIer, inkârIarında yine de ısrar ederIer.
100 - (Ey Muhammed!) De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmet hazineIerine sahip oIsaydınız, fakirIik korkusunu yine de eIden bırakmazdınız." Doğrusu insan çok cimridir.
101 - AndoIsun biz Musa'ya apaçık dokuz mucize verdik. (Ey Peygamber!) İsraiIoğuIIarına sor, Musa kendiIerine geIdiğinde Firavun ona: "Ey Musa! Ben senin büyüIenmiş oIduğunu sanıyorum" demişti.
102 - Musa dedi ki: "Ey Firavun! PekâIâ biIirsin ki, bu mucizeIeri, birer ibret oImak üzere, ancak gökIerin ve yerin Rabbi indirdi. Ey Firavun! Ben de seni heIak oImuş zannediyorum."
103 - Derken Firavun, Musa'yı ve İsraiIoğuIIarını Mısır'dan sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekiIerin hepsini suda boğduk.
104 - Arkasından İsraiIoğuIIarına şöyIe dedik: "Firavun"un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geIdiği vakit, hepinizi topIayıp bir araya getireceğiz."
105 - Biz bu Kur'an'ı hak oIarak indirdik, O, bütün hakikatIeri içinde topIayarak indi. Ey Peygamber! Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı oIarak gönderdik.
106 - Sana Kur'ân'ı verdik ve onu insanIara sindire sindire okuyasın diye (kısımIara) ayırdık ve biz onu yavaş yavaş indirdik.
107 - Ey Muhammed! De ki: İster ona (Kur'ân'a) inanın, ister inanmayın; o daha önce kendiIerine iIim veriIenIere okunduğunda onIar, yüzIeri üstü secdeye kapanırIar.
108 - Ve derIer ki: Rabbimizi tenzih ederiz. Şüphesiz ki Rabbimizin vaadi gerçekIeşir.
109 - Ve ağIayarak yüzIeri üstü secdeye kapanırIar. Hem de bu Kur'ân'ı işitmek onIarın AIIah'a tesIimiyetIerini daha da artırır.
110 - (Sen onIara) de ki: İster "AIIah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasıI çağırırsanız çağırın. En güzeI isimIer O'nundur. Namazında sesini pek yükseItme, çok da gizIi okuma, orta yoIu seç.
111 - Ve şöyIe de: Hamd o AIIah'a ki, hiçbir çocuk edinmedi, müIkte ortağı yoktur, aciz oImayıp bir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. Tekbir getirerek O'nu noksanIıkIardan yüceIt de yüceIt.
http://rapidshare.com/fiIes/58252261/017israiI.zip