Kıbrıslıların, Oscar Grup Otelleri anasponsorluğunda düzenlenen festival nedeniyle Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancıya, Festival Komitesi Başkanı Kıymet Karabibere, Aliye Ummanel, Ceren Aktunç, Sevinç Tozduman, Erdoğan Kavaz, Ülgen Çakır başta olmak üzere Festival Komitesinin tüm üyelerine teşekkür borçlarını salonu her oyunda tıklım tıklım doldurarak ödediklerine de tanıklık yaptım.
Festivalde Amerikalı tiyatro ve televizyon oyunları yazarı Sam Bobrick (1932)in Halktan Biri-Travis Pine / A Man of the People başlıklı oyununu Kıbrıs Türk tiyatro hareketinde, daha doğrusu genel anlamıyla Kıbrısın sanat dünyasında çok özel ve önemli bir konuma sahip olan Yaşar Ersoyun yorumuyla izledim.
UYARLAMA VE DEKOR
Yaşar Ersoy, Sam Bobrickin 2005 yılında George Bushun ABD başkanlığı zamanında yazdığı, seyirciyi bir yandan güldürürken, diğer yandan etinden et kopartan; eleştirisi söze ve devinime yaslanmış politik güldürüsünü, enerjisi daha yüksek ve fevkalade dinamik bir yapıya uyarlayarak pek iyi etmiş. Böylece, (kendi deyimiyle) özdeşleştirme yerine yabancılaştırma, duygu yerine akıl, büyüleyen yerine yüzleştiren bir anlatım yolu yakalamış. Dışavurumcu anlayışla grotesktin ve farsın politik güldürüyle harmanlanması sahnede ciddi anlamda fırtına yaratmış.
Oyunculuklarda da dikkat çeken bu anlatım biçemine Özlem Deniz Yetkili de dekoruyla katkıda bulunmuş, ritmi ve dinamizmi daha da kışkışlayan konstrüktivist bir dekor tasarlamış, kapitalist/emperyalist sistemin düzeneğini ve işleyen çarkını sahnede simgeselleştirmiş. Konstrüktivist ana dekorun yanı sıra hareketli dekor parçaları da oyunun ve oyuncuların grotesk devinimini/dinamiğini yükseltmiş. Hareketli dekor parçalarının insanlığın belası sistemin koruyucuları olan FBI ajanları tarafından bozulup kurulmaları ve istenilen mekânın oluşturulmasıyla da her olayın halkın iradesi dışında egemen güç tarafından biçimlendirildiğini fevkalade somut biçimde vurgulamış.
KLONLANAN AJANLAR
Amerikan Başkanı nezdinde tüm kendisini Kral/Sultan sanan megalomanlara çimdik atan; esasen Amerikan halkı için yazılmış, ancak bu halk tarafından hiçbir zaman izlenememiş, sansüre uğramış oyunun dünyada ilk kez Türkiyede, sonra da Kıbrısta seyircisine kavuşmuş olmasıyla düşündürücülüğü daha da yoğunlaşan eser, bireyin sistemi ne kadar değiştirebileceğini sorguluyor. Yaşar Ersoy, oyunu yerel unsurlarla besleyerek, ülkemizde yaşanan olaylara göndermeler yaparak uyarlamış. Uyarlarken özgün metinde erkek olan Travis Pineı kadın olarak ele almış. Ersoyun bu çalışması kadının kapitalist sistemde işten çıkarılması, sömürülmesi, ezilmesi ve bunlara karşı kadınca karşı duruşu temanın etkisini artırmış. Yine özgün metinde tek olan FBI ajanı Tom Walker, sanki klonlanmış ve 4e çıkartılarak daha dinamik bir ensemble yakalanmış.
YAŞAR ERSOY KIZAR MI BİLMEM, AMA
Yaşar Ersoyun grup simetrisini hiç mi hiç savsaklamadan uyguladığı rejisini pek sevdim, ama ne yalan söyleyeyim oyunu yarım saat kırpmasını yeğlerdim. Sana ne derse yanıt veremem, elbette bana ne de, oyun sarkıyor, Özgür Oktayın başarılı oyunculuğu tekdüzeleşiyor.
Bu arada, Fırat Eserinin ışık tasarımını görüntünün ardında gizlenen derin niteliği verebilmesi açısından başarılı bulduğumu söylemeliyim.
Tiyatro oyun metninin, diyaloglara dayanan bir yazın türü olduğu dikkate alınır ve de çeviri, dilin günlük konuşma diline, yani yaşanan dile uygunluğuyla değerlendirilirse, Ekin Tuncay Turanın çevirisini kutlamalı, ama gene de: Sen beni senin gibi (kendin gibi olması gerekiyor) salak mı sandın ve benzeri dil kullanış hataları için (samimiyetine güvenerek) kulağını çekmeliyim.
Özlem Deniz Yetkili oyun için gayet zevkli giysiler de tasarlamış, Ersen Sururinin müzik seçkisi matluba uygun. Osman Ateşin koreografisini bedensel eğretilemeyi simgelemesi açısından başarılı bulduğumu da itiraf etmeliyim.
OYUNCULUKLAR
Oyunculardan Osman Ateş, 1. Ajanın tutkularını değil, onun bileşimini oluşturan duygularını öne pek güzel çıkartıyor.
2. Ajana can veren Döndü Özatanın oyunculuğunda jestüellik, ses, konuşma ve yer değiştirmelerin ritmi gibi oyunculuğun bütün bileşenleri var.
3. Ajanda Melihat Melis Beşe için, oyuncunun tutum ve davranışı arasındaki diyalektik ilişkiyi iyi biliyor diyorum. Dile getirebilme ve bedensel anlatım gücüyle sivriliyor.
Umut Ersoy, 4. Ajan karakterinin dokusunun nahif maddesini iyi kavrayarak başarıya ulaşıyor.
Özgür Oktay, Travis Pineın fiziksel yaşamına ilişkin somut bir çizgi sağladığı için boşlukta salınmıyor, sallanmıyor, iyice belirginleştirdiği patika yol boyunca kendinden emin, ilerliyor; kutlanası bir oyun veriyor.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, tüm cefakâr çalışanlarıyla tiyatronun tanrılarından bu kere de kocaman bir aferini hak ediyor.