Sus; ve git!
Susmak cinayettir derim ya ben hep;
işte öyle, bırak zehrini ve git!
Gülüşüm donsun dudaklarımda,
kanım çekilsin damarlarımdan,
soru işaretleriyle boğ beni,
ve git!
Sus ki; doğmasın güneşler, yenilsin karanlığa.
Bir adım önden gitsin korkular.
Yitip gitsin manalar ve küçülsün dünya.
Ateş olamadan söndürülsün kıvılcımlar.
Sus ki; sıkışıp kalsın yüreklerin bir köşesinde,
ve hatta zincirlere vurulsun aşklar.
Öyle bir sus ki; utansın Eflatun, utansın Mevlana
Utancından yerin dibine girsin, Mecnunlar Leylalar.
Öyle bir sus ki; diz çöksün sessiz duvarlar.
Nasıl susulurmuş, görsün dünya.
Sağır bir sessizlik içinde, dilsiz zamanlara aç kapılarını
Yalancı aynalarda seyredip kendini,
Saklı sandıklara göm duygularını!
Sus ki, bir bahar sabahı açılmasın kalbim,
ve hanımeli kokuları yaymasın dünyaya!
Keskin bir kılıç gibi savur sessizliğini
Bir yara daha aç gönlümde,
bir dal daha kır hayat ağacımdan,
ne fark eder değil mi?
Acının dibi yok sevdiğim, ölçüsü yok!
Sus ki, giderek uzaklaşsın kızıl ufuklar!
Sus şimdi!
Doya doya, kana kana sus!
Artık sus;
ve git!