1.Dünya Savaşı Nedenleri Gelişmesi Sonuçları
Dünyanın büyük devletlerinin Avrupa’da
Ortadoğu’da
Afrika’da ve Uzakdoğu’da geniş bir alanda ve açık denizlerde
o zamana kadar görülmemiş büyüklükte ve uzun süreli savaşına I. Dünya Savaşı denilmektedir. I. Dünya Savaşına yol açan sebepler şunlardır:
1-Ekonomik Rekabet ve Sömürgecilik:
Sömürge edinme ve dış yatırımlarla gelişen ekonomik rekabet
savaşın en önemli sebeplerinden biridir. Sömürgecilik anlayışı
Rönesans’tan sonra Sanayi İnkılabı ile önem kazanmış
ham madde ve Pazar arayışı gelişmemiş
ham madde kaynakları zengin ülkelerin sömürge olarak kullanılması arzusunu kamçılamıştır. Öncülüğünü İngiltere’nin yaptığı sömürgecilikte İngiltere’yi Fransa
Belçika
Hollanda
Almanya
Rusya gibi ülkeler izlemiştir. Sömürgecilik kervanına ABD’nin de katılmasıyla sömürgecilik anlayışı Pasifik Okyanusuna da egemen olmuştur. Bunun yanı sıra büyük devletlerin çeşitli ülkelerde maden
demiryolu
deniz işletmeleri vb dış yatırımları da vardır.
2-Avrupa’da Alman-Fransız; Balkanlar’da Rus-Avusturya Rekabeti:
Avrupa’daki Alman-Fransız anlaşmazlığı savaşın diğer bir nedenini oluşturmaktadır. Alman milli birliğinin kurulması aşamasında Almanlar Fransızları yenmişler ve yer altı kaynakları açısından zengin Alsace-Lorraine’i Fransa’dan almışlardır. Bu tarihten itibaren Fransızlar bunu milli bir mesele haline getirmişlerdir.
Diğer yandan Balkanlar’da da Rusya ile Avusturya arasında çekişme vardır. Akdeniz’e açılmak isteyen Rusya
Panislavizm politikasıyla Balkanları nüfuzu altına almak istemektedir. Aynı şekilde Avusturya’da Balkanlar’da hakimiyet kurmak istemektedir. Çıkar çatışması bu iki devlet arasında şiddetli rekabete yol açmaktadır.
3-Milliyetçilik:
1789 Fr. İnkılabı ile ortaya çıkan milliyetçilik fikri
milli devletler kurma düşüncesini geliştirmiş
bu anlayış daha sonra da Avrupa milletlerinin benimsediği kendi milletini üstün görme politikasının kaynağı olmuştur. Panislavizm
Pan-Germenizm gibi milliyetçi akımların ortaya çıkması bu anlayışın ürünüdür.
1-Osmanlı Topraklarının Paylaşılması İsteği:
Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesi ve ileride “Hasta Adam” ın mirasının ne şekilde paylaşılacağı meselesi
I. Dünya Savaşına yol açan bir diğer önemli nedendir. XIX. Yüzyıl başlarındaki Rus
İngiliz
Fransız rekabetine
yüzyılın sonlarında Almanya’nın da katılması bu rekabeti hızlandırmıştır.
2-Hızlı Silahlanma-Militarizm:
Milli birliğini oluşturan Almanya kısa sürede sanayileşmiş ve sanayisinin bir kısmını savaş sanayiine yöneltmiştir. Alman Krupp fabrikalarında büyük toplar
diğer ülkelerini yaptıklarından farklı silahlar yapılırken
tersanelerinde denizaltılar ve savaş gemileri yapılmakta idi. Almanya’nın bu davranışı
diğer Avrupa devletlerini de silahlanma yarışına yöneltmiştir. Bu da militarizmin güçlenmesine ve yönetenlerin yönettikleri halkı savaşa özendirmelerinde etkili olmuştur.
3-Bloklaşma:
Almanya milli birliğini kurduktan sonra
dış politikada farklı bir yol izlemiştir. Alman milli birliğinin kurucusu Bismarc
Almanya’yı Avrupa’nın karada en güçlü devleti haline getirmek arzusundadır. Bismarc’in bu arzusunu gerçekleştirmesini engelleyecek tek güç Fransa’dır. Çünkü Alman milli birliği kurulurken Fransızlar
Almanlara yenilmişlerdir.
Bismarc
Fransa’nın en kısa sürede kendisini toparlayacağı ve Almanya’dan bu yenilginin intikamını almaya çalışacağı inancındadır. İşte bu inanç Almanya’yı güçlü devletle Fransa’ya karşı Almanya’nın yanına çekme arayışına yöneltmiştir. Böylece dünya devletleri arasında ilk kez gruplaşma hareketi başlatılmıştır. 1860-1890 yılları arasında yapılan antlaşmalarla Almanya
Ç.Rusya’sı
Avusturya-Macaristan’ı yanına almıştır. Bu birliğe “Üçlü İttifak” adı verilmiştir. İtalya da daha sonrada Üçlü İttifaka katılmıştır. 1890’a kadar Üçlü İttifak da her hangi bir çözülme yaşanmamıştır.
1890’da Almanya’da bir taht değişikliği yaşanmış yeni imparatorla Başbakan Bismarc arasında dış politikada ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlamış
bu yüzden de Bismarc başbakanlıktan istifa etmiştir. II. Wilhelm döneminde Almanya
Ç.Rusya’sının kendi yanında yer almasını gereksiz görmüş ve 1890’da Ç.Rusya’sı ile süresi dolan ve yenilenmesi gereken antlaşma yapılmayarak
Rusya devletlerarası alanda Almanya’nın karşısına itilmiştir.
Bu durum Rusya’yı 1894’de Fransa ile anlaşmaya yöneltmiştir. Bu birlikteliğe İngiltere’nin de katılmasıyla Üçlü İttifaka karşı “Üçlü İtilaf” bloğu oluşturulmuştur. Zamanla bloklar arasındaki ekonomik rekabet
silahlanma yarışı gerginlik yaratmış
bu gerginlik de I. Dünya Savaşının çıkışında etkin rol oynamıştır.
I. Dünya Savaşı’nın Başlaması-Gelişmesi
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi
Osmanlı Devleti birkaç asır süren Gerileme Döneminde
özellikle de son yıllarda devletler arası alanda yalnızlığa itilmiştir. Büyük devletler açısından bir güç olarak görülmemektedir. Buda Osmanlı Devleti’ni
dünyada gruplaşmalar hızla sürerken
ittifak yapabileceği bir ülke bulabilme sıkıntısına sokmuştur. Üçlü İtilaf grubu
Osmanlı Devleti ile ittifak yapmaya sıcak bakmamakta
Osmanlı Devleti’nin ittifak yapmak zorunda bırakıldığı Üçlü İttifak grubuna dahil olmak ise Osmanlı Devletine sıcak gelmemektedir. Osmanlı Devleti’nin Üçlü İtilaf devletlerine ayrı ayrı yaptığı ittifak tekliflerini reddedilmesi
Osmanlı Devletini yalnız kalmamak için Almanya’nın dahil olduğu Üçlü İttifak ile anlaşmaya mecbur etmiştir.
Artık Avrupa’da bu gerginliği savaşa dönüştürecek bir kıvılcım beklenmektedir. Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna’yı ziyareti sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi ile beklenen bu kıvılcım çıkmıştır. Bu olayın intikamını almak için Sırbistan’a savaş açmaya karar veren Avusturya-Macaristan
müttefiki Almanya tarafından cesaretlendirilmiştir. Böylece I. Dünya Savaşı Avusturya-Macaristan ile Sırbistan arasında başlamıştır. Rusya’nın Sırbistan’ı yalnız bırakmamak amacıyla savaşa katılması
Almanya’nın da Avusturya-Macaristan’ın yanında savaşa girmesini kaçınılmaz kılmıştır.
Almanya savaşa katıldığını dünyaya ilan etmeden önce
2 Ağustos 1914 gecesi İstanbul’da üst düzey İttihat ve Terakki yöneticileriyle gizli bir ittifak görüşmesi yapmış ve bu görüşme sonunda Osmanlı Devleti ile Almanya arasında gizli bir ittifak anlaşması yapılmıştır. Bu ittifaka göre; Almanya’nın savaşta Avusturya-Macaristan’ın yanında yer alması halinde Osmanlı Devleti de Almanya’nın yanında yer alacaktır. Osmanlı topraklarına yönelik bir saldırı halinde
Almanya Osmanlı Devleti’ni koruyacaktır. Bu ittifakla bir anlamda Osmanlı Devleti’nin kendi ihtiyaç duyduğu anda yanında yer alması imkanını elde eden Almanya’nın; 2/3 Ağustos 1914 gecesi I. Dünya Savaşına katılmasıyla savaşın alanı genişlemiştir.
Almanya savaşa girmesi ile birlikte Alman Genel Kurmayının 1900’lerde hazırladığı savaş planını uygulamaya koymuştur. Bu plana göre Almanya savaşa girdiği andan itibaren bütün gücüyle Fransa üzerine yüklenecek ve 6 haftalık süre zarfında Avusturya-Macaristan Rus kuvvetlerini oyalayacaktır. 6 haftalık sürenin tamamlanması ile birlikte Fransızların işini bitirmiş olan Almanlar
Avrupa topraklarından geçerek Rusya üzerine yürüyecekler ve Avusturya kuvvetleri ile birlikte Rusya’ya kesin darbeyi indireceklerdir.
Almanya’nın savaşa katılmasından sonra uygulamaya konan bu plan başarılı olamamış
Almanlar Fransızları yenemedikleri gibi
Fransız topraklarında ağır kayba uğramışlardır. Öte yandan Avusturya da
Rus kuvvetlerini oyalamada yetersiz kalmıştır. Fransızları yenemeyen Almanların
Avrupa topraklarını çiğnemeleri ve Belçika’ya saldırmaları
Belçika’nın yanı sıra
İngiltere’nin de Almanya’ya karşı savaşa katılmasına yol açmıştır. Kafkasya topraklarında Avusturya ile birlikte
Ruslara yok edici darbeyi indiremeyen Almanların Avrupa’da uyguladıkları savaş planları tümüyle başarısız olmuştur. Bu başarısızlık Almanları zinde yeni kuvvetler bulmaya ve yeni cepheler açmaya yöneltmiştir.
Almanların bu amaçlan kullanabilecekleri hazırdaki kuvvet Türk kuvvetleri idi. Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi. Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye’yi savaşa sokacak bahane oldu. Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını duyurdu. Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı
Türk bayraklı bu gemiler
Enver Paşanın bilgisi dahilinde Karadeniz’e çıkarılmışlardır. Amiral Şusan komutasındaki bu gemilerden Rus kalelerine ateş açılması
Rusya’nın bu olayı Osmanlı Devleti’nin kendisine savaş ilanı olarak değerlendirip karşılık vermesi
Osmanlı Devletinin bir anda kendisini savaşın içinde yer almaya mecbur etmiştir.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken
Almanya’nın Avrupa’da savaşması
Uzakdoğu da yayılmacı bir politika izleyen Japonya’nın işine yaramıştır. Almanya’ya 23 Ağustos 1914’de savaş ilan eden Japonya
Almanya’nın Uzakdoğu’daki sömürgelerini ele geçirmiş ve Kasım 1914’de savaşı kendi açısından sonuçlandırmıştır.
I Dünya Savaşında Türk Cepheleri
Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir. Bir çok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hareket planının esasını
İttifak Devletleri’nin Avrupa da ki yükünü hafifletmek oluşturmaktadır. Bu amaçla 3 aşamalı şu plan uygulanacaktır:
Ruslara karşı; Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki Müslümanların
halifenin ilan edeceği cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.
İngilizlere karşı; Habeşistan
Sudan
Trablusgarp’daki Müslümanların yine halifenin cihat çağrısı ile harekete geçirilmesi.
Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması.
Bu planla; Kafkasya’da Ruslar
Suveyş’de İngilizler meşgul edilerek
Almanya ve Avusturya’nın yükü hafifletilecek
İngiltere’nin Hindistan ile olan deniz yolu bağlantısına engel olunacak ve güneyde ki zengin petrollerden ittifak devletlerinin yararlanması sağlanacaktır. I. Dünya Savaşında bu amaçla Türk Ordusu şu cephelerde savaşmıştır.
1-Çanakkale Cephesi:
İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede gerçekleşen muharebeler
Türkler açısından savaşın en önemli olayıdır.
Çanakkale’de bir cephe açılmasının sebebi
İtilaf devletleri açısından şöyledir: Çanakkale boğazını geçmek
İstanbul’u ele geçirmek
Osmanlı devletini savaş içinde çökertmek
sonrada müttefikleri Rusya’ya yardımda bulunmaktır. İtilaf devletleri yetkililerinin düşüncesine göre; Osmanlı Devletinin savaş dışı bırakılmasıyla Süveyş kanalı ve Hint Yolu üzerindeki Osmanlı baskısı kalkacak
Balkan Devletleri’nin İttifak Devletleri saffında yer almaları önlenecektir.
Çanakkale Savaşlarında Tümen Komutanı M. Kemal Düşmana ilerleme imkanı tanımamış
düşmanın Çanakkale’den geçerek İstanbul’u işgal etmesine izin vermemiştir. Emsalsiz bir zafer olarak tarihe geçen Çanakkale Savaşının sonuçları şöyle sıralanabilir:
A-) İnsan kaybı açısından dünya tarihinde en yüksek kaybın savaşlardan biridir. Yaklaşık olarak 254.000 Türk
250.000 yabancı olmak üzere toplam 504.000 insanın hayatına malolmuştur.
B-) Türk Ordusu’nun hesaba katılmayan savaş gücü
direnme azmi ve başarısı I. Dünya Savaşı’nın uzamasına neden olmuştur.
C-) İstanbul ve Boğazlar mutlak bir istiladan kurtulmuşlardır.
D-) İngiltere ve Fransa boğazları geçip
Rusya’ya yardım ulaştıramadıkları için Rusya’da sıkıntı artmış
bu da Bolşevik İhtilali’nin başarıya ulaşmasına ve Rusya’nın savaştan çekilmesi Kars
Ardahan
Batum’un geri alınması imkanını sağlamıştır.
E-) Türk Milletine moral kazandırmıştır.
F-) Çanakkale’de yeni Türk Devleti’nin ilk temelleri atılmış
Milli Mücadele hareketinin lideri M. Kemal’in büyük kabiliyeti ortaya çıkmıştır.
1-Ekonomik Rekabet ve Sömürgecilik:
Sömürge edinme ve dış yatırımlarla gelişen ekonomik rekabet
2-Avrupa’da Alman-Fransız; Balkanlar’da Rus-Avusturya Rekabeti:
Avrupa’daki Alman-Fransız anlaşmazlığı savaşın diğer bir nedenini oluşturmaktadır. Alman milli birliğinin kurulması aşamasında Almanlar Fransızları yenmişler ve yer altı kaynakları açısından zengin Alsace-Lorraine’i Fransa’dan almışlardır. Bu tarihten itibaren Fransızlar bunu milli bir mesele haline getirmişlerdir.
Diğer yandan Balkanlar’da da Rusya ile Avusturya arasında çekişme vardır. Akdeniz’e açılmak isteyen Rusya
3-Milliyetçilik:
1789 Fr. İnkılabı ile ortaya çıkan milliyetçilik fikri
1-Osmanlı Topraklarının Paylaşılması İsteği:
Osmanlı toprakları üzerindeki nüfuz mücadelesi ve ileride “Hasta Adam” ın mirasının ne şekilde paylaşılacağı meselesi
2-Hızlı Silahlanma-Militarizm:
Milli birliğini oluşturan Almanya kısa sürede sanayileşmiş ve sanayisinin bir kısmını savaş sanayiine yöneltmiştir. Alman Krupp fabrikalarında büyük toplar
3-Bloklaşma:
Almanya milli birliğini kurduktan sonra
Bismarc
1890’da Almanya’da bir taht değişikliği yaşanmış yeni imparatorla Başbakan Bismarc arasında dış politikada ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlamış
Bu durum Rusya’yı 1894’de Fransa ile anlaşmaya yöneltmiştir. Bu birlikteliğe İngiltere’nin de katılmasıyla Üçlü İttifaka karşı “Üçlü İtilaf” bloğu oluşturulmuştur. Zamanla bloklar arasındaki ekonomik rekabet
I. Dünya Savaşı’nın Başlaması-Gelişmesi
Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi
Osmanlı Devleti birkaç asır süren Gerileme Döneminde
Artık Avrupa’da bu gerginliği savaşa dönüştürecek bir kıvılcım beklenmektedir. Avusturya-Macaristan veliahdının Saraybosna’yı ziyareti sırasında bir Sırplı tarafından öldürülmesi ile beklenen bu kıvılcım çıkmıştır. Bu olayın intikamını almak için Sırbistan’a savaş açmaya karar veren Avusturya-Macaristan
Almanya savaşa katıldığını dünyaya ilan etmeden önce
Almanya savaşa girmesi ile birlikte Alman Genel Kurmayının 1900’lerde hazırladığı savaş planını uygulamaya koymuştur. Bu plana göre Almanya savaşa girdiği andan itibaren bütün gücüyle Fransa üzerine yüklenecek ve 6 haftalık süre zarfında Avusturya-Macaristan Rus kuvvetlerini oyalayacaktır. 6 haftalık sürenin tamamlanması ile birlikte Fransızların işini bitirmiş olan Almanlar
Almanya’nın savaşa katılmasından sonra uygulamaya konan bu plan başarılı olamamış
Almanların bu amaçlan kullanabilecekleri hazırdaki kuvvet Türk kuvvetleri idi. Osmanlı Devletini savaşın içine çekmek için bir mizansen gerekmekte idi. Akdeniz de İngiliz gemileri ile çarpışan ve Türk Boğazlarına giren iki Alman savaş gemisi Türkiye’yi savaşa sokacak bahane oldu. Osmanlı devleti önce bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını duyurdu. Yavuz ve Midilli adı verilen Alman mürettebatlı
Bütün bu gelişmeler yaşanırken
I Dünya Savaşında Türk Cepheleri
Osmanlı Devletinin savaşa katılmasıyla savaş alanı genişlemiştir. Bir çok cephede savaşmak zorunda kalan Osmanlı Devleti’nin hareket planının esasını
Ruslara karşı; Orta Asya’daki ve Kafkasya’daki Müslümanların
İngilizlere karşı; Habeşistan
Boğazların Türk ve Alman kuvvetlerince ortak savunulması.
Bu planla; Kafkasya’da Ruslar
1-Çanakkale Cephesi:
İngiliz ve Fransız ortak saldırılarına karşı savaşılan bu cephede gerçekleşen muharebeler
Çanakkale’de bir cephe açılmasının sebebi
Çanakkale Savaşlarında Tümen Komutanı M. Kemal Düşmana ilerleme imkanı tanımamış
A-) İnsan kaybı açısından dünya tarihinde en yüksek kaybın savaşlardan biridir. Yaklaşık olarak 254.000 Türk
B-) Türk Ordusu’nun hesaba katılmayan savaş gücü
C-) İstanbul ve Boğazlar mutlak bir istiladan kurtulmuşlardır.
D-) İngiltere ve Fransa boğazları geçip
E-) Türk Milletine moral kazandırmıştır.
F-) Çanakkale’de yeni Türk Devleti’nin ilk temelleri atılmış
2-Kafkas Cephesi:
Bu cephede Ruslara karşı savaşılmıştır. Enver Paşa komutasında ki 150.000 kişilik Türk ordusu
Sarıkamış Taarruzunu başlatmış ancak taarruz ağır kış şartları yüzünden 100.000 kayıp verilerek
başarısızlıkla sonuçlandırılmıştır. Bu başarısızlıktan yararlanan Rus birlikleri Erzurum
Muş
Bitlis
Trabzon ve Erzincan’ı ele geçirmişlerdir. 1916 yazında Diyarbakır’da ki 16. Kolorduya komutan olarak atanan M. Kemal
Rus birliklerinin Diyarbakır yönündeki ilerleyişlerini durdurmuş
karşı taarruzla Muş ve Bitlis’i geri almıştır. 1917 Bolşevik İhtilali ile Kafkas Cephesi’nde harekat durmuştur.
3-Kanal Cephesi
Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek
İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla girişilen Kanal Harekatı
1915 yılı başından itibaren iki kol halinde ilerlemişlerdir. Gerekli ulaşım imkanlarının sağlanamaması yüzünden harekat başarısızlıkla sonuçlanmış
karşı taarruza geçen İngilizler
Türk ordusunu geri çekilmeye mecbur etmişlerdir.
4-Filistin Cephesi:
Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması yüzünden
bu bölgedeki savaşın ağırlık noktası Filistin ve Suriye’ye kaymıştır. Bu arada Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile anlaşan ve onlara Suriye
Irak ve Hicaz’ı içine alan
müstakil bir Arap Devleti kurmaları vaadinde bulunan İngilizler
aynı zamanda Siyonistlere de Filistin ‘de bir devlet kurmaları sözünü vermiştir. Böylece İsrail Devleti’nin kurulması için gerekli zemin hazırlanarak
Filistin Meselesi olarak bilinen olayların tohumları saçılmıştır.
1917’de İngilizlerle Kudüs’ü ele geçirmişler
1918’de M. Kemal ‘ in komuta ettiği 7.Ordu mevzilerini başarıyla savunmuştur. 8. Orduya bozan İngilizler
M. Kemal Paşa’ nın ordusunu da yok etmek istediler. Bunu anlayan M. Kemal İngilizlere karşı başarılı savaşlar vererek
ordusunu imhadan kurtarmıştır.
5. Irak Cephesi:
1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler
Abadan petrollerini korumak ve kuzeye doğru ilerleyerek
Ruslarla birleşip Anadolu’yu çember içine almak düşüncesindedirler. Ayrıca; Türk kuvvetlerinin İran’a girmesini ve Hindistan’ı tehdit etmesini önlemeyi de düşünmüşlerdir. Kütulamara’ya ve oradan da kuzeye ilerleyen İngilizler
1915 sonlarında kuvvetlerin büyük bölümünü kaybederek
geri çekilmişlerdir. İngilizler karşısında elde edilen bu başarılar uzun sürmemiş
yeniden Basra’ya kuvvet çıkaran İngilizler
1917‘de Bağdat’a girmişlerdir. 1918’de Kerkük’ü ele geçiren İngilizler
Mondros Mütarekesi imzalandığı sırada Musul yakınlarına kadar gelmiş bulunmaktadırlar.
6.Galiçya ve Makedonya Cephesi:
Türk kuvvetleri ve müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya’da savaşmışlardır. Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir. Makedonya’da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır.
I. Dünya Savaşı Yıllarında Yapılan Gizli Antlaşmalar
Türklerin I.Dünya Savaşında İtilaf Devletlerine karşı cephe alması
öteden beri İtilaf Devletleri tarafından düşünülen
Osmanlı topraklarının paylaşılması projesini hem kolaylaştırmış
hem de hızlandırmıştır. 1915-1917 yılları arasında yapılan gizli antlaşmalar zinciri ile Osmanlı toprakları
İtilaf Devletleri arasında şu şekilde paylaşmışlardır.
1.İstanbul Antlaşması:
Ruslar
İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Savaşına giriştikleri sırada bu devletleri sıkıştırarak
Boğazlar ve İstanbul ile ilgili bazı isteklerde bulunmuşlardır. 1915 baharında yapılan görüşmeler sonunda İngiliz ve Fransızlar
İstanbul ve boğazları Ruslara vermeyi kabul etmişlerdir. Ayrıca Trakya’da Midye’den Enez’e çekilen bir hattın doğusunda kalan arazi ile Sakarya ağzından başlayarak Gemlik körfezine inen bir hattın batısında kalan bir toprak parçası da Ruslara veriliyordu. Rusya’ya verilecek topraklar arasında Gökçeada ve Bozcaada da vardı. Buna karşılık Ruslarda İngiltere ve Fransa’nın Anadolu ve orta doğudaki Osmanlı toprakları ile İskenderun körfezi ve Toroslara kadar Çukurova üzerindeki haklarını tanımayı kabulleniyorlardı.
2.Londra Antlaşması:
1915 ‘de Londra da İngiliz ve Fransız ve İtalyanlarla arasında yapılmıştır. Bu antlaşma ile zaten İtalya’nın elinde bulunan 12 adada İtalya tam hakimiyet kazanıyordu. İngiltere
Fransa ve Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin Asya’daki topraklarını paylaşmasına karşılık İtalya’ya da Antalya bölgesinde buna eşdeğer bir pay verilmesini kabul ediyordu.
3.Sykes-Picot Antlaşması:
Bu antlaşma ile ilgili görüşmeler İtalya’nın savaşa katılmasından önce başlamış
ancak; İtalya savaşa katıldıktan sonra sonuçlanmıştır. Bu antlaşma ile Aladağ
Kayseri
Akdağ
Yıldızdağ
Zara
Eğin
Harput ile sınırlanan arazi ile Kilikya
Suriye
ve Musul Fransa’ya bırakılıyordu. Hayfa
Akka limanları ile Irak ve Fransızlara verilen arazinin güneyi de İngiltere’ye kalıyordu.
4.St.Jean de Maurienne Antlaşması:
Rusya’nın 1917 Bolşevik İhtilali sonucu savaştan çekilmesi üzerine İngiltere ve Fransa İtalya ya daha fazla önem vermeye başlamışlardır. İtalya ile yapılan St.Jean de Maurienne Antlaşması ile İtalya ya Sykes-Picot Antlaşmasını tanıması kaydıyla İzmir ve Konya ya kadar olan bölge veriliyordu. Ancak uygulama da bu antlaşmaya bağlı kalınmamış
İzmir’e İtalyanlar yerine Yunanlıların çıkarılması kararı verilmiştir.
A.B.D ’nin I. Dünya Savaşına Katılması
1917 Nisanından itibaren Rusya’nın savaşı terk etmesi ile İtilaf kanadında ortaya çıkan boşluğu
savaşa katılan A.B.D doldurmuştur. A.B.D’nin savaşa katılması
Almanya’nın 1915’den itibaren başlatmış olduğu denizaltı savaşlarının bir sonucudur. İngiltere savaşın başından itibaren donanması ile Almanya’yı abluka altına alarak Almanya’nın ticari gücünü kırmaya çalışmıştır.
Almanya da
İngiltere’nin bu ablukasını kırmak için geniş çaplı bir denizaltı savaşı başlatmıştır. 1915 Mayısında iki İngiliz yolcu gemisi (Lusitania ve Arabic) Alman denizaltları tarafından batırılmış ve birçok Amerikalı yolcuda bu olaylarda hayatını kaybetmiştir. Bu olaylar Amerikan-Alman ilişkilerini gerginleştirmiş ise de
Almanya’nın geri adım atması
bir daha bu tür olaylar olmayacağına dahi teminat vermesi üzerine ABD daha ileri gitmemiştir. Buna rağmen 1916’da bu kez de bir Fransız yolcu gemisinin Alman denizaltlılarınca batırılması ve bu olayda da bazı Amerikan vatandaşlarının ölmesi üzerine
iki devlet arasındaki ilişkilere yeniden gerginlik kazandırmıştır.
Almanya denizaltı savaşlarını sürdürürken
diğer taraftan da İtilaf güçlerine yardım eden Amerika’ya karşı
özellikle Lâtin Amerika ülkelerinde Amerikan aleyhtarı faaliyetlere girişmişlerdir. 1917 de Almanya
Amerika ile arası bozuk olan Meksika’dan faydalanma yoluna gitmiştir.
Amerika
Almanya ‘ya karşı savaşı başlattığı taktirde Meksika Almanya’nı yanında yer alacak
Almanya Meksika’ya ekonomik yardım yapacak ve ayrıca Amerikan topraklarından olan Teksas
Yeni Meksika ve Arizona eyaletlerini Meksika’ya verecektir. Buna karşılık Meksika
Japonya ile Almanya arsında aracılık yaparak Amerika ya karşı bir Japon Alman Meksika ittifakını kurulmasını sağlayacaktır.
Bu olayı Amerikanın dış politikasının esaslarını çizen Monröe Doktrinine aykırı bulan Amerika’nın artık sessizce kalabilmesi imkansızdır.1917 de iki amerikan ticaret gemisinin alman denizatlılarınca batırılması bardağı taşıran son damla olmuş ve 2 nisan 1917 de ABD Almanya ya karşı olarak 1. Dünya savaşına katılmıştır. A.B.D. ‘nin üstün teknolojisi ile ve zinde kuvvetleri ile yorgun İtilaf Devletleri’nin yer alması İtilaf Devletleri’nin savaşı kazanma şansını artırmıştır.
Savaşın taraflara çok ağır gelmeye başladığı sırada
herkesin barışa özlem duyduğu bir atmosferi oluşturmayı ABD başkanı Wilson düşünmüş ve 14 maddelik Wilson Prensiplerini açıklamıştır.
Wilson İlkelerine göre; Avrupa’da milliyetler arası tutularak
siyasi harita bu esasa göre düzenlenecektir. İşgal edilen yerler hemen boşlatılacak
küçük devletlerin bağımsızlıkları büyük devletlerin teminatı ile sağlanacaktır. Osmanlı Devleti’nin Türklerle mesken kısımlarında Türk hakimiyeti sağlanacaktır. Ancak; Türk olmayan milletlere muhtar gelişme imkanı sağlanacaktır. Çanakkale Boğazı devamlı olarak bütün milletlerin gemilerine açık tutulacak ve bu durum uluslar arası garanti altına alınacaktır.
Dünya Savaşını Sona Erdiren Antlaşmalar
Rusya’nın Bolşevik İhtilâli üzerine savaştan çekilmesiyle Rusya
Brest-Litovsk Antlaşması ile savaşı sona erdirmiştir. Rusya bu antlaşma ile tüm Doğu Anadolu’dan çekiliyor; Kars
Ardahan ve Batum’u Osmanlı devletine geri veriyordu.
Romanya
Bükreş Antlaşması ile savaşa son vermiştir. Bulgaristan ile Neuilly Antlaşması yapılmıştır. Avusturya Saint-German Antlaşmasını
Macaristan ise Trianon Antlaşmasını imzalayarak
I Dünya Savaşına son vermiştir.
Almanya ile Versailles Antlaşması yapılmıştır. Osmanlı Devleti ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Mondros Mütarekesinin imzalanmasında Wilson Prensiplerinin Osmanlı Devletini ilgilendiren 12. Maddesi etkili olmuştur. Antlaşması önemli bazı maddeleri şunlardır.
1) Boğazlar açılacak
bu bölgelerdeki istihkamlar müttefikler tarafından işgal edilecek.
2) Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde
herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir. (7.Madde)
3) Ermenilere bırakılması düşünülen Doğu Anadolu’daki altı ilde (Erzurum
Van
Diyarbakır
Bitlis
Sivas
Harput) karışıklık çıktığı taktirde
Antlaşma Devletleri bu bölgeleri de işgal edebileceklerdir.
4) Tüm haberleşme istasyonları Anlaşma Devletlerince denetim altında tutulacaktır.
5) Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olacak birlikler dışında
Osmanlı ordusu terhis edilecek
bütün savaş gemileri ordunun araç
gereç ve cephanesine el konacaktır.
6) Tüm liman ve tersanelerden Anlaşma Devletleri yararlanabileceklerdir.
Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere Mondros Mütarekesi tam bir teslimiyet belgesidir. Bu müzakere ile İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını istila etmesi kolaylaşmıştır.
1.Dünya Savaşı’nın Sonuçları
a) Siyasi Sonuçları:
Dünya haritası değişmiştir. Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanmış
Çarlık Rusya’sı ve Osmanlı Devleti yıkılmıştır. Osmanlı toprakları üzerinde yeni devletler ortaya çıkmıştır.Yeni rejimler doğmuştur. Çarlığın yıkılması üzerine Rusya’da ilk kez sosyalist sistem uygulanmıştır. Anadolu’da M. Kemal’in önderliğinde Milli Mücadele hareketi başlatılarak
Yeni Türk Devleti’nin temelleri atılmış ve Cumhuriyet idaresine geçiş süreci başlatılmıştır.
b) Ekonomik Sonuçları:
Avrupa
savaş öncesindeki ekonomik gücünü yitirmiş
bu güç A.B.D. ve Japonya’ya geçmiştir. Avrupa’da ekonomi de devlet müdahalesi dönemi başlamıştır. Avrupa Devletleri savaş sonrasında planlı kalkınma dönemi başlamıştır. Avrupa’da savaş sonrasında yüksek enflasyon yaşanmıştır. Osmanlı devleti ise savaş sonrasında ekonomik açıdan tam olarak çökmüştür. Bu da Osmanlı Devleti’nin sonunu getirmiştir.
c) Toplumsal Sonuçları
10 milyon insanın ölümüne 20 milyon insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açmıştır. Özellikle Avrupa’da üretici genç nüfusun azalmasına
tüketici nüfusun çoğalmasına
dolayısıyla da ekonominin alt üst olmasına neden olmuştur. Pek çok Batılı ülke savaş sırasında cepheye giden askerlerinin üretimde ortaya çıkardığı boşluğu dolduran ve ekonomik özgürlüklerini kazanan kadınlarına siyasi haklarını tanımak zorunda kalmıştır.
Bu cephede Ruslara karşı savaşılmıştır. Enver Paşa komutasında ki 150.000 kişilik Türk ordusu
3-Kanal Cephesi
Mısır’da Osmanlı hakimiyetini yeniden sağlamak ve Süveyş Kanalını ele geçirerek
4-Filistin Cephesi:
Kanal Harekatının başarısızlıkla sonuçlanması yüzünden
1917’de İngilizlerle Kudüs’ü ele geçirmişler
5. Irak Cephesi:
1914’te Basra’ya asker çıkaran İngilizler
6.Galiçya ve Makedonya Cephesi:
Türk kuvvetleri ve müttefiklere yardım amacıyla Osmanlı sınırları dışındaki Galiçya ve Makedonya’da savaşmışlardır. Galiçya cephesinde Alman-Avusturya kuvvetlerine yardım eden Türk kuvvetleri Romanya kuvvetlerini yenmişlerdir. Makedonya’da da Türk askerleri Bulgar kuvvetlerine yardımcı olmuşlardır.
I. Dünya Savaşı Yıllarında Yapılan Gizli Antlaşmalar
Türklerin I.Dünya Savaşında İtilaf Devletlerine karşı cephe alması
1.İstanbul Antlaşması:
Ruslar
2.Londra Antlaşması:
1915 ‘de Londra da İngiliz ve Fransız ve İtalyanlarla arasında yapılmıştır. Bu antlaşma ile zaten İtalya’nın elinde bulunan 12 adada İtalya tam hakimiyet kazanıyordu. İngiltere
3.Sykes-Picot Antlaşması:
Bu antlaşma ile ilgili görüşmeler İtalya’nın savaşa katılmasından önce başlamış
4.St.Jean de Maurienne Antlaşması:
Rusya’nın 1917 Bolşevik İhtilali sonucu savaştan çekilmesi üzerine İngiltere ve Fransa İtalya ya daha fazla önem vermeye başlamışlardır. İtalya ile yapılan St.Jean de Maurienne Antlaşması ile İtalya ya Sykes-Picot Antlaşmasını tanıması kaydıyla İzmir ve Konya ya kadar olan bölge veriliyordu. Ancak uygulama da bu antlaşmaya bağlı kalınmamış
A.B.D ’nin I. Dünya Savaşına Katılması
1917 Nisanından itibaren Rusya’nın savaşı terk etmesi ile İtilaf kanadında ortaya çıkan boşluğu
Almanya da
Almanya denizaltı savaşlarını sürdürürken
Amerika
Bu olayı Amerikanın dış politikasının esaslarını çizen Monröe Doktrinine aykırı bulan Amerika’nın artık sessizce kalabilmesi imkansızdır.1917 de iki amerikan ticaret gemisinin alman denizatlılarınca batırılması bardağı taşıran son damla olmuş ve 2 nisan 1917 de ABD Almanya ya karşı olarak 1. Dünya savaşına katılmıştır. A.B.D. ‘nin üstün teknolojisi ile ve zinde kuvvetleri ile yorgun İtilaf Devletleri’nin yer alması İtilaf Devletleri’nin savaşı kazanma şansını artırmıştır.
Savaşın taraflara çok ağır gelmeye başladığı sırada
Wilson İlkelerine göre; Avrupa’da milliyetler arası tutularak
Dünya Savaşını Sona Erdiren Antlaşmalar
Rusya’nın Bolşevik İhtilâli üzerine savaştan çekilmesiyle Rusya
Romanya
Almanya ile Versailles Antlaşması yapılmıştır. Osmanlı Devleti ile Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Mondros Mütarekesinin imzalanmasında Wilson Prensiplerinin Osmanlı Devletini ilgilendiren 12. Maddesi etkili olmuştur. Antlaşması önemli bazı maddeleri şunlardır.
1) Boğazlar açılacak
2) Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum halinde
3) Ermenilere bırakılması düşünülen Doğu Anadolu’daki altı ilde (Erzurum
4) Tüm haberleşme istasyonları Anlaşma Devletlerince denetim altında tutulacaktır.
5) Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olacak birlikler dışında
6) Tüm liman ve tersanelerden Anlaşma Devletleri yararlanabileceklerdir.
Bu maddelerden de anlaşılacağı üzere Mondros Mütarekesi tam bir teslimiyet belgesidir. Bu müzakere ile İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını istila etmesi kolaylaşmıştır.
1.Dünya Savaşı’nın Sonuçları
a) Siyasi Sonuçları:
Dünya haritası değişmiştir. Avusturya-Macaristan imparatorluğu parçalanmış
b) Ekonomik Sonuçları:
Avrupa
c) Toplumsal Sonuçları
10 milyon insanın ölümüne 20 milyon insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açmıştır. Özellikle Avrupa’da üretici genç nüfusun azalmasına