-
- Üyelik Tarihi
- 3 Haz 2020
-
- Mesajlar
- 6,256
-
- MFC Puanı
- 72,460
YAMALIK BOHÇASI
Bizim evimizde oturma odamızdaydı annemin dikiş makinesi. Markası MİNERVA idi . Çocukluğumda gençliğimde annem bütün dikişlerimizi o ayaklı makinede dikerdi.
Üzerinde bir örtüsü vardı.
Annemin parça bohçaları vardı. Kırk yama örtüleri o bohçalardaki parçaları küçük küçük keser onlardan dikerdi. Eski bir siyah mantosundan kare kare kesip üzerine güller işlemişti. Onu duvara asmıştı. Kumaşı çok kaliteliydi. Her kare kenarı oyalıydı. Gören hayran kalırdı. Şimdi o örtü Amerikada.
Sümerbank kumaşlarından bizlere karpuz kollu dantelli fistolu şu taşlı elbiseler babama pijama kendine sabahlık dikilirdi.
Yazlık kışlık geceliklerimiz hep Sümerbank kumaşıydı. Kısa kilotlarımızı beyaz patiskadan dikerdi. Lastikliydi hep donlar. Çengel iğne ile geçirmek bizim işimizdi lastiklerini. Beş altı düğüm atardık çözülmesin diye.
Ben birinci sınıftayken milli oyunda sahnede bir kızın şalvar lastiği kopmuştu. Annem
.. İşte aynı şeyi yaşarsınız elaleme rezil olursunuz demişti.
Ben beşinci sınıfta kendime etek dikmiştim, etek uçlarına dantel koymuştum.
Etek nasıl güzel olmuştu .
Sonra da anneme sürpriz olarak giyip göstermiştim.
..,Anne bak güzel olmuş mu?Ben diktim.
Annem eteği görünce düşüp bayılmıştı.
Ayılınca da bir güzel dayak yemiştim.
Annemin çeyize koyduğu dantellerden kesip diktiğim için o dayağı yemiştim.
Annem bağırmıştı.
..Senin çeyizine kalan parçaları koyucam bak görürsün , diye yeminler etmişti.
Sözünü tuttu.
Çeyizimde o kesik danteller de vardı.
Olsun o eteğimi yıllarca giymiştim.
Sonra hep bezbebeklerime elbiseler diktim.
Yaşlı komşulara da dikerdi annem basit elbiselerden, artan kumaşlar katlanıp bohçaya konurdu. Ben gizlice en güzellerini seçer ondan saklı bebeklere elbise dikerdim.
Annem her şeyi karışla ölçüp dikerdi. Bir karış beş parmak hep aklımda. (kısa don ölçüsü)
Bir karış dört parmak roba .
Ben dikiş makinesinin altına salıncak kurardım bebeklere.
Annem dikiş dikerken hep şarkı söylerdi Trakya türküleri. Arkası yarın dinlerken el dikişleri olurdu. Etek ucu basılırdı.
Kırk yama seccadeler kırlentler
Küçük yorganlar minderler hep giyilmeyen eskilerden olurdu. Yer örtüsünde, sofra bezinde hepimizden birer, ikişer, üçer parça vardı.
Divan örtümüzün üstündeki örtü de kırk yamaydı..Yorganlık kumaşlardan kalan parçalar güllü desenliydi.
Divan minderleri kırlentlerimiz de ondan güzel olurdu..
Annem eski kazakları keser çorap topuğu yamardı. Yamalık bohçası hep divan altında sepette (kertelde) dururdu.
Sepetler Karamürsel sepetiydi.
Kapaklı çamaşır sepetleri mize temiz çamaşırlar konurdu .
Okul önlüğümüzü, beyaz yakamızı hep annelerimiz dikerdi. Annem aklından gazete kağıdından kalıp çıkarıyordu.
Bayramlarda yeni bir elbise giymenin heyecanını sevincini bizler çok yaşadık... İyi ki o günleri gördük..
Zeynep Karaaslan Eman
Öykü yazarı şair
Denizli
Bizim evimizde oturma odamızdaydı annemin dikiş makinesi. Markası MİNERVA idi . Çocukluğumda gençliğimde annem bütün dikişlerimizi o ayaklı makinede dikerdi.
Üzerinde bir örtüsü vardı.
Annemin parça bohçaları vardı. Kırk yama örtüleri o bohçalardaki parçaları küçük küçük keser onlardan dikerdi. Eski bir siyah mantosundan kare kare kesip üzerine güller işlemişti. Onu duvara asmıştı. Kumaşı çok kaliteliydi. Her kare kenarı oyalıydı. Gören hayran kalırdı. Şimdi o örtü Amerikada.
Sümerbank kumaşlarından bizlere karpuz kollu dantelli fistolu şu taşlı elbiseler babama pijama kendine sabahlık dikilirdi.
Yazlık kışlık geceliklerimiz hep Sümerbank kumaşıydı. Kısa kilotlarımızı beyaz patiskadan dikerdi. Lastikliydi hep donlar. Çengel iğne ile geçirmek bizim işimizdi lastiklerini. Beş altı düğüm atardık çözülmesin diye.
Ben birinci sınıftayken milli oyunda sahnede bir kızın şalvar lastiği kopmuştu. Annem
.. İşte aynı şeyi yaşarsınız elaleme rezil olursunuz demişti.
Ben beşinci sınıfta kendime etek dikmiştim, etek uçlarına dantel koymuştum.
Etek nasıl güzel olmuştu .
Sonra da anneme sürpriz olarak giyip göstermiştim.
..,Anne bak güzel olmuş mu?Ben diktim.
Annem eteği görünce düşüp bayılmıştı.
Ayılınca da bir güzel dayak yemiştim.
Annemin çeyize koyduğu dantellerden kesip diktiğim için o dayağı yemiştim.
Annem bağırmıştı.
..Senin çeyizine kalan parçaları koyucam bak görürsün , diye yeminler etmişti.
Sözünü tuttu.
Çeyizimde o kesik danteller de vardı.
Olsun o eteğimi yıllarca giymiştim.
Sonra hep bezbebeklerime elbiseler diktim.
Yaşlı komşulara da dikerdi annem basit elbiselerden, artan kumaşlar katlanıp bohçaya konurdu. Ben gizlice en güzellerini seçer ondan saklı bebeklere elbise dikerdim.
Annem her şeyi karışla ölçüp dikerdi. Bir karış beş parmak hep aklımda. (kısa don ölçüsü)
Bir karış dört parmak roba .
Ben dikiş makinesinin altına salıncak kurardım bebeklere.
Annem dikiş dikerken hep şarkı söylerdi Trakya türküleri. Arkası yarın dinlerken el dikişleri olurdu. Etek ucu basılırdı.
Kırk yama seccadeler kırlentler
Küçük yorganlar minderler hep giyilmeyen eskilerden olurdu. Yer örtüsünde, sofra bezinde hepimizden birer, ikişer, üçer parça vardı.
Divan örtümüzün üstündeki örtü de kırk yamaydı..Yorganlık kumaşlardan kalan parçalar güllü desenliydi.
Divan minderleri kırlentlerimiz de ondan güzel olurdu..
Annem eski kazakları keser çorap topuğu yamardı. Yamalık bohçası hep divan altında sepette (kertelde) dururdu.
Sepetler Karamürsel sepetiydi.
Kapaklı çamaşır sepetleri mize temiz çamaşırlar konurdu .
Okul önlüğümüzü, beyaz yakamızı hep annelerimiz dikerdi. Annem aklından gazete kağıdından kalıp çıkarıyordu.
Bayramlarda yeni bir elbise giymenin heyecanını sevincini bizler çok yaşadık... İyi ki o günleri gördük..
Zeynep Karaaslan Eman
Öykü yazarı şair
Denizli